BBC Türkçe Yayınlar, Globe’daki gösteri öncesi Haluk
Bilginer ile bir röportaj yapmış.
(http://www.bbc.co.uk/turkce/multimedya/2012/05/120528_dg_shakespeare.shtml)
Heyecanı sesine yansıyan Haluk Bilginer, gözleri ışıl ışıl
bakışlarını Globe’un içinde dolaştırarak şunları söylemiş:
“Çok heyecan verici, çok.. Biz provada bile çok
heyecanlandık. Yani burada olmak, buranın sahnesinde olmak gerçekten çok
heyecan verici. Çünkü böyle hani ışıktı bilmemneydi şeyler falan yok, herkes
çırılçıplak, gökyüzünün altında işte oynuyoruz, bir şey.. Tam da tiyatronun
anlamı… Seyirci, oyuncu… Bir masal anlatıyoruz… Tiyatro böyle bir şey zaten.”
Bu ifadelerin pek çok yönden analiz edilmesi gerekiyor.
2. Globe’un sahnesine bir bakkal çıksa aynı şekilde
duygulanır mı? Hayır. Globe oyuncu için “kutsal” bir mekân…… olmasa da “önemli”
bir mekândır. O halde “oyunculuk ‘bakkallık’ gibi bir iş” diyen tiyatrocu Haluk
Bilginer’in Globe’daki hâlini nasıl anlamak ve anlatmak gerekir?
3. Globe’un oyuncuyu “çarpma”sında tarihinin önemi vardır. İngilizler kendi
tarihlerinden gelen bir değeri korumuş, emperyal dünyanın da yardımıyla mekânı
“kutsal” bir hale getirmişlerdir. Her şey bir yana, uygar toplumlar tarihlerine
sahip çıkar. Bu tarihin tesiri altında kalarak çocuklar gibi heyecan içinde
olan Haluk Bilginer, Türkiye tarihinin iki önemli ve tarihi kurumuna(DT ve
İBBŞT) neden sahip çıkmaz? Onlar için o
kadar “vulgar”ca konuşabilir?
4. Ben oyunu Enka’da “gökyüzünün altında” seyrettim. Oyun
saat 21:15’de başladığı için hava kararmıştı.
Ama ışık kullanımına bakınca oyunun rejisinde “ışık”ın rolünün epey
fazla olduğu ortaya çıktı. Oyunun Globe ve Türkiye fotoğraflarından yansıyan husus dekor tasarımında farklar olduğu idi. Türkiye versiyonunda sahne
gerisini kaplayan ve rengi değiştirilerek farklı yer ve duyguları anlatan
yelkene benzer beyaz perde; önünde
tepede bir halkaya bağlı perde (ki
oyunun son sahnesinde koltuğuna kadar uzatılarak Kleopatra’yı sarmalayan “kırmızı” perde
olarak işlev kazanıyordu); sahne kenarlarındaki gemi küpeşteleri Globe’da görünmüyordu. Artık bildiğiniz gibi
30 Mayıs'tan bu yana Türkiye'de Enobarbus da yok. İki ayrı sahnedeki farkları göz
önüne getirdiğimizde Haluk Bilginer'e
“Tiyatro böyle bir şey zaten” dedirten ŞEY nedir? Eğer tiyatro “öyle” bir şey
ise oyunun Türkiye’deki versiyonu nedir? “Seyirci, oyuncu, gökyüzü… Herşey
çırılçıplak, olduğu gibi, yalın ve sade, bilmemnesiz” olmalı ise aynı oyunun
Türkiye versiyonunda yapılanlara “atraksiyon” mu dememiz gerekiyor?
“Atraksiyon” kimin için ve ne için yapılıyor? Oyun, neye göre kurgulanıyor? Globe ile Moda’daki
sahnenin neden olduğu farkları nasıl
“okumak” gerekir?
5. Metindeki “kadın” sorununa “bakamayan” ve bunu ülkemde
“kadın” sorunu üzerinden “okuyamayan” ve
açılan pankartla “didişeceğine”,
fırsatını bulmuşken dünya
arenasında soruna dikkat çekemeyen oyuna
dokunmadım (daha). Bu yapılsa, titreyen ses tonundan, heyecandan yerinde
duramayan göz bebeklerinden, Globe’u tarayan bakışlardan, yansıyan "hayran oyuncu" profilinden çok daha iyi bir
görüntü verilmiş, iz bırakılmış olmaz mıydı!
“Dünya arenasına çıkmış olmak”, kendinizi ve
heyecanınızı “göstermek” dışında bir
sorumluluk yüklemez mi insana? Hele o insan tiyatrocu ise.
Melih Anık
Ek (26 Haziran 2012)
4 nolu maddede bahsettiğim Globe ve Moda farkını anlatan bir açıklamadan bahsetmem gerekiyor. Bu konuda 29 Mayıs 2012 de http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalDetayV3&ArticleID=1089435&CategoryID=82 adresinde yayımlanan bir röportaj yapılmış. Haluk Bilginer: "Globe’un farklılığı orada zaten, tiyatro salonlarımızda yarattığımız atmosferi burada yaratamıyorsunuz. 'Tiyatro bu işte' " demiş. Işıktaki farkları açıklıyor ama arkadaki yelken perdesinin, gemi güvertesinin, Kleopatra'yı saran kırmızı perdenin olmayışını açıklamıyor. Tabii ki söyleşi 30 Mayıs'tan önce yapıldığı için Enobarbus henüz gündemde değil.
Ek (26 Haziran 2012)
4 nolu maddede bahsettiğim Globe ve Moda farkını anlatan bir açıklamadan bahsetmem gerekiyor. Bu konuda 29 Mayıs 2012 de http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalDetayV3&ArticleID=1089435&CategoryID=82 adresinde yayımlanan bir röportaj yapılmış. Haluk Bilginer: "Globe’un farklılığı orada zaten, tiyatro salonlarımızda yarattığımız atmosferi burada yaratamıyorsunuz. 'Tiyatro bu işte' " demiş. Işıktaki farkları açıklıyor ama arkadaki yelken perdesinin, gemi güvertesinin, Kleopatra'yı saran kırmızı perdenin olmayışını açıklamıyor. Tabii ki söyleşi 30 Mayıs'tan önce yapıldığı için Enobarbus henüz gündemde değil.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder