20 Haziran 2012 gecesi Enka’da Oyun Atölyesi Antonius Kleopatra oyununu “oynadı”. Aslında Oyun Atölyesi seyirciye “oyun oynadı”
demek daha doğru.
Oyunun metnini ve ilânlarını bilenler için oyun başladıktan sonra yaşanan
tuhaflık belliydi ama daha önce Oyun Atölyesi’nden başka Shakespeare “katliamlarını” gördüğüm için “dur
bakalım” dedim. Oyunun ilk yarısında Enobarbus yoktu. Gene “dur bakalım” dedim.
Oyunun ikinci yarısında da olmayınca “rezalet”i
fark ettim. O gece oyun, program dergisinde gösterilen 12 kişiye rağmen sahnede
11 kişiyle oynandı, Enobarbus ve Köylü karakterlerini oynayacağı ilân edilmiş
Kevork Malikyan sahnede yoktu. Onun oynadığı Enobarbus karakteri ve sahneleri
oyundan çıkarılmıştı Köylü karakterini ise Emre Karayel oynadı.
Ama internet sayfanızda “23 Nisan - 10 Haziran 2012 tarihlerinde
Londra Olimpiyatları’nın bir bölümü olarak düzenlenen ve Shakespeare’nin 37
oyununun 37 değişik ülke tarafından oynanacağı Shakespeare’s Globe's 2012 International Shakespeare Festival’ine Türkiye’yi temsilen davet edilen Oyun Atölyesi
26-27 Mayıs tarihlerinde Londra’da Shakespeare’s Globe’da Antonius ile
Kleopatra oyunuyla seyirci karşısına çıktı.” (http://www.oyunatolyesi.com/haberler/antonius-ile-kleopatra)
diyorsanız zımmen oradaki kadroyu da açıklamış ve onaylamış olursunuz. Ayrıca yapılan bir röportajda “Kevork yeni
katıldı” diyorsanız (http://mimesis-dergi.org/2012/04/%E2%80%9Cshakespeare%E2%80%99i-hic-anlamamislar%E2%80%9D/)
artık kendinizi “bağlamışsınız” demektir.
Bu yazıyı yazarken öğrendiğime göre meğerse Kevork Malikyan Globe'a kadar her oyunda oynamış ama Globe
turnesinden önce, “Bilmiyorum, Globe'a gelmeyebilirim” demeye başlamış. Oyun
Atölyesi, Globe'a gitmeye 3 gün kala, “Eğer gelmezse ne yaparız” endişesiyle “oyun nereden nereye bağlanır”
provası yapmış.(Yani Enobarbus’suz senaryo zorunlu olarak ortaya çıkmış.) Kevork Malikyan, Globe'daki provaların hiç
birine gelmemiş ama temsile çıkmış. Türkiye'ye döndükten sonra hiç bir açıklama
yapmadan oyuna gelmemiş. Kısacası 30 Mayıs’tan bu yana Kevork Malikyan oyunda değilmiş. Haziran ayı içindeki 13 gün(Oyun Atölyesi takvimine göre düzeltme: dokuz gün) Oyun Atölyesi Antonius Kleopatra’yı Kevork Malikyan olmadan sahnelemiş. Buna
İKSV Tiyatro Festivali’ndeki gösteriler de dahil. “Antonius ile Kleopatra,
26-27 Mayıs’ta, Londra’da, “Shakespeare’s Globe’s 2012 International
Shakespeare Festival”inde Türkiye’yi temsil edecek; 1-2 Haziran 2012’de de
İstanbul Tiyatro Festivali’nde seyirciyle buluşacak.” diyen ve zımmen Globe
kadrosunu “garanti ve ilân eden” İKSV Tiyatro Festival’i Yönetimi bu değişikliği duyurmuş mu? Festival
sponsorları Aygaz, Opet ve Tüpraş’ın bilgisi var mı? Seyirci kendisine “seyrettirilenin”
ne olduğunu biliyor mu? Seyrettikten sonra “bu işte bir terslik var” demiyor
mu? İKSV’nin Tiyatro Festivali tam bir “festival” yani. İyi de tiyatro adına bu
olanlardan kimin haberi var? İnternet sayfaları, dergiler, yazılı basın, görsel
medya ne yapıyor? Herkes “uyuyor mu?”
Bu duruma bakınca dilim tutuluyor. Türkiye Tiyatrosu
hakkında “eşsiz” fikirleri olan bir tiyatrocu, gelmeyen oyuncu yerine yeni
birini hazırlamak yerine, karakteri oyundan çıkarıyor, “sahne sahneye nasıl
bağlanır” provası yapıyor. 30 Mayıs’tan bu yana geçen 20 günde yeni bir
Enobarbus hazırlamayı düşünmüyor. Belki de kendini bu Enobarbus'suz da olur diye yeni duruma alıştırıyor ya da yeni duruma yeni bir yorum giydiriyor. Oysa yeni bir Enobarbus bulmak daha kolay ve etik! İKSV
Tiyatro Festivali’nde, ilân ettiği kadro ile oynamıyor. Alan razı satan razı!
Bu eşsiz fikirli tiyatrocu ne diyordu. “Hepsini
atacaksınnnn. Sözleşmeli oyuncu oynatacaksınnnnn” Sen neden oyuncunu sözleşmeyle
“bağlayamadın” be canım! Hadi diyelim ki oyuncu disiplinsiz ve elinde tutamıyorsun,
karakteri oyundan neden çıkardın? Yaptığın rejinin anlamı ne? Reji yapmak, “giden”in karakterini ve
sahnelerini oyundan çıkarmak mıdır? Madem başlangıçtaki rejinde vardı (ki reji
bir matematiktir) çıkarınca bu matematik nasıl şaştı? Reji yapmak “lego dizmek”
midir?
Ama eminim ki şu da söylenecek. Yönetmen Enobarbus’u koymak
zorunda mı? Hayır değil! Ama koymuşsan ve 30 Mayıs’a kadar o rejiyle oynamışsan,
o rejiyle eleştiri ve alkış “toplamışsan”, çıkarmayacaksın, çıkaramazsın.
Hadi diyelim ki o sıralar kafan başka şeylerle çok meşguldü,
tiyatronla ilgilenemedin, olan oldu. Oyun gecesi gösteriden önce sahne önüne
çıkıp bu durumu neden seyirciye anlatmadın? Hadi sen anlatmadın kadrondaki 15
kişiden herhangi biri “ayıptır” da mı demedi? Dedi de dinlemedin mi? Hem de
bunu sadece Enka akşamı değil, Haziran ayı içinde tam 13 kez tekrar ettin. Babanın
ölümü de değil mazeretin!
Hadi internet sayfanda Kevork Malikyan’ı sildin. Kapıda
sattığın program dergisindeki kadroyu düzeltmek de mi aklına gelmedi? Enka
Kültür Sanat’ın sayfasındaki kadroda Kevork Malikyan var. (http://www.enkasanat.org/etkinlik-detay.asp?ID=1)
Enka bu kadroyu kimden aldı? Globe’un sayfasında Kevork Malikyan var. Hani “muhatabın
seyirci” idi? Seyirci için bir açıklama yazdın da yayımladın, yayımlattın mı?
Globe’u da “kendince”
bulduğun çözümle(?) geçiştirmek istemişsin ama şansın yaver gitmiş oyuncu
temsile çıkmış. Yoksa onları da kandıracaktın. İyi de Türkiye’deki seyircinin
senin için “beş paralık” değeri de mi yok? Hadi senin için “kutsal” yok, “etik”
değerlerin nasıl?
İşin bir başka yönü de şu: O akşam Enka’da oyunu seyreden tiyatro eleştirmenleri ve ödül jürilerinin anlı
şanlı üyeleri var. Onlar durumun farkında değil ya da farkında ama “susmayı”
tercih ediyorlar. Attığım tweet’lere beni takip eden tiyatrocular gözlerini
yumuyor, bir ikisi dışında. TEB ne der bu işe? Oyun hakkında eleştiri
yazanların tepkisi ne olacak? “Haber veren” http://mimesis-dergi.org/
haberi verebilecek mi? Gelecek sene bize sahne vermezler mi diye endişelenecek? Ya http://www.tiyatrodunyasi.com?
http://www.tiyatronline.com/ , “elini
taşın altına koyan” http://www.tiyatrodergisi.com.tr
, İKSV ne diyecek? Oyun Atölyesi’nin Moda’daki sahnesini kullanan tiyatrocular
ne diyecek bu işe? “Susmayan tiyatrom" ne yapacak? Unutmayın ki meslektaşından
sorumludur herkes. Zira toplum gözünde mesleğin imajı herkesi ilgilendirir. Ama bu
kadar zaman ses çıkarmayan şimdi mi çıkaracak!
Olacak olan şu: Oyun Atölyesi “Benim muhatabım seyircidir”
diye bir bildiri yayımlayacak ve “zaten Enobarbus’lu Enobarbus’suz iki reji
hazırlamıştık, o gece Enobarbus’suz olanı oynadık. her karakteri de kullanmak zorunda değiliz.” diyecek. Müteahhit,
gerektiğinde gerekli gördüğü değişikliği yapma hakkına sahiptir ya tiyatro
ticari bir iş ya, aynı gayrimenkul satışı gibi. Adamlar beni bile aştı! “Yut
gitsin!” YUTACAKSINIZ!
Ya benim “güzel” seyircim? Ne seyrettiğini bilmeyen, önüne
ne konarsa kabul eden güzel halkım benim! Ben sana ne diyeyim?
Melih Anık
yorumsuz
YanıtlaSilBenim merak ettiğim bir husus şu:
YanıtlaSilBir oyun farklı versiyonlarla oynanabilir. Gösterinin tamamı düşünüldüğünde sonuç ne oluyor? Eleştirmen gözüyle baktığınızda, seyrettiğiniz oyunun durumu nedir?
Bu soruya Oyun Atölyesi’nin Antonius Kleopatra’sı temelinde cevap vermek isterim. Zira ben o oyun bağlamında itiraz ediyorum. “Avangard” sayılan pek çok oyun sahnede nasıl gelişiyorsa öyledir. Hatta bazen ne seyredeceğini nasıl seyredeceğini bilmeden girersin salona. Yani oyuncu her hangi bir anlamda “söz” vermemiştir. Seyirci için “ne çıkarsa bahtına”dır.
YanıtlaSilBurada şunu belirtmem gerekir, röportajlar, yönetmen, oyuncu tarafından her türlü açıklama da “oyuna dahil”dir. Zira bir bakıma seyirciyi yönlendirir, “ağzının suyunu akıtır”. Seyirciyi davet ederken ne göreceğini önceden anlatır, istersen buna “vaad eder” diyebiliriz.
Oyun Atölyesi oyun üzerine “çok” konuşmuş, karakterlerin önemini belirtmiş. Antonius Kleopatra’da önceden yapılan açıklamalarda oyundaki rol dağılımı verilmiş; yapılan röportajlarda oyun anlatılmış. Oyunun süresi açıklanmış. Yani her ifade oyunu “sabitlemiş” durumda.
Bu kapsamda oyunda Enobarbus olacağını biliyorum örneğin. O rolü Kevork Malikyan oynayacak. Aynı şekilde Kleopatra’nın Zerrin Tekindor, Antonius’un Haluk Bilginer tarafından oynanacağını gitmeden biliyorum. Belki de oyun seçimimi bu iki oyuncuyu seyretmek için yapmışım. Oyun Globe’da oynamış. Bana reklâmını öyle yapıyor, hatta biraz da “şişiniyor”, 1800 kişi ayakta alkışladı diyor. Ben de merak ediyorum Londra’da ayakta alkışlanan oyun neymiş diye(meselâ). Oyunun kadrosuna bakıyorum.
Türkiye’de karşıma çıkan oyun Globe’da sergilenen değil. Kevork Malikyan (ki başta üzerine çok reklâm yapılmış) yok. Hadi diyelim ki oyuncu ile bir türlü anlaşmazlık yaşanmış. Oyuncu inat ediyor sahneye çıkmıyor. Yönetmenin, oyuncu oynamıyor diye onun canlandırdığı karakteri oyundan çıkarma yetkisi olmalı mı? Rejinin, mizansenin, dramaturginin önemi yok mu? O karakterle kurduğun düzen gereksiz miydi? Her karakter bir başkası ile anlam kazanmıyor mu? İngilize öyle oynadın , alkışı, övgüleri öyle topladın. Sonradan değiştirdim diyebilir misin? Bence hayır!
Oyun Atölyesi geçmişte bir oyunda prömiyer yaptığı oyun kadrosunu ki ben o oyuncularla seyrettim sonradan sezon ortasında değiştirdi. Eleştiriler ilk kadroya yönelikti oysa başka bir kadro çıktı seyircinin karşısına. Olur mu? Bence olmaz.
Antonius Kleopatra’da Oyun Atölyesi giden oyuncunun yerine oyuncu hazırlamıyor. Kevork Malikyan’ın oynadığı Enobarbus’u tüm sahneleri ile çıkarıyor ama onun son sahnedeki Köylü rolünden vazgeçemiyor, onun yerine başka oyuncu getiriyor. Zira Köylü, Kleopatra’ya yılanı getirir. Bu durumda Oyun Atölyesi prensip olarak olay akışına önem verdiğini diğer bazı inceliklere önem vermediğini gösteriyor. Oyun 35 dakika kısalıyor. Oyun sahneleri içinde “rabıta” kalmıyor. Bir anlamda seyirciyi de "hafife" alıyor.Oyuncular tedirgin, sahnede şimdi ne olacak diye bekliyor.
Herşeye rağmen oyun gecesi Haluk Bilginer(veya bir başkası) sahneye çıkıp değişikliği anlatmıyor. Zira anladığım kadarıyla bu hali de kendilerince “yorum yaptık” diye kabul ediyorlar. Hatta kendilerini bu yoruma inandırıyorlar.
Sorun bence tartışılmaya değer. Bana açıklama yapma fırsatı verdi, teşekkür ederim.
Değişikliğin bir şekilde duyurulmaması ve bir kişi de olsa seyircinin yanlış yönlendirilmesi konusunda tamamen haklısınız. Fakat bu sorumsuzluğun sınırları iyi tayin edilmelidir diye düşünüyorum. Metne nasıl yaklaşılacağı vs. tartışmalı. Belki bu versiyonuyla da ortada iyi bir oyun var ve seyirci oyundan memnun. (muş gibi olmaktan söz etmiyorum elbette).
YanıtlaSilBen bu haliyle Antonius Kleopatra'yı beğenmedim. Oyunda seyretmeye ve bahsetmeye değer Zerrin Tekindor var.Belki biraz da Mert Fırat. Enobarbus'a hak ettiği değerin verilmemesi bence hata. Temel olarak Oyun Atölyesi'nin KA'nın elinden çıkmış Shakespeare yorumları sorunlu. Ben sığ buluyorum. Bu sığlık "budama"da kendini gösteriyor zaten. Laf çok, hedef bulanık ama entelektüelimsi bir iddia. Oyun Atölyesi 12 kişilik oyun yapmış,11 kişilik oyun zorunluktan ortaya çıkmış şimdi onu parlatmaya çalışıyor. Yani başta saptanan versiyon yolda arıza nedeniyle saparsa bu durum ortaya çıkar. Önemli olan reji, dramaturgi ve mizansenin önceden saptanması ve buna harfiyen uyulmasıdır. Örneğin her gösteriyi kafana göre oynayamazsın, deniyorum diye. Mühendislikte standart tanımı şu: Ne yapacağını söyle,söylediğini yap. Tiyatroda da ne yapılacaksa açık ve net olmalı, seyirci ne anlatılmak istendiğini bilmeli. Oyuncu anlatmaya çalışmalı, seyirci anlamaya çalışmalı. Biri anlatamayabilir diğeri anlayamayabilir ama birbirlerini anlamalılar.Yani "ortak" bir çizgide anlaşmalılar.
YanıtlaSil