Son yıllarda İstanbul’da sahnelenen
oyunlara bakarak Türk Tiyatrosu’nda büyük bir 'patlama' olduğu söylenmekte, yazılmakta. Gerçekten de
İstanbul'da bir sezonda sahneye konulmuş 400’e
yakın oyun ismi saymak mümkün. Bunların ne kadarı kaç seyirci ile buluşmakta, kaç
gösteri yapmakta bunu bilmiyoruz. İstanbul’da özel tiyatroların bir yılda
sattığı bilet sayısı bir milyon sekiz yüz bin imiş. Bu sayının Zorlu PSM başta olmak üzere Ali Poyrazoğlu, Dostlar,
Kedi Sahne Sanatları, Baba Sahne, Tiyatro
Kare, Tatbikat Sahnesi, İstanbul Halk Tiyatrosu, Tiyatro Adam, Moda Sahnesi,
Oyun Atölyesi , DasDas gibi topluluklardan kaynaklandığını söyleyebiliriz.
Pek çok topluluk ayda 2-3 oyunla sezonu sürüklüyor. Bunda seyirci sayısının topluluk sayısını
doyuracak kadar çok artmıyor olmasının rolü var. İstanbul’da salon sayısının bu kadar çok oyun sayısına yetmediğini ve de salonların verimli kullanılmadığını da söylemek
mümkün. İstanbul tıkış tıkış Anadolu boş.
İstanbul’un ‘göz önünde olması’nın da
rolü var. Zira gençlerin çoğu bir diziye bir filme kapak atmak için çabalıyor.
Sahnede olacak ki arkadaş dost aile çevresi tarafından pohpohlanarak dikkat çekebilesin. Bir iki ödül de alırsa
belki ondan haberdar olur gösteri dünyası. Bu nedenle yarış pek yaman. Rekabet
diyemiyorum zira rekabet eşitler arasında olur. Gençlerin kendini
gösterebilecekleri yer sahne. Onlar da kendilerini tek, çift vb sahneye ‘atıyor’lar.
Öte yandan T.C. Kültür Bakanlığı’nın
yardımları da küçümseniyor ama yabana atılır gibi değil. O yardım için müracaat
etmek için bir oyun olması lâzım. O amaçla kotarılan oyunlar da epey çok(bence).
Genel bir gözlem
olarak oyunların pek çoğunun 1-3 kişilik kadrolu olduğu söylenebilir. 5-6’nın üzerine ancak ödenekli tiyatrolar
çıkabiliyor. Çabucak kotarılmış(yazılmış, uyarlanmış) oyunlar çoğalıyor. Onun için herkes kendi çeviriyor, uyarlıyor. Kendin
yapacaksın ki telif ödemeyesin. Bu
konuda da dağınıklık olduğu kesin.
Geçenlerde sosyal medyada ‘hangi tek ve çift kişilik oyun ve
oyuncuları hatırlıyorsunuz?’ diye sordum. Cevaplar gelmekte. Bu yazının devamı
tek ve çift kişilik oyunlar üzerine olacak. Asıl gelmek istediğim nokta o. Zira gençlerin tek ve çift kişilik oyunlarından memnun değilim.
Çoğunu çok cüretkar buluyorum. geçmişle bir karşılaştırlaım bakalım.
Melih Anık