25 Mart 2015 Çarşamba

Bu Yıl Tiyatroda Ödül Alacakları Açıklıyorum: ÖDÜL TOTO

Bu yazının başlangıcı ya da sonu – baktığınız yöne bağlı- “Tiyatroda 'Ödül Mevsimi', Ödül ‘Dağıtma’nın Mekaniği” başlıklı yazım idi. (http://melihanikdokunus.blogspot.com.tr/2015/03/tiyatroda-odul-mevsimi-odul-dagtmann.html) O yazımda tiyatroda ödüllerin neye göre verildiği hakkında düşüncelerimi paylaşmıştım. Şimdi o yazının altını nasıl doldurduğumu paylaşmaya geldi sıra. Tabii ki ödül komitelerinin içinde olmadığım için benim tahminlerim bir tür ‘toto’. Ben ‘Ödül Toto’ dedim. Ama hangi oyunun, yazımda listelediğim hangi maddeden seçileceğini yazmayacağım. Anlayan anlar.

Öncelikle bu yıl İBBŞT’nin yüzü gülecek. Kerbela, Kısasa Kısas, Bir Yaz Gecesi Rüyası, Ölü Ordunun Generali, Sırça Hayvan Koleksiyonu, Terzi öne çıkmasını beklediğim oyunlar. Bu oyunlardan pek çok dalda aday çıkacak. Erhan Bey’e Zihni Göktay’a özel ödüller yaratılır gibi geliyor bana. Engin Alkan ile bir sulh yapılır mı bilmem. Belki de İBBŞT’na ödül verir birileri. Gerekçe ‘mâlum’.  İBBŞT’dan benim içime sinecek tek isim  İrem Arslan Aydın’dır.

İstanbul Devlet Tiyatrosu’nun şansı reklâm verdiği dergilerde çok açık.  Çöl Fırtınaları, 57.Alay, Güneş Batarken Bile Büyük, Paşa Paşa Tiyatro aday vermesini beklediğim oyunlar.

Özellere gelince.. Oyunların isimlerini vereyim:

Soytarım Lear, Bakarsın Bulutlar Gider,  İki Kişilik Yaz, Aç Köpekler, Gökten Gelen Adam, 11’e 11, Tatminkâr Ödül, İki Kapılı Ev, Aşk ve Faşizm, Site, İmparatorluk Kuranlar yahut Şümürz, Guguk Kuşu, Cadı Kazanı, Memleketimden İnsan Manzaraları, Savunma, Hoş Geldin Boyacı, İki Oyun Bir Ülke, Aldırma Gönül, Gizli Özne, Düğün, Market.

Bu yıl üç oyunu sahnede olan Gökhan Erarslan’ın şansı çok. Ama lütfen ‘umut vâdeden’ falan demeyin.   

Tiyatro müziği dalında Orhan Enes Kuzu’nun hakkı yenmesin.  

Hemen atılmayın seyretmediği oyunların isimlerini yazmış diye.  Yazımın girişinde yazdım ülkemizde ödül verilecek olan oyun ve kişileri tahmin etmek için oyun seyretmek gerekmiyor, kişileri, ilişkileri bilin bu yeter..

Bu nedenle Tiyatro Oyun Bandı’nın Uyanış’ına, TiyatroDor’un III.Richard’ına, Tiyatro Dünyası’nın Olacak Şey Değil’ine ödül verilmeme olasılığı çok büyük. Ali Erdoğan'ın, Uygur Kardeşlerin hiç şansı yok. 

       
Geriye sivri konuşma yapacak aday kalıyor. Benim aklımdaki isim, Enver Aysever. Yaptığı stand-up’ı biraz zorlarsanız tiyatro sayabilirsiniz.   

Tiyatro ödülü denince ülkemizde bulundukları ortamlarda kısıtlı olanaklarla tiyatro yapan, adını dahi bilmediğimiz 'kahramanlar'ı düşününce derin bir üzüntü duyuyorum. İçinde bin türlü hesap kitap olan ödülleri alıp kendinden geçenleri görünce utanıyorum. Sizi de UTANMAYA davet ediyorum. 


Melih Anık

23 Mart 2015 Pazartesi

Tiyatroda 'Ödül Mevsimi', Ödül ‘Dağıtma’nın Mekaniği

Her yıl bu aylardan itibaren ülkemiz tiyatrosunda 'Ödül Mevsimi' başlar. Umursamayanlar bile fısıltılara, dedikodulara ilgilenmiyormuş gibi yaparak kulak verir. Telefonunun çalması bazılarını daha bir heyecanlandırır. Rüyasında görenler, hayâl edenler mutlaka vardır. Belki de ödül konuşmaları kafalardan geçirilmeye başlanmıştır bile. Ödül jüri üyelerinin imaları anlamlandırılır. Bırakın ödülleri bunlar bile tiyatroya heyecan katar. Hele bu sezonki gibi heyecansız bir sezon geçmişse.

16 Mart 2015 Pazartesi

Hasan Karakaya’nın Yazısı ve İBBŞT

Muhsin Ertuğrul Sahnesi’nde seyrettiğim Kısasa Kısas oyunundan önce vestiyere paltomu bırakırken bankoda  unutulmuş bir şemsiye görmüştüm. Tam ‘kim unutmuş’ diye bakınırken, unuttuğunu hatırlamış olmalı ki bir bey geldi elimde tuttuğum şemsiyenin ona ait olduğunu ima eden bir jest yaptı gözlerimizle birbirimizi selamladık, şemsiyesine sahip çıktığım için bana teşekkür etti. Selamlaştık ayrıldık. Ben biletimle sekizinci sıranın sekizinci koltuğuna oturdum.O bey, protokol olduğunu sandığım  bir koltuğa oturdu. Yanında eşi olduğunu tahmin ettiğim bir hanım vardı. Beyin yüzünü ekranlardan tanıyordum. O bey Hasan Karakaya idi. Ona bu kadar benzeyen başka biri yoktur herhalde..

İşte o Hasan Karakaya’nın yazısını okuyunca o karşılaşmamızı hatırladım. Şemsiyesine sahip çıktım diye bana nazik davranan Hasan Bey, İBBŞT’na acımamış. Öyle bir yazı ki demir leblebi. Yazı bence çok ağır olmuş. Ben ağır olsun gayret ettiğim yazılarımda bile bu kadarını beceremiyorum.  Bakın Hasan Bey neler demiş:

"İnsan" ile "kubur fareleri"ni birbirinden ayırmak için; "fikir, öfke, şahsiyet ve liyakat" var mı, ona bakılacak!..
"Sanat" ve "sahne"ler, hâlâ "devrimbaz kodamanlar"ın işgali altında!.. Onların "saltanat"ları devam ediyor, "sahne"lerde onların "homurtu"ları yankılanıyor!..
İstanbul Şehir Tiyatrosu'nda "devrimci kodaman"lara, "homoseksüel"lere, "lezbiyen"lere ve her türlü "Sol-Sosyalist ideoloji"ye kucak açılmış, kollanmış, korunmuş ama, "bizden" denilen yöneticiler, yine "bizden" olan sanatçılara kapılarını kapatmış, onları yok saymış, bir anlamda "manevi işkence" uygulamıştır!..
Hâlâ da böyle!..
Bir de Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmenliği'ne atanan Erhan Yazıcıoğlu var ki; 5 Ekim 2014'te Hürriyet’e demeç verip; "Şehir Tiyatrosu'nda, muhalif isimlerden oluşan beyin takımımızı kurmama hiç karışmadılar, izin verdiler" diyebilmiştir!..
Dahası "Gezi Kalkışması" esnasında da "twit"ler atıp; "Gezi Parkı, gerçekleşen bir ütopyadır, güneş ülkesidir" demiş, diyebilmiştir!..
İşte bu adam, adeta "ödüllendirilmiş" ve Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmenliği'ne getirilmiş, iyi mi?!?..
Bir de; "onun yardımcısı Engin Alkan" var ki, "Direngezi" kampanyasının baş aktörlerinden!..
Ya, Çimen Baturalp'e ne demeli?..
3 Mayıs 2010'da yazdığı bir yazıda, "Emine Erdoğan'ın Brüksel çıkartması"nı tiye almış, alay etmiş, aşağılamış, "Brüksel çıkartamaması" demiş ve ne ilginçtir ki, bu yazının hemen ardından Şehir Tiyatroları Dış İlişkiler Sorumluluğu'na getirilmiş!..
Tüm bunlardan haberiniz var mı sizin?.. Bizler "Paralel İhanet Çetesi"ne odaklanmışken, siz İstanbul Şehir Tiyatrosu'nu bu "devrimbaz"larla mı doldurdunuz?!?...

Hasan Bey’in üslubuna katılmam mümkün değil. Ayrıca bu insanlar için ileri sürdüğü gerekçelerlerle o mevkilerde  olmamaları gerektiği hususunda da kendisine katılmıyorum. Hasan Bey’in olayın tiyatral kısmı ile ilgilenmediği açık. Bence İBBŞT’da asıl sorun tiyatro sanatı ile ilgili. Ben aylardır İBBŞT’nı yöneten ‘tiyatro’ anlayışı  ile hem fikir olmadığımı yazıp duruyorum. Özellikle GSY’nin her konuştuğunda nasıl çamlar devirdiğini herkes biliyor. Ben düşüncelerimi belli bir espri ve hakaret içermeyen bir üslup içinde paylaşmaktayım. Aksi olsaydı çoktan mahkemeye baş vuracaklarından da adım gibi eminim. Benim Hasan Bey’in söyledikleri yanında naif kalan paylaşımlarım için beni hiç tanımayan GSY bana olmadık hakaretler etti. Şimdi Hasan Bey’in ifadelerine karşı ne yapacak merak ediyorum. Yiğitliği bana mıydı diye düşünüyorum. Bir ‘Kamuoyuna Açık Hatırlatma’ ya da ‘cımbızlı, törpülü’ ‘İlgilenenlere Açıklama’  yazar mı? Engin Alkan ‘dokunduruk’ twitler yazar mı? Yoksa ‘yediklerini’  hazım mı ederler? Bir ihtimal de şu: ‘Otosansür’ öğreten GSY, ‘çocuklarına’ hazmetmeyi öğretmek için ‘kurs açar’.

İŞTİSAN’ın bildirisine bakacak olursak Perşembe’nin gelişi belli..

AFİYET olsun..  


Melih Anık

14 Mart 2015 Cumartesi

İstanbul Tatbikat Sahnesi ve Bilet Fiyatı

Erdal Beşikçioğlu İstanbul’da da bir Tatbikat Sahnesi açtı. Hepimize hayırlı  olsun.

İstanbul Tatbikat Sahnesi’nin ilk oyunu ‘Bir Delinin Hatıra Defteri’. Mart ayı biletleri çıkar çıkmaz tükenmiş. Söylendiğine göre bilet fiyatı 70 TL imiş. Biletler tükendiğine göre fiyatı üzerine yorum yapmaya gerek yok. Demek ki ‘alıcısı’ var. Daha çok olsun.

Ben tiyatroda bilet fiyatı üzerine düşünmek için bu yazıyı yazıyorum. Daha doğrusu hem yazıyorum hem düşünüyorum.