17 Kasım 2012 Cumartesi

Bir Yönetmene Mektup


Sevgili Yönetmen,

Bana bir soru sormuşsun.  Bunun cevabı yazdığım yazı ve "twit"lerde var. Ama takip edememiş olduğunu düşünerek sorunun cevabını vermeye çalışacağım.

"Twitter çıktıktan sonra mertlik bozuldu" diyebiliriz sanırım. Twit'lerin anlam ifade ettiği bir zamandayız.

Zamanımızda tiyatrocuların tek derdi var, bahsedilmek. (Seni tenzih ederim)  Ama ben adım geçti, beni yazdı diye her yazıyı RT etmem. Her yazı yazana AYNI değeri vermem. RT etmek “değer vermek” anlamına geliyor. Zira "benim hakkımda yazmış okuyun" demek. Başka bir bakışla "ben bana sövse de RT ederim" de denilebilir ama bunu yapmak o kadar da kolay değil, algı da öyle değil. Başka bir bakış açısı ise "Aramı bozmayayım. Madem yazmış yazısını yayayım" demektir.

Beni ısrarla oyunlarına çağıranlar yazdığım yazı istedikleri gibi çıkmayınca internet sayfalarına koymuyor. Anlıyorum. Hatta hak da veriyorum.  Ama aynı kişiler beni yeni oyunlarına çağırdıklarında hatırlatıyorum.

Yönettiğin oyun, arkasında durduğum bir oyun oldu. Bunu seninle de paylaştım. Amacım seni övmek değil bana müthiş bir keyif veren bir oyunu yazmaktı. Yazarken de çok keyiflendim. Şunu  söylemek zorundayım -alçak gönüllü olmanın anlamı yok- ben bu yaşıma kadar böyle bir yazı okumadım. Yazının iyi kötü oluşu değil verilen emek, araştırma vs lerden bahsediyorum. Yazdığım kendi keyfimle ilgili olduğu için teşekkür de değil beklediğim. Ancak benim yazımla, oyunda ilgisiz şeylerden bahseden bir yazı AYNI değil.

Eleştiri seçmektir. Eleştirilmek isteyen de seçici olmak zorundadır. Kendisi hakkında yazılan her yazıya AYNI değeri vererek denge tutturma gayreti benim için takdir edilecek bir şey değildir. O zaman sahnede yarattığına hayran kaldığım biri nasıl olur da bu ayrımı koyamaz diye sorarım. Yoksa o, sahnede gördüğüm değil miydi?  Eleştirinin iyi olabilmesi tiyatrocuya da bağlıdır. Hem yaptıkları hem de eleştiriye karşı duruşu ile.

Eleştirinin seyirci açısından Türkiye'de hükmü de yok. Ama ödül jürilerinin eleştirmenlerden oluştuğunu düşünürsen ki bu da yanlış ama gerçek, tiyatrocu “ahbap çavuş” ödüllerle avunmaya çalışıyor. Bu böyle gitmez kimse bundan yarar sağlamaz, tiyatro da..

Oyundaki ince oyunculuklarına dokunan bir yazıyı "görmezden gelmek" (oyuncularına sorar mısın lütfen) ne demek? Böyle eleştirileri çok mu aldılar? Yoksa onlar da hesap peşinde mi?

Bunları açık açık yazdığımda algı şu olacaktır: “Adam övülmek istiyor.” Oysa övülmek değil, takdir etmesini bilen tiyatroculara saygı duymak istiyorum. Onları sahnede canlandırdıkları karakterlere inanabilmem için onların yüreklerinin titrediğini hissetmem lâzım.


Tiyatro yazıları yazmaya başladıktan sonra hayâllerimdekilerin yıkılmasına üzülüyorum. Zira o tiyatro dünyası benim hayâlini kurduğum dünya değil. Sahne sahte..

Sevgi ve saygılarımla.

Melih Anık

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder