Yakup Almelek hem para harcadı hem de sahibi olduğu bir mekanı
sanata tahsis etti. Yağmur Yağmur çok emek harcadı. "K! Kültüral Performance Arts" ismi
verilen sanat mekânı pek yakında açılacak. Mekân, Sanayi Metro İstasyonuna on
dakikalık yürüme mesafesinde. Sanayi içinde açılacak ilk mekân. O çevreyi
değiştireceğine inanıyor(d)um.
Başlangıcında içinde olduğum proje için yapılanların yakın
tanığı oldum. Projeleri yapan mimari grubu tavsiye ettim ve o grup ile Yağmur Yağmur'u buluşturdum. Proje programının hazırlanması
aşamasında katkı sağlamaya çalıştım. Fikirlerimi paylaştım. Tüm bunları
yaparken hiç bir şekilde maddi bir beklentim ve kazancım olmadı. Önemli olan
İstanbul'un düzgün bir mekâna kavuşturulması idi. Zamanla projeden uzaklaştım. Bildiğim kadarıyla çok para
harcandı. Amaç, hayâllerin gerçekleşmesi örnek bir salonun ortaya çıkarılması
idi. Bu arada şu anda hâlâ taşıdığım kuşkularımı da paylaştım tabi ki. Ancak başta da şimdi de dileğim
mekandan beklentisi olanların yüzlerinin gülmesidir.
Mekânın ismini son günlerde paylaşılan fotoğraflardan
öğrendim. "Bebeğinize" isim seçmek çok zor bir iştir, bilirim. Mutlaka
titiz bir iş yapılmıştır. Bu konuyla ilgili tereddütlerimi paylaştığımda Yağmur
Yağmur'un "doğmamış mekânı öldürmek" suçlaması ile karşılaştım.
Yukarıda yazdıklarımı okuyanların bu suçlamanın haksızlığını anlayacaklarını
sanıyorum. Bu benim için üzerinde çok da durulacak bir mevzu değil zira hayatım
benzerleri ile dolu. Ama bu olay sanat mekânlarına verilecek isimler ile ilgili
düşüncelerimi paylaşma, isterseniz tartışma olanağı yaratsın isterim.
Merkezden uzak bölgelerde açılacak mekânların bulundukları
bölge ile diyaloga açık olması gerektiğine inanıyorum. Bence çevreyle uyuşmayan mekanların yaşaması zordur. Adı
üstünde "sanayi bölgesinde" açılacak bir mekânın ortama
"yabancılaştırma efekti" olarak düşmesi ne kadar doğru? Hele siz bir
bölgeye "öncü" olarak girmişseniz bu size kişisel tatminlerin
ötesinde toplumsal bir sorumluluk yükler. Yâni kararlarınız sadece sizi bağlamaz sizden
sonra gelecekleri de bağlar. Rüyalarınızı tek başına görürsünüz ama o rüyaları
hayata geçirirken içinde bulunacağız koşulları dikkate almanız gerekir. "K!
Kültüral Performance Arts" ismi konuya tamamen yabancı bir reklâm şirketinin hayâller dünyasından
seçtiği bir isimdir bence. Bu aydın kafasının
"snop"luğundan başka bir şey değil. Bana göre altı kaval üstü
Şişhane bir isim. Yanında ünlem olan "K" harfi okuyanda ne etki
yapar bilmem ama çok da önemi yok görsel iz bıraksın yeter demişler herhalde. Peki
altındaki "kültüral ve performance arts" kaosuna ne demeli!
"Kültürel" değil" "kültüral". Üstte Türkçe olmayan bir
kelime altında da ingilizce iki kelime. Yağmur Yağmur "kültüral"ın
Ali Artun'un "kültüralizm" kavramından geldiğini söyledi önce. Kültür
zaten yabancı iken "culturalisme" gibi Fransızcadan yürütülmüş bir
kelimenin dilimize girmesi ve de ayrıca
kısaltılarak anlamsızlaştırılması bana daha da tuhaf geldi. Yağmur Yağmur daha
sonra "kültür" ve "almak" kelimelerinin kısaltılması diye
açıkladı. O halde "kültür al" emri kime yönelik diye sordum. Cevabı
"kim talipse ona" dedi. Bu noktada onca kaosun arasında bir başka
kaos sayfası daha açılmış oldu. Kültür mekânı açan diyor ki "Ben de kültür
var, gel al". Bu biraz yüksekten bir bakış değil mi? Ayrıca "kültür"
metalaşmış olmuyor mu? Oldum olası
"kültür merkezleri"nden hazetmeyen ben, şimdi kültürün "arz
edildiği" söylenen bir mekân ile karşılaşıyorum. Bence "Kültür-Al" olsa sahibinin
ismine uyan bir isim olurdu. Sabancı'nın "Sa"sı gibi. İyi de İngilizce
yazılımlı bu "performance arts" da ne oluyor? Biliyorum bizde
karşılığını bulmak zor ama mecbur musunuz be kardeşim böyle yabancı isimler
vermeye? Her mekan ismiyle ne yapacağını ve de hedeflediği kitleyi
ortaya koyar. Sanayi mahallesinde "kültür satacak" bir merkez olarak "K! Kültüral Performance Arts"
şimdiden hedefini ve amacını koymuştur ortaya. Bu isim uluslararası sanat
piyasası için seçilmişse onlar da isme değil mekanın imkânlarına geliyor. Başka
şeyler de var tabi ki. Üzüldüğüm husus
çok para ve emek harcanan ve hayâl ekilen bir projenin seçtiği isimle
yansıttığı anlayışın resmidir. Oysa çok basit "Sanayi Sahnesi" gibi bir
isim hem içinde olduğu bölgeyle bütünleşir hem de anlaşılır ve de her türlü gösteriye
ve seyirciye açık olurdu. Ama maalesef bizim "Batı kafa"mız gene
ortaya çıktı ve müslüman mahallesinde salyangoz satmaya soyundu.
Gösteri sanatları ile ilgili konular ilgi alanıma girer. Düşüncelerimizi
paylaşmak düşmanlık değildir. Kişilerin iş hayatları ve kazançları da beni ilgilendirmiyor.
Ben tiyatrocuya değil tiyatroya bakarım meselâ. Bugüne kadar kimseyi de yazılarımla
öldürmedim. İsterim ki harcanan paranın karşılığı alınsın. İsterim ki herkes yaşasın. "K! Kültüral Performance
Arts"ın da ömrü uzun olsun.
Melih Anık
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder