Cem Emüler'in yönettiği Erdal Beşikçioğlu'nun oynadığı Ankara Devlet Tiyatrosu yapımı "Bir Delinin Hatıra Defteri" isimli oyun 2007-2008 Sezonu'nda seyirci ile buluşmuş. 2008- 2009 Baykal Saran Tiyatro Ödülü Erdal Beşikçioğlu'na verilmiş. Oyun yedi yıldır kapalı gişe oynanıyor. Tiyatromuzda "fenomen" olmuş. Bilet bulmak için seyirci gece yarılarından sıraya giriyor, bilet bulabilen mutluluk çığlıkları atıyor, bulamayan araya adam sokmaya çalışıyor, karaborsada şansını deniyor, oyunu seyreden bir daha seyretmek istiyor.
Ben internette oyun hakkında yazılan eleştirileri aradım. Oyunun yedinci yılında Bahar Kurtuluş Radikal'de yazdı. Bir kaç blog yazarı dışında başka eleştiriye rastlamadım. Bu bana çok tuhaf geldi. Düşüncelerimi paylaşmak için bu yazıyı yazdım.
Ülkemizde Tiyatro Eleştirmenleri Birliği(TEB) isminde bir kurum var. Kurum Uluslarararası Tiyatro Eleştirmenleri Birliği'nin Türkiye dalı(branch). Oradan başlayayım, çarpıcı olması bakımından bir örnek vereyim: TEB Başkanı Üstün Akmen oyunu geçen hafta İstanbul'a gelince seyretmiş.(Sanırım artık yazar.) Akmen geçen yedi yıl içinde İstanbul dışında onlarca festivale ödül törenlerine katıldı, konuşmalar yaptı, eleştiriler yazdı, ama "Bir Delinin Hatıra Defteri" gibi bir oyunu yazma fırsatı bulamamış(herhalde). Sadece o mu? TEB'in diğer üyeleri ve TEB dışındaki kendilerine "eleştirmen" diyenlerden de "ses yok". Bir TEB üyesi "Erdal Beşikçioğlu'ndan Bir Delinin Hatıra Defterini izlememek büyük bir eksiklikmiş.. Dün izleyince anladım." demiş, dün(29 Mart 2014). Peki tiyatro ödül jürileri de görmemiş mi?
Uygar dünyada böyle bir oyun hakkında onlarca (olumlu-olumsuz) yazı yazılırdı. Oyuna pek çok ödül verilirdi. Türkiye'nin bu suskunluğu bana çok tuhaf geliyor. Bunun hatası kimde? Devlet Tiyatroları, eleştirmenleri davet etmiyor mu? Ben Devlet Tiyatroları'nın gala listesinde yokum ama "eleştirmenler" de mi yok? Hadi DT davet etmiyor kendine "eleştirmen" diyenin böyle bir oyunla ilgili bir sorumluluğu yok mu? Seyretmek bir TEB Başkanı'nın görevi değil mi? Yoksa bilmediğim bir şeyler mi oluyor. Eleştirmen kuruma, yönetmene, oyuncuya tavır mı koyuyor? Kurum da bir "oyun" içinde mi?
Ben kendime "eleştirmen" demediğim için bazıları beni tuhaf buluyor.(Yurt dışında bu durumu anlatamıyorum kendime "critic" deyip geçiyorum.) Ama "Bir Delinin Hatıra Defteri" ile anlattıklarımı okuyunca bu ülkede tiyatro eleştirisi var diyebilir misiniz? Ortada "eleştirmen" diye dolaşan insanlar, "kurumuz" diye "cakalanan" TEB var ama maalesef Türkiye'de "tiyatro eleştirisi" kurumsallaşmamış. "Eleştiri"nin kurumsallaşmadığı yerde "eleştirmen" olur mu? Kendine "eleştirmen" diyenleri gördükçe kendime "eleştirmen" de diyemiyorum.
Ama bence Bir Delinin Hatıra Defteri'nin ortaya çıkardığı önemli bir gerçek var. Seyircinin eleştirmene ihtiyacı ve ödülleri "taktığı" yok.
Melih Anık
30 Mart 2014 Pazar
16 Mart 2014 Pazar
Üstün Akmen (TEBBPÇJB) Buna Çok Sevinecek
Tiyatro Eleştirmenleri Birliği Başkanı ve Pek Çok Jürinin
Başkanı(TEBBPÇJB) Üstün Akmen "Kim Korkar Hain Kurttan?" oyunu eleştirisinde şunu yazmış:
“Merakımı mazur görün
sormak istiyorum: Acaba, 20. yüzyılın en önemli Amerikan yazarları arasında adı
anılan Edward Albee (1928)’nin 1962 yılında yazdığı bu Broadway oyununun özgün
adı olan “Who’s Afraid of Virginia Woolf”e kim ve ne için “Kim Korkar Hain
Kurttan” halini aldırmıştır?
Yani Virginia Woolf
(1882-1941)’un soyadı dilimizde “kurt” anlamına gelen “wolf” ile nasıl
karıştırılmış, bunu hangi çevirmen yapmıştır?
Neden yapmıştır?
Kurttan kim
korkmaktadır ya da kim kurttan korkmamaktadır?
Yanıtını bilen varsa
ve bildirirse vallahi içtenlikle sevinecek, merakımı gidereceğim.”
Ben pek çok tiyatrocunun da bunu bilmediğini hatta merak
etmediğini düşünüyordum. Seyirci hayda hayda sorgulamamıştır. Ama tuhaf
bulduğum Tiyatro Eleştirmenleri Birliği Başkanı ve Pek Çok Jürinin Başkanı
Üstün Akmen’in de bilmemesi (ki o bu oyunu çok seyretmiştir, belki daha önce de yazmıştır,
tiyatrocu, çevirmen dostları vardır). Anlaşılan o da "zamanında" merak etmemiş. ("Bazı meraklar bekler bazı yaşları")
Ben yazımı Tiyatro Eleştirmenleri Birliği Başkanı ve Pek Çok
Jürinin Başkanı Üstün Akmen için yazmışım sanki. O yazımda “kurt”un nereden
geldiğini anlattım. Okursa sevinir ve merakını gidermiş olur.
Tiyatro Eleştirmenleri Birliği Başkanı ve Pek Çok Jürinin
Başkanı Üstün Akmen’in yazısında tuhaf bulduğum diğer bir husus da şu ifadesi: “Bu arada, Asude Zeybekoğlu’nun çevirisini,
kendisini ışıklar içinde alkışlayarak anlatmış olayım.” Benim bildiğim oyunun ismi çeviriye dahildir. Asude Hanım
oyunu çevirip ismini başkasından almamıştır herhalde. Zaten oyunun ismi, "kurt"un nereden geldiğini bildiğini gösteriyor.
Tiyatro Eleştirmenleri Birliği Başkanı ve Pek Çok Jürinin
Başkanı Üstün Akmen’in “merakı” Türkiye’deki tiyatro eleştirmenliği için bir
ipucu veriyor sanırım. Eleştirmen okuruna soruyor. Oysa okur eleştirmenden öğrenmeli, değil mi? Eleştirmen araştırmıyor da. Ama daha önemli ipucu şu: Oyun Atölyesi’nin “Kim Korkar
Hain Kurttan?” isimli oyunu ödül listelerinde kendine yer buldu bile. “Pek Çok Jürinin
Başkanı” ima etmiş. Zaten dün karşılaştığım bir jüri üyesi de oyunu yere göğe
koymadı. Tiyatro Eleştirmenleri Birliği Başkanı ve Pek Çok Jürinin Başkanı
Üstün Akmen’in yazısını okuyunca anladım ki "Başkan"la beraber seyretmişler
oyunu. Belki de prömiyere/galaya "Başkan"la beraber davet edilmişlerdi ya da jüri üyesi seyretmeden "Başkan"a
sormuştur “Oyun nasıl?” diye. Bizde öyle oluyormuş ya. Jüri üyeleri birbirlerine sorarak oyun
seyrediyorlarmış. Başkan, muhtemelen yönlendiriyordur da. Keşke "kurt"u da konuşsalardı.
Bugünlerde bu konuyla uğraşmak abesle iştigal.. Ama kafamı dağıtıyorum. İçine düştüğüm kuyu çok karanlık. Sizin de öyle değil mi?
Melih Anık
Not: Ben yazımı Tiyatro Eleştirmenleri Birliği Başkanı ve Pek Çok Jürinin Başkanı Üstün Akmen'in yazısından iki gün sonra yayımlamışım. Tiyatro Eleştirmenleri Birliği Başkanı ve Pek Çok Jürinin Başkanı Üstün Akmen keşke bekleseymiş..
Benim yazım:
Tiyatro Eleştirmenleri Birliği Başkanı ve Pek Çok Jürinin
Başkanı Üstün Akmen’in yazısı:
5 Mart 2014 Çarşamba
Boğaçhan Sözmen ile Twitter’da TÜSAK
TÜSAK ile ilgili karaladığım birkaç yazıdan sonra tarafıma
olan teveccühün(?) artmakta olduğunu
görüyorum. Çetin Aydar, Arda Aktar, Hakan Salman, Mürîde Sun Aksan, Volkan Han,
Boğaçhan Sözmen… Yazdıklarımı beğenmiyor ve ağzımın payını vermek için
uğraşıyorlar. Yöntemleri aynı. Sen kimsin? “Hariçten gazel okuma!” “BİİİZZZZ
MUTFAKTAKİLER”
En son Boğaçhan Sözmen "bilgi sahibi olmadan fikir
sahibi olanlar"dan getirerek meramını kendi nezaketi içinde anlatmaya
çalıştı. “lutfeder süreci kendilerinden öğrenirsem
bana çok yararı olur”muş. “Dilediğim
zaman DETİS olarak onlar(Boğaçhan Sözmen’ler)
da, TOBAV da beni bilgilendirir”miş. Ben de bu fırsatı kaçırmak
istemedim. Bilginin peşinde koşmalı değil mi? Ben de DİLEDİM.
“Sanatın düzenlenmesi için nasıl bir yöntem önerdiğinizi; organizasyon,
finans, bütçe, vb hususları içeren çalışmayı;
Tiyatro politikası, ödenekli
tiyatro için düşüncelerinizi, organizasyon, bütçe vb hedef ve amaçları içeren
çalışmayı;
Tiyatronun özerkliği
konusunda önerdiğiniz yapılanmayı,ilgili hususları içeren çalışmayı;
Sanatın ülke sathına
yayılması için önerdiğiniz sistemi,özel tiyatrolar ile ödenekli tiyatroların
yerini inceleyen çalışmayı;
Bu yazım içeriğinde
yapılması gerekenler hakkında görüşü; http://melihanik.blogspot.com.tr/2011/11/tiyatromuzda-bunlarn-sahibi-kim.html
rica ettim ve ekledim: “Eminim
ki sorduğum hususlar YAZILI olarak vardır. Temini konusunda bana yardımcı olur
musunuz lütfen.”
Boğaçhan Sözmen hemen
yanıtladı, sağolsun: (Ne istediğimi anladığı hususunda kuşkularım var ama madem
o öyle diyor..) “hepsine dair çalışma
mevcut. Konuyu en iyi 46.000 imza ile ekimde çalıştay isteyip yanıtsız
bırakılan @sanataevet bilir.” (Bu 46.000 imza ile ‘bilme’nin ne ilgisi var
anlamadım ama) Ardından @sanataevet’e
bir twit yazdı, sağolsun : “@sanataevet abi Melih beye yardımcı olalım ‘@melihanik:
@bsozmen Çalışmayı rica edeyim lütfen’" Bana da bilgi verdi, sağolsun:
“hiç
şüpheniz olmasın. Sorunuzu en yetkin kaynağa iletim bile. @sanataevet yaşayan
arşivdir konuda” Ben “o uzun twitleşmenin ardından "çalışmayı
rica ederim” diyorum, Boğaçhan Sözmen tek twitle ‘@sanataevet abi’ye “yardımcı
olalım” diyor.(“Hamili kart yakinimdir”) İlk yazdığında @sanataevet’in t’sini
yazmadığı için uyarımla bir daha yazdı: “@sanataevet
abi Melih beye yardımcı olalım lütfen. Epey bilgiye ihtiyacı var. ‘@melihanik:
@bsozmen Çalışmayı rica edeyim lütfen.’"
“@sanataevet abi”, Tamer Levent’miş meğer. Birbirimizi
takip etmiyoruz ama o bizim(Boğaçhan ile Melih’) "twitleşmemizi" takip ediyormuş meğerse(?) ‘Çalışma’yı hemen
anladı ve hemen ilgilendi, sağolsun(ya da BİR ÇALIŞMA var, herkes onu anlıyor) : “TOBAV
da 1.kurultay kitabinda var. TOBAV da Makbule hanim a sorulabilir.” Yâni '@sanataevet abi' de diyor ki “Biz bunları çoktan geçtik. 1.Kurultay’da
hallettik” Ben 1.Kurultay ne zaman olmuş sonuçta ne demişler biliyorum da bakalım
ARŞİV ne diyor.
Buradaki “Melih Bey’in
EPEY bilgiye ait ihtiyacı var” vurgusu gözden kaçmasın. Yani “bilmeden
yazıyor” demeye getiriyor Boğaçhan Sözmen, sağolsun. Ben bir şeyleri yazmaya
başlamışsam elimde iyi bir arşiv olur. Genellikle de benimle “twitleşen”lerden
daha çok bildiğim sonunda ortaya çıkar. Boğaçhan Bey bunu bilmiyor eminim sağolsun.
Boğaçhan Bey ile geçmişten gelen bir tecrübem de var. Kendisi
“delege etmekte” çok mâhirdir sağolsun. (O bilir) Bu konuda da “yaşayan arşiv
@sanataevet abi’ye yönlendiriyor beni” hemencecik sağolsun. Sanki “@sanataevet abi”
arşiv memuru. '@sanataevet abi' de beni Makbule Hanım’a aktardı sağolsun. Anlayacağınız “mükemmel”(!)
bir “bürokrasi ağının” içine düştüm sağolsunlar.
Şimdi ben yollara düştüm Makbule Hanım’ı arıyorum. Umarım
yaşayacaklarım “tefrika” olmaz.
Melih Anık
Not:
Bazıları diyor ki ben polemik yapıyormuşum. Bakın hele.. Ben
TÜSAK konusundaki düşüncelerimi ortaya yazdım. Kimler kimler alındı ve kendini bana "muhatap" etti. Hem de imalı hakaretler ile. Ama beni bilen bilir "hakaret sahibine aittir".
4 Mart 2014 Salı
Volkan Han ile TÜSAK Hakkında 'Twitter'da "Konuştuk"
Volkan Han, twitter hesabında kendisini şöyle tarif ediyor: “Şehir
Tiyatrosu/ Tiyatro Adamı /iŞTİSAN/ TO-DER üyesi /Sanata ve Sanatçıya yapılan
her türlü saldırıya karşı SUS muyoruz!”
Bu sabah (4 Mart 2014) kendisiyle twitter’da uzun süren bir
yazışma yaptık. Volkan Han İBBŞT oyuncusu ve İŞTİSAN ve TO-DER üyesi. Bu
nedenle söyledikleri bir grup sanatçının görüşünü ortaya koyuyor.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)