Galata Perform'un sahibi, yöneticisi, yönetmen, oyuncu Yeşim Özsoy
Müstehak isimli yayının Aralık 2017 sayısındaki "Festivalin Ardından Sorular, Deneyimler ve Düşünceler…"
başlıklı yazısını şöyle bitirmiş:
"Her ne kadar oyunlar hakkında tek tük orada burada yazı çıksa da Fringe
festivallerinde olduğu gibi ya da ana festivallerin etrafında oluşan eleştiri
dinamiği gibi aynı gün hatta ertesi gün oyun hakkında eleştirilerin izlenim
yazılarının çıktığı bir alanı yaratmak lazım diye düşünüyorum. Zira eleştiri
kültürü değerli ve önemli bir alandır. Bizler işlerimizi yaparız ve kenara
çekiliriz. Yaptığımız şeyler seyircinin zihninden başka bir yerde yaşamaz. Oyun
metni üretsek bile yarattığımız şeyler yine de buzda yazı kalır. Bu nedenle
yazan çizen, fikir yürüten, emek veren eleştirmenlere ihtiyacımız vardır. Yoksa
daha da kötüsü meydan, kendi hayatından sıkılmış, birkaç oyuna gideyim de bir
şeyler yazayım diyen herhangi bir bilgi birikimi olmayan, tiyatronun verdiği
emeği hiçe sayabilen, hatta bazen oyuna bile gitmeden iftiralar ve kulaktan
dolma bilgilerle oyunu eleştirme haddini kendinde gören bir takım saygı yoksunu
insana kalır. Bu insanların tiyatromuza verdiği zarar büyüktür. Bu nedenle
adlarını bile anma noktasında imtina etmek gerekir bence. Verilecek toplu bir
reaksiyon varsa onlara yönelik de olmalıdır. Çünkü yaptığımız iş özen ve
emek gerektirir. Bunun karşısında olan eleştirmen ya da seyirciden de minimumda
aynı özen ve emeği bekleriz. O da çok fazla bir şey değil, en azından oyunlara
gelmek kadar bir şeydir."
Muhtemelen dikkatlerden kaçacak bu paragrafı büyüterek bu yazının konusu
yaptım. Bir paragraf ama işgal ettiği yerden daha büyük içeriği var.