Sevgili Yönetmen,
Bana bir soru sormuşsun. Bunun cevabı yazdığım yazı ve "twit"lerde var. Ama takip edememiş olduğunu düşünerek sorunun
cevabını vermeye çalışacağım.
"Twitter çıktıktan sonra mertlik bozuldu"
diyebiliriz sanırım. Twit'lerin anlam ifade ettiği bir zamandayız.
Zamanımızda tiyatrocuların tek derdi var, bahsedilmek. (Seni
tenzih ederim) Ama ben adım geçti, beni
yazdı diye her yazıyı RT etmem. Her yazı yazana AYNI değeri vermem. RT etmek “değer
vermek” anlamına geliyor. Zira "benim hakkımda yazmış okuyun" demek.
Başka bir bakışla "ben bana sövse de RT ederim" de denilebilir ama
bunu yapmak o kadar da kolay değil, algı da öyle değil. Başka bir bakış açısı
ise "Aramı bozmayayım. Madem yazmış yazısını yayayım" demektir.
Beni ısrarla oyunlarına çağıranlar yazdığım yazı istedikleri
gibi çıkmayınca internet sayfalarına koymuyor. Anlıyorum. Hatta hak da
veriyorum. Ama aynı kişiler beni yeni
oyunlarına çağırdıklarında hatırlatıyorum.
Yönettiğin oyun, arkasında durduğum bir oyun oldu. Bunu
seninle de paylaştım. Amacım seni övmek değil bana müthiş bir keyif veren bir
oyunu yazmaktı. Yazarken de çok keyiflendim. Şunu söylemek zorundayım -alçak gönüllü olmanın
anlamı yok- ben bu yaşıma kadar böyle bir yazı okumadım. Yazının iyi kötü oluşu
değil verilen emek, araştırma vs lerden bahsediyorum. Yazdığım kendi keyfimle
ilgili olduğu için teşekkür de değil beklediğim. Ancak benim yazımla, oyunda ilgisiz
şeylerden bahseden bir yazı AYNI değil.
Eleştiri seçmektir. Eleştirilmek isteyen de seçici olmak
zorundadır. Kendisi hakkında yazılan her yazıya AYNI değeri vererek denge
tutturma gayreti benim için takdir edilecek bir şey değildir. O zaman sahnede
yarattığına hayran kaldığım biri nasıl olur da bu ayrımı koyamaz diye sorarım.
Yoksa o, sahnede gördüğüm değil miydi?
Eleştirinin iyi olabilmesi tiyatrocuya da bağlıdır. Hem yaptıkları hem
de eleştiriye karşı duruşu ile.
Eleştirinin seyirci açısından Türkiye'de hükmü de yok. Ama
ödül jürilerinin eleştirmenlerden oluştuğunu düşünürsen ki bu da yanlış ama
gerçek, tiyatrocu “ahbap çavuş” ödüllerle avunmaya çalışıyor. Bu böyle gitmez
kimse bundan yarar sağlamaz, tiyatro da..
Oyundaki ince oyunculuklarına dokunan bir yazıyı
"görmezden gelmek" (oyuncularına sorar mısın lütfen) ne demek? Böyle
eleştirileri çok mu aldılar? Yoksa onlar da hesap peşinde mi?
Bunları açık açık yazdığımda algı şu olacaktır: “Adam
övülmek istiyor.” Oysa övülmek değil, takdir etmesini bilen tiyatroculara saygı
duymak istiyorum. Onları sahnede canlandırdıkları karakterlere inanabilmem için
onların yüreklerinin titrediğini hissetmem lâzım.
Tiyatro yazıları yazmaya başladıktan sonra hayâllerimdekilerin
yıkılmasına üzülüyorum. Zira o tiyatro dünyası benim hayâlini kurduğum dünya
değil. Sahne sahte..
Sevgi ve saygılarımla.
Melih Anık
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder