27 Haziran 2012 Çarşamba

AYNI İKİ İNSAN (Bu yazı her an değişebilir)


AYNI gün AYNI İKİ İNSAN  AYNI yazıyı yazdı. 
AYNI İKİ İNSAN AYNI son sözü söylemek derdindedir.
AYNI İKİ İNSAN  okuduğunu anlamaz..
AYNI İKİ İNSAN okuduğunu anlamak istemez.
AYNI İKİ İNSAN –geçmişte denendi- anlatsan da anlayamayacak.
AYNI İKİ İNSAN'IN kulağı tek sese duyarlıdır.
AYNI İKİ İNSAN AYNI dili konuşur duyar.
AYNI İKİ İNSAN çarpıtır.
AYNI İKİ İNSAN kışkırtır.
AYNI İKİ İNSAN'A anlatmak boş bir çabadır.
AYNI İKİ İNSAN değişmez.
AYNI İKİ İNSAN ayrılmaz bir bütündür, "masada kalır".
AYNI İKİ İNSAN'IN bildiği yol AYNIDIR. 
AYNI İKİ İNSAN'IN derdi aynı insandır.
AYNI İKİ İNSAN "hedefe kilitlenmiştir".
AYNI İKİ İNSAN cephede yanyana ve yanında olmanı ister.
AYNI İKİ İNSAN aynı insanı yok etmeye kararlıdır.
AYNI İKİ İNSAN yok etmeye çalıştıkları insanın zaten VAR olmadığını bilmez.
AYNI İKİ İNSAN yok etme gücüne çok güvenir.
Ama AYNI İKİ İNSAN'IN VAR olmalarının nedeni  aynı insandır.
AYNI İKİ İNSAN'IN barutu AYNIDIR.
Oysa AYNI İKİ İNSAN bilmez ki pek çok dünya var.
AYNI İKİ İNSAN’DAN çoooooook var piyasada.
AYNI İKİ İNSAN  bildikleri alana çekmek ister  aynı insanı.
AYNI İKİ İNSAN kendi anladıkları gibi cevaplanmak ister.
AYNI İKİ İNSANA cevap verildi çoktan.
Yazılar yazanı yansıtır. Bana ihtiyaç yok. AYNI İKİ İNSAN'A aynı anda teşekkür ederim.
AYNI İKİ İNSAN bu teşekkürü bekler.
BİZ yarına bakalım.
Melih Anık

26 Haziran 2012 Salı

Mimesis UTANMIYOR, EFELENİYOR!


Oyun Atölyesi Gösteri Kadrosu Değişikliğini Bildirmeyi Unutunca… başlıklı haberine not düşen Mimesis demiş ki : (Mimesis, kurum(!) halinde cevap veriyor.)
Bu haber yayınlandıktan sonra Melih Anık 25.06.12 tarihinde kendi blogunda şöyle bir yazı yayınladı: Mimesis! Bu Haberden Utanmalısın!
NOT: Sayın Melih Anık kendi istediği şekilde haber yapmıyor oluşumuza kızabilir. Hakkıdır. Buna karşın “utanmalısın” talebini sübjektif heyecanına bağlıyor ve geri çevirmekle yetiniyoruz. Ek olarak, kendisinin görüşlerine yer verilmediği iddiası tamamen asılsızdır. Haber konusuyla ilgili yayınlandığından haberdar olduğumuz yazılarına link verilmekte ve güncellenmektedir. Yalnızca link vermeyip yazılarını, ayrıca yapmak istediği açıklamaları yayınlamayı tabii ki isterdik. Fakat kendisi başka bir yazarla aynı platformda görünmek istemediğini açık bir mektupla bildirmiş ve o yazar kalmaya devam edecekse Mimesis’te yer almak istemediğini beyan etmişti. Biz mi yanlış anladık?”


 “İstediğim şekilde haber yapmayın”,  doğru, tarafsız haber yapın!
Olayın işinize gelen yanını öne çıkarma gayreti içindesiniz anladım da haberin(?) başlığı ile YÜZÜNÜZ KIZARMIYOR MU? “Oyun Atölyesi Gösteri Kadrosu Değişikliğini Bildirmeyi Unutunca…”  Oyun Atölyesi  UNUTTUM mu dedi?  Yoksa  YALAKALIK yapalım ilerde işimize yarar diye mi düşündünüz?
Melih Anık’ın …. Oyun Atölyesi’nin açığını yakalama itkisinin öne çıktığı, art niyet ve husumet amaçlı olabileceği de ileri sürüldü”  demişsiniz.  Böyle bir iddia karşısında beni arayıp sormama gerekçeniz ne? Hem “İleri sürenler” kim?
BANA SORMADAN  “haber içinde”(?) benim yazılarıma bağlantı veriyorsunuz, “cinlik” yaparak beni kuşkulu duruma düşürüyorsunuz  ama  (aynı mantıkla)  BANA SORUP düşündüklerimi aynı haberin(?) içinde verebilecekken  “Biz mi yanlış anladık?” diye EFELENİYORSUNUZ!
 Mimesis YANLI haber yapmaktan UTANMIYOR anladım da cevap da veremiyor. Gördüm ki “sübjektif heyecanını” kaybetmiş, “objektif”likten vazgeçmiş,  ilkeleri ile birlikte…
Melih Anık

25 Haziran 2012 Pazartesi

Mimesis! Bu Haberden Utanmalısın!


Oyun Atölyesi’nin Antonius Kleopatra oyunundaki Enobarbus karakterini ve ilgili sahneleri oyundan çıkarması olayını Mimesis  “Oyun Atölyesi Gösteri Kadrosu Değişikliğini Bildirmeyi Unutunca…” başlığı ile haber yaptı (25 Haziran 2012): (Mimesis nereden biliyor? Oyun Atölyesi açıklama yapmamış ki! Mimesis neden böyle bir göreve soyunuyor?) 
Oyun Atölyesi tarafından sahnelenen “Antonius ile Kleopatra”nın kadro değişikliği içeren gösterisinin seyirci kamuoyuna bildirilmesinde yaşanan eksiklik ve gecikme, eleştirmen Melih Anık tarafından duyuruldu ve sert bir şekilde eleştirildi. Oyun Atölyesi konu ile ilgili bir açıklama yapmazken, eleştiriyi gündemine alan tiyatrocular ve seyirciler görüşlerini çeşitli paylaşım ağlarında ve tiyatro sitelerinde dile getirdiler. Eleştirmen Melih Anık’ın seyirci kamuoyuna dönük açıklamalarının doğru  olduğunu belirtenler olduğu gibi, Oyun Atölyesi’nin açığını yakalama itkisinin öne çıktığı, art niyet ve husumet amaçlı olabileceği de ileri sürüldü.”
Mimesis’in haberi yapmakta nasıl zorlandığı haberdeki ifadeden anlaşılıyor. Mimesis’e göre “Oyun Atölyesi tarafından sahnelenen “Antonius ile Kleopatra”nın kadro değişikliği(?) içeren gösterisinin seyirci kamuoyuna bildirilmesinde eksiklik ve gecikme yaşandı.” İfadenin karmaşıklığı kafaların da karışmış olduğunun kanıtı.  Bu yazıyı yazdığım 25 Haziran 2012 saat 20 itibariyle Oyun Atölyesi tarafından “seyirci kamuoyuna” bir bildiri yapılmadı ki “eksiklik ve gecikme” olsun. Zaten haberin içinde “Oyun Atölyesi’nin konu ile açıklama yapmadığı” belirtilmiş. (Ne söylesin? Her söyleyeceği itiraf olacak! Susmak en hayırlısı!) Hem “seyirci kamuoyu” ne demek? Bu şekilde Mimesis, Oyun Atölyesi’nin tiyatro sanatına yaptığı bu “ayıbı” seyredenler ile sınırlamaya çalışıyor.
Mimesis, olayı ÇARPITARAK  vermeyi tercih etmiş. Oyun Atölyesi‘nin yaptığı   “kadro değişikliği” değil. Oyun Atölyesi,  30 Mayıs’tan bu yana Antonius Kleopatra’yı bir karakter(Enobarbus) eksik oynuyor ; oyundan çıkan oyuncunun(Kevork Malikyan) canlandırdığı Enobarbus karakteri ve sahneleri oyundan çıkarılmış. Oyunun  Globe ve Türkiye gösterileri arasında  reji farkları var. Mimesis  olanları  “kadro değişikliği” ile geçiştirmeye çalışıyor.Seyirci 30 Mayıs'tan bu yana kandırılmış. Olayın bir tarafı da İKSV'yi ilgilendiriyor. 
Mimesis haber içinde benim açıklamalarımı gündemine alan  tiyatrocular ve seyircilerden bahsediyor. Herhalde onlar yazım altında yorum yapan birkaç kişi ile Ömer F.Kurhan’dan ibaret. Zira "serbest kürsü" olmayı dilinden düşürmeyen Mimesis, haberin içinde Ömer F. Kurhan dilini kullanarak ön yargılı tutumunu sergilemekte bir sakınca görmüyor.
Böyle bir haberi yapan ve benim yazımda “Oyun Atölyesi’nin açığını yakalama itkisinin öne çıktığı, art niyet ve husumet amaçlı olabileceği de ileri sürüldüğünü” belirten Mimesis’in bu konuda benim de görüşümü alması  gerekmiyor muydu? Bir iki satırda kuşku uyandıran bir söylemi tercih etmesi Mimesis'in ayıbıdır. Kendisini ilgilendiren konularda beni aramaktan çekinmeyen Mimesis’i yaptığı bu haber nedeniyle şiddetle kınıyorum.
Öte yandan uzunca bir süredir tiyatro dünyasında oynanan oyunlara bir örnek olduğu için bu haberi, hem Mimesis'in hem de Oyun Atölyesi’ne soru soramayan tiyatro camiasının yüzünü gösteren utanç belgesi olarak tarihe kaydediyorum.
Benim açıklamalarım “seyirci kamuoyuna” yönelik değil, vicdanı ve yüreği  olan tiyatro camiasına.
Melih Anık

Ben O Kitaba Beş Kuruş Vermem, Ömer F.Kurhan!


Ömer F.Kurhan yeni bir cevap yazmış.  “Melih Anık’la Tartışmamızda Yeni Bir Aşama:Eleştiri Nedir, Ne Değildir?” Böyle sürerse yazışmalarımız kitap olacak galiba. Kaç basar, kaç satar, kim okur bilmem. Ben o kitaba bir kuruş verip almam ve okumam meselâ.

Ömer F. Kurhan, bana üniversite yıllarımda birlikte tiyatro yaptığım bir arkadaşımı hatırlatıyor. Uzun uzun tartışır sonunda hiçbir yere varamazdık. Ben mühendistim o felsefeci. O mesleğinde  Profesör oldu  ben ise iş hayatında  devam ettim. O “akademik”ti ben ise “pratik”. “Pratik”i becerikli anlamında kullanmadım. Ben uygulama yaptım, hatalarım beni eğitti. Arkadaşım iki lafın birinde “somut konuş” derdi bana, benim her söylediğim “soyut” gelirdi ona. O, uzun uzun cümleler kurarak sadece kendisinin bildiği göndermeler yapar, konuşmanın kendi zihin çizgisinde yürümesini  isterdi. Somut örnek verseniz bile o anlamamışsa “soyut”tu söylenilen. Onunla şimdi karşılaşsak sanırım “güleriz” o günlere. Ömer F. Kurhan da felsefe eğitimi almış galiba, ben ona “soyut” geliyorum.

24 Haziran 2012 Pazar

Haluk Bilginer ve Globe’da Olmak..


BBC Türkçe Yayınlar, Globe’daki gösteri öncesi Haluk Bilginer ile bir röportaj yapmış. (http://www.bbc.co.uk/turkce/multimedya/2012/05/120528_dg_shakespeare.shtml)
Heyecanı sesine yansıyan Haluk Bilginer, gözleri ışıl ışıl bakışlarını Globe’un içinde dolaştırarak şunları söylemiş:
“Çok heyecan verici, çok.. Biz provada bile çok heyecanlandık. Yani burada olmak, buranın sahnesinde olmak gerçekten çok heyecan verici. Çünkü böyle hani ışıktı bilmemneydi şeyler falan yok, herkes çırılçıplak, gökyüzünün altında işte oynuyoruz, bir şey.. Tam da tiyatronun anlamı… Seyirci, oyuncu… Bir masal anlatıyoruz… Tiyatro böyle bir şey zaten.
Bu ifadelerin pek çok yönden analiz edilmesi gerekiyor.

Ömer F. Kurhan’ın Yorumuna Cevap


Ömer F.Kurhan ve Hilmi Bulunmaz’ın Yazdıkları Üzerine başlıklı yazıma yorum yapmışsın. Ben de yorumla cevap versem kaybolup gidecek o nedenle bu yazıyı yazıyorum.
Yorumunun “kapalı dili”nden anladığımı açıklayayım ki cevabım yerine otursun:
Diyorsun ki :
Beni Hilmi Bulunmaz ile aynı terazinin iki kefesine koyma. Senin duruşunu  Hilmi Bulunmaz’a daha yakın buluyorum.
Kişilere yönelik  eleştiriler değil tavır, duruşları eleştirmek doğrudur. Bu nedenle üslubunu sorunlu buluyorum ama içinde bana doğru gelen bir şey varsa “görüyorum”.
Haluk Bilginer’i yaptığı bir hata nedeniyle aile boyu teşhir eden ve aşağılayan  Hilmi Bulunmaz’ın davranışı ahlâk dışıdır. Sen Haluk Bilginer’in davranışını görüyorsun ama Hilmi Bulunmaz’ınkini görmüyorsun. Bu nedenle adil ve güvenilir değilsin. Haluk Bilginer’in şahsına  saldırıyorsun. Oysa Oyun Atölyesi’nin yaptığını eleştir. Ve bunu TEB üyesi kimliğini kazanarak yap.
Bireysel olarak duramazsın. Toplumsal aidiyetin çerçevesinde hareket etme zorundasın. Zira bu sonunda narsizmi(Düzeltme: narsisizmi) hayatımızda egemen kılar.

22 Haziran 2012 Cuma

“Ayıplı” Gösteri Nedeniyle Bilet Bedelini Geri Alın


20 Haziran 2012 tarihinde Enka’da seyrettiğim Oyun Atölyesi yapımı Antonius Kleopatra oyunu öncesi hiçbir bilgilendirme yapılmadan, oyunun  ilân edildiği kadro ile oynanmaması  ve ilân edildiği halde kadroda olmayan oyuncunun canlandırdığı karaktere ait sahnelerin  çıkarılarak gösterinin 135 dakika yerine (50+55 toplamda) 105 dakika sunulması  üzerine, gösterinin “ayıplı” sayılması ve bilet bedelinin tarafıma geri ödenmesi için bileti satın aldığım Biletix’e yaptığım talep kabul edildi ve ödediğim bilet parası geri ödendi.


Mesaja eklediğim resim şudur (Kaynak http://tiyatroyun.blogspot.com/ ):




Bu olay, sanat alanında “AYIPLI BİR GÖSTERİ” yüzünden yapılan geri ödeme olarak örnek olma niteliği ve özelliğiyle önemli.


Oyun Atölyesi, 30 Mayıs 2012’den bu yana İKSV Tiyatro Festivali’nde iki(1-2 Haziran), kendi sahnesinde altı (3, 6, 7, 8, 9, 10 Haziran) ve Enka’da bir(20 Haziran) gösteriyi aynı koşullarda icra etmiş. Kanımca tüm o gösterilere bilet alanların da aynı hakkı kullanmaları mümkündür.

Melih Anık    

21 Haziran 2012 Perşembe

Oyun Atölyesi ! Özür Dile ve Bilet Paralarını İade Et!


20 Haziran 2012 gecesi Enka’da Oyun Atölyesi  Antonius  Kleopatra oyununu “oynadı”.  Aslında Oyun Atölyesi seyirciye “oyun oynadı” demek daha doğru.

Oyunun metnini ve ilânlarını  bilenler için oyun başladıktan sonra yaşanan tuhaflık belliydi ama daha önce Oyun Atölyesi’nden başka  Shakespeare “katliamlarını” gördüğüm için “dur bakalım” dedim. Oyunun ilk yarısında Enobarbus yoktu. Gene “dur bakalım” dedim.  Oyunun ikinci yarısında da olmayınca “rezalet”i fark ettim. O gece oyun, program dergisinde gösterilen 12 kişiye rağmen sahnede 11 kişiyle oynandı, Enobarbus ve Köylü karakterlerini oynayacağı ilân edilmiş Kevork Malikyan sahnede yoktu. Onun oynadığı Enobarbus karakteri ve sahneleri oyundan çıkarılmıştı Köylü karakterini ise Emre Karayel oynadı.

7 Haziran 2012 Perşembe

Kafka’nın Maymunu ve Çok Üzgünüm Üstün Akmen…


TEB Başkanı Üstün Akmen 18.İstanbul(İKSV) Tiyatro Festivali(2012) sırasında seyrettiği Kafka’nın Maymunu isimli piyes için “Kızıl Peter Hayvansa, Peki Biz Neyiz: KAFKA'NIN MAYMUNU” isimli bir eleştiri yazmış. TEB Başkanı Üstün Akmen, daha önce Avrupa Üniversiteleri Tiyatro Şenliği kapsamında(2010) Liège Üniversitesi Kraliyet Üniversitesi Tiyatrosu (TURLg)’ndan seyrettiği aynı piyes için “Avrupa Üniversiteleri Tiyatro Şenliği'nden Bir Oyun: Akademi İçin Bir Rapor” isimli bir başka eleştiri daha yazmıştı. Aşağıda iki yazıyı alt alta verdim. İki yazıda aynı olan satırları da aynı şekilde koyulaştırdım. Hatta iki yazıda aynı olan yazım hatalarını da aynen bıraktım.

TEB Başkanı Üstün Akmen Roger Garaudy'nin "D'un Realisme sans Rivage” isimli kitabının Kafka'ya ayrılmış olan üçüncü bölümünden de “rahat rahat” yararlanmış. Bu yararlanmanın izlerini yazıların içinde büyük harflerle gösterdim. TEB Başkanı Üstün Akmen'in alıntı yaptığı kaynağı belirtmesini isterdim.

İki oyunun uyarlayıcısı farklı(Colin Teevan ve Robert Germay); oyunları “sahneye taşıyanlar” farklı(Walter Meierjohann ve Robert Germay )  ama TEB Başkanı Üstün Akmen her iki oyunun uyarlaması ve sahnelenmesi için aynı cümleleri kullanmış. Görünen o ki  TEB Başkanı Üstün Akmen “kes-yapış"tırla “bir” yazıdan “iki “yazı çıkarmış.  Ancak eleştirilerin sonuçları  farklı: Birinde “Taaa Belçika’dan gelmiş konuklara saygıda kusur etmek istememiş”, diğerinde Young Vic’in oyunundan “keyif almış”. Aradaki farkı yaratan, oyuncu, Kathryn Hunter olmalı.
   

4 Haziran 2012 Pazartesi

Şu İKSV’nin İşleri


Bülent Eczacıbaşı’na hitaben açık bir yazı yazdım.(http://hayatinnabzi.blogspot.com/2012/03/bulent-eczacbasna-ack-mektup-yapmayn-bu.html)

22 Mart 2012’de Bülent Eczacıbaşı’dan aldığım mesajda tiyatro festivali ile ilgili yazımı İLGİYLE okuduğunu, yorum ve eleştirilerim için teşekkür ettiğini, yazımı İKSV’deki arkadaşları ile paylaşarak değerlendireceğini bildiriyordu.

30 Mart 2012’de Görgün Taner mesaj gönderdi. Yönetim Kurulu Başkanı  Bülent Eczacıbaşı’na yazmış olduğum yazıdan haberdar olduğunu (Oysa ben Bülent Eczacıbaşı’na doğrudan yazı yazmamıştım, yazdığım “açık mektup”tu. Muhtemelen şirketin basın takipçilerinin önüne, basın taraması sırasında çıkmış ve Bülent Bey bu şekilde yazımdan haberdar olmuş ve yazıyı Görgün Taner’e “havale” etmişti.) Görgün Taner,  GÖRÜŞLERİMİ TAKİP ETTİĞİNİ belirtiyor ve uygun bir zamanda görüşmeyi talep ediyordu.