TEB Başkanı Üstün Akmen 18.İstanbul(İKSV) Tiyatro
Festivali(2012) sırasında seyrettiği Kafka’nın Maymunu isimli piyes için “Kızıl
Peter Hayvansa, Peki Biz Neyiz: KAFKA'NIN MAYMUNU” isimli bir eleştiri yazmış.
TEB Başkanı Üstün Akmen, daha önce Avrupa Üniversiteleri Tiyatro Şenliği
kapsamında(2010) Liège Üniversitesi Kraliyet Üniversitesi Tiyatrosu
(TURLg)’ndan seyrettiği aynı piyes için “Avrupa Üniversiteleri Tiyatro
Şenliği'nden Bir Oyun: Akademi İçin Bir Rapor” isimli bir başka eleştiri daha
yazmıştı. Aşağıda iki yazıyı alt alta verdim. İki yazıda aynı olan satırları da
aynı şekilde koyulaştırdım. Hatta iki yazıda aynı olan yazım hatalarını da aynen bıraktım.
Bu vesile ile şunu belirtmek isterim ki ben TURlg’nin yapımı olan gösteriyi seyrettim ve TEB Başkanı Üstün Akmen’in o oyunla ilgili yorumuna katılmıyorum. Nerdeyse aynı olan iki "eleştiriyi" görünce seyretmediğim oyun ile ilgili görüşlerine de katılmadığımı söyleyebilirim.
TEB Başkanı Üstün Akmen Roger Garaudy'nin "D'un Realisme sans Rivage” isimli kitabının Kafka'ya ayrılmış olan üçüncü bölümünden de “rahat rahat” yararlanmış. Bu yararlanmanın izlerini yazıların içinde büyük harflerle gösterdim. TEB Başkanı Üstün Akmen'in alıntı yaptığı kaynağı belirtmesini isterdim.
İki oyunun uyarlayıcısı farklı(Colin Teevan ve Robert
Germay); oyunları “sahneye taşıyanlar” farklı(Walter Meierjohann ve Robert
Germay ) ama TEB Başkanı Üstün Akmen her
iki oyunun uyarlaması ve sahnelenmesi için aynı cümleleri kullanmış. Görünen o ki TEB Başkanı Üstün Akmen “kes-yapış"tırla “bir” yazıdan “iki “yazı çıkarmış. Ancak eleştirilerin sonuçları farklı: Birinde “Taaa Belçika’dan gelmiş konuklara saygıda
kusur etmek istememiş”, diğerinde Young Vic’in oyunundan “keyif almış”. Aradaki
farkı yaratan, oyuncu, Kathryn Hunter olmalı.
Bu vesile ile şunu belirtmek isterim ki ben TURlg’nin yapımı olan gösteriyi seyrettim ve TEB Başkanı Üstün Akmen’in o oyunla ilgili yorumuna katılmıyorum. Nerdeyse aynı olan iki "eleştiriyi" görünce seyretmediğim oyun ile ilgili görüşlerine de katılmadığımı söyleyebilirim.
18.İstanbul Tiyatro Festivali’nde oynanan Young Vic yapım 2009, TURlg yapım 2008 yılında sahneye çıkmış. Oyunların Türkiye’ye "kavuşmaları" 3-4 yıl sonra oluyor. İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı Sahne ve
Gösteri Sanatları Yönetmenliği Koordinatörü ve 2012 İKSV Tiyatro Festivali
Direktörü Prof Dr. Dikmen Gürün’ün iki yıl arayla Kafka’nın Maymunu’na olan
ısrarını anlayamamakla beraber, aynı oyunun farklı yapımlarını seyirciye sunmasını dikkate sunmak istiyorum.
18. İKSV Tiyatro Festivali programında yer alan Jean Pierre Thibaudat ile Tiyatro Eleştirisi
Atölyesi’nin başlangıç tarihi 28 Mayıs 2012. TEB Başkanı Üstün Akmen’in 5
Haziran 2012 tarihli Evrensel'de yayımlanan eleştirisi, atölye
başlangıç tarihinden önce yayımlanmış olsa atölye için şahane bir tartışma
konusu olur(muy)du(?). Gerçi o tarih itibariyle bile o kadar çok örnek var ki, ona bile ihtiyaç yok, önemli olan niyet. İKSV’nin Tiyatro Eleştiri Atölyesi “davetlileri” içinde bu
durumun “bilincinde” olan, olup da konuyu gündeme getiren/getirebilecek olan
kim vardı dersiniz? Yaşam Kaya, atölyeye “ara sıra katıldı” dediğim için alınmış, “dördüne gittim sonuncusuna
gitmedim” diye “raporunu vermiş”. Raporunu aldım kaydettim de kendi yazıların
dahil olmak üzere içinde bulunduğun eleştiri dünyasının “BİLİNCİNDE” değilsen, "şeklen orada isen", "dokunamıyorsan" hepsine gitsen ne yazar? Ne kadar “sayarsan say” bence gidişin “ara sıra”
sayılır, işte bu yüzden!
Başka yorum yapmadan takdiri okuyuculara bırakıyorum.
Melih Anık
TEB Başkanı Üstün
Akmen’in yazıları:
Avrupa Üniversiteleri Tiyatro Şenliği'nden Bir Oyun: Akademi
İçin Bir Rapor
Prof. Dr. Dikmen Gürün’ün önderliğindeki İstanbul 2010
Avrupa Kültür Başkenti Ajansı Sahne ve Gösteri Sanatları Yönetmenliği
koordinasyonunda, 2008 yılında İstanbul üniversiteleri arasında bir tiyatro
şenliği düzenlendiğini biliyordum. Aynı şenliğin 2009 yılında Türkiye
üniversiteleri arasında hazırlandığını da duyunca anımsadım. Bu yıl ise, Dikmen
Gürün’ün ektiği tohumların yeşerdiğine tanıklık ederek, “Avrupa Üniversiteleri
Tiyatro Şenliği” başlığı altında Türkiye ve Avrupa’dan üniversite tiyatro
topluluklarının İstanbul’da buluştukları büyük ve başarılı bir gençlik
etkinliğini alkışladım.
“Alkışladım” diyorum, ama doğrusunu söylemem gerekirse ben
etkinliği ucundan yakaladım. Liège Üniversitesi Kraliyet Üniversite Tiyatrosu
(TURLg)’ndan Franz Kafka’nın kısa öyküsü “Akademi İçin Bir Rapor - Ein Bericht
Für Eine Akademie”den sahneye aktarılan oyunu şenliğin son günlerinden birinde
izlemek olanağını kendime yarattım. 1941 yılında kurulan Liège Üniversitesi
Kraliyet Üniversite Tiyatrosu'nun oyunlarında hem öğrenciler hem de mezun olmuş
üyeler yer almaktaydı ve kuruluşlarından bu yana Yunan Klasikleri, Shakespeare,
Makyavel ya da Moliere'den tutun da çağdaş yazarların yaratılarına kadar
130’dan fazla oyun içeren çok zengin ve geniş bir repertuvar sergilemişlerdi.
TURLg, dört kıtada 30'dan fazla ülkede turneye çıkmış ve pek çok uluslararası
festivalin konuğu olarak görsel açıdan zengin ve dinamik performanslarıyla dil
engelini başarıyla aşmışlardı. “Akademi İçin Bir Rapor”un yönetmeni ve oyuncusu
Robert Germay, 70 yaşını doldurmuş ve emekli olmuştu, ama Liège
Üniversitesi’nde okuduğu yıllarda girdiği üniversite tiyatro grubunu ne
çalışırken ne de emekli olduktan sonra bırakmamıştı.
Franz Kafka’nın kısa
öyküsü sanırım malûmunuzdur: İnsana dönüşen bir maymun, Yüksek Akademi üyeleri
önünde bir konuşma yapmaktadır. Geçirdiği evrimi akademisyenlere açıklar. İki
durumdan hangisi daha iyidir acaba? BU SORUNUN YANITI ARANIRKEN IKI BÜYÜK
TE¬MANIN KAFKA’DA GENE VE YENIDEN ORTAYA ÇIKTIĞI GÖRÜLÜR. BU TEMALAR
"HAYVAN" TEMASI ILE "SONA ERMEYIŞ" TEMASIDIR ve “Bir
Akademiye Rapor”da kendi içinde bütünlüğüyle dikkat çeker.
TURLg, Robert Germay
yönetiminde neredeyse hüzünlü sayılabilecek bu kısa öyküyü tiyatroya uyarlamış.
Kafka’nın, her zamanki kinayeli mizah anlayışıyla insanoğluna dair
düşüncelerini aktarmakla kalmamış, yaşamın absürtlüğüyle yüzleşen insanın
ümitsizliğini de yansıtmaya çalışmış. Hayvan temasını, doğal olarak sahneleniş
sırasında da öncelikle uyanış temasına bağlamış. İNSAN HAYVANDAN NASIL AYRILIR,NASIL SEÇİLİR Kİ! ALIŞKAN¬LIKLARIN, GELENEKLERIN, SIRF ALIŞKANLIK
YÜZÜNDEN HÂLÂ HAYVANCA OLAN YAŞAMIN ALDATICILIĞI ÖTESINDE UYANIŞ OLUR MU? Olası
mı? Var mı? Bütün bunları araştırmış.
Oyunu sahneye taşıyan
ve Maymun’u oynayan Robert Germay, KONUYU ACI BIR ALAYLA, ÖZGÜRLÜK
ÖZLEMI, IÇGÜDÜNÜN SAHTE VE HAYVANCA KENDILIĞINDENLIĞINE ÖZLEMIYLE ELE ALMIŞ.
MAYMUN’UN: "… AMA BU HAYAT, BU TOPRAKLARIN ÜZERINDE YÜRÜYENLERIN HEPSININ,
UFACIK ŞEMPANZEDEN TUTUN DA KOCA ACHILLE'E KADAR HEPSININ TABANLARINI
KAŞINDIRIR (Değişim – Ataç Kitabevi 1959 / Vedat Günyol çevirisi, Sayfa
53)," demesinin altını çizmiş. İNSANLIĞA GEÇIŞIN KÖLELIK DUYGUSU ILE
BAŞLADIĞINI (age: Sayfa 56) derinlemesine irdelemiş, Kafka’nın öyküye
başladığı: “Sayın Akademi üyeleri! Akademiye maymunluk yaşantımın geçmişi
üzerine bir rapor sunmamı istemekle bana onur veriyorsunuz,” tümcesindeki ince
mi ince ironiye sadık kalmış.
Robert Germay’in yaptığı tiyatro mudur, sahneleme bir
öykünün okunmasından ne oranda ileridedir, “Bir Akademiye Rapor” sadece devinim
katılmış bir okuma tiyatrosu mudur bilmem, bilsem de söylemem, çünkü taaa
Belçika’dan gelmiş konuklara saygıda kusur etmek istemem.
Üstün Akmen
http://www.tiyatrodunyasi.com/makaledetay.asp?makaleno=1499
Kızıl Peter Hayvansa, Peki Biz Neyiz: KAFKA'NIN MAYMUNU
Franz Kafka
(1883-1917)’nın kısa öyküsü sanırım malûmunuzdur: İnsana dönüşen bir maymun,
Yüksek Akademi üyeleri önünde bir konuşma yapmaktadır. Geçirdiği evrimi
akademisyenlere açıklar. İki durumdan hangisi daha iyidir acaba? BU SORUNUN
YANITI ARANIRKEN IKI BÜYÜK TE¬MANIN KAFKA’DA GENE VE YENIDEN ORTAYA ÇIKTIĞI
GÖRÜLÜR. BU TEMALAR "HAYVAN" TEMASI ILE "SONA ERMEYIŞ"
TEMASIDIR ve “Bir Akademiye Rapor”da, temaların kendi içlerindeki bütünlüğü bu
kere de dikkat çeker.
“Bir Akademiye Rapor”u “Kafka’nın Maymunu” başlığı altında
18. İstanbul Tiyatro Festivali sırasında İngiltere’den Young Vic Theatre
Company yapımı olarak ve Walter Meierjohann (1971)’ın rejisinden izledik.
Neredeyse hüzünlü
sayılabilecek bu kısa öyküyü Colin Teevan (1968) tiyatroya uyarlamıştı.
Teevan, Kafka’nın her zamanki kinayeli mizah anlayışıyla insanoğluna dair
düşüncelerini aktarmakla kalmamış, yaşamın absürtlüğüyle yüzleşen insanın
ümitsizliğini de yansıtmaya çalışmıştı. Hayvan teması, doğal olarak sahneleniş
sırasında da öncelikle uyanış temasına bağlanmıştı.
İnsan Hayvandan Nasıl
Ayrılır
İNSAN HAYVANDAN NASIL AYRILIR,NASIL SEÇİLİR Kİ!
ALIŞKAN¬LIKLARIN,
GELENEKLERIN, SIRF ALIŞKANLIK YÜZÜNDEN HÂLÂ HAYVANCA OLAN YAŞAMIN ALDATICILIĞI
ÖTESINDE UYANIŞ OLUR MU?
Olası mı?
Var mı?
Teevan bütün bunları
bir güzel araştırmıştı.
Oyunu sahneye taşıyan Walter
Meierjohann KONUYU ACI BIR ALAYLA, ÖZGÜRLÜK ÖZLEMI, IÇGÜDÜNÜN SAHTE VE
HAYVANCA KENDILIĞINDENLIĞINE ÖZLEMIYLE ELE ALMIŞTI. KAFKA’NIN MAYMUNUN
AĞZINDAN: "… AMA BU HAYAT, BU TOPRAKLARIN ÜZERINDE YÜRÜYENLERIN HEPSININ,
UFACIK ŞEMPANZEDEN TUTUN DA KOCA ACHILLE'E KADAR HEPSININ TABANLARINI
KAŞINDIRIR (Değişim – Ataç Kitabevi 1959 / Vedat Günyol çevirisi, Sayfa
53)," demesinin altını çizmişti. İNSANLIĞA GEÇIŞIN KÖLELIK DUYGUSU ILE
BAŞLADIĞINI (age: Sayfa 56) derinlemesine irdelemiş, öykünün başladığı: “Sayın
Akademi üyeleri! Akademiye maymunluk yaşantımın geçmişi üzerine bir rapor
sunmamı istemekle bana onur veriyorsunuz,” tümcesindeki ince mi ince ironiye
sadık kalmıştı.
KIZIL PETER’İN MAYMUN YANI
Steffi Wurster’ın projeksiyon yoluyla sahne gerisindeki dev
ışık kutusuna yansıttığı yakın plan maymun fotoğrafı, akademik ortamda
“insanca” konuşan kahramanımız Kızıl Peter’ın maymun yanını yansıtıyordu.
Konuşmayı ve bir insan gibi davranmayı öğrenmiş olan bir maymunun monoluğuna
dayanan oyunda Kızıl Peter’ı Laurence Olivier ödülü sahibi bir oyuncu olan
Kathryn Hunter canlandırdı.
Kendini korumak için insanlaşmaya çalışan bir maymunun
varoluş öyküsü ancak bu mükemmeliyette anlatılabilirdi. Kızıl Peter’ın değişen
kimlikleri arasında yabancılaşması ancak bu kadar canlandırılabilirdi. Hunter,
plastik yüz hatları, mimikleri ve lastik gibi eğilip bükülebilen bedeniyle
alışılagelmiş “insan nedir” sorusunu “maymun nedir”e çevirdi. Duygularını,
iradesini, aklını, daha doğru deyimle tüm varlığını bir saat boyunca harekete
geçirdi. Kızıl Peter’a derinlikli tutkuları olan coşkular ekledi. Fevkalade
derin içsel içerikleri olan yönelimlerini cömertçe sergiledi. İçsel tekniğinin
gizi ve özünü onların içinde gizlemişti. Sadece dışsal fiziksel gerçekliğiyle
değil, her şeyden öte, içsel güzelliğinin su yüzüne çıkışıyla da seyirciyi ele
geçirdi.
Kathryn Hunter’ı “Kafka’nın Maymunu”nda izlemek, başlı
başına keyifti.
Üstün Akmen
Evrensel
http://www.tiyatrodunyasi.com/makaledetay.asp?makaleno=2097
NOT:
Roger Garaudy'nin "D'un Realisme sans Rivage" adlı
eserinin, Kafka'ya ayrılmış olan üçüncü bölümünün tercümesi aşağıdaki adreste
bulunabilir:
http://www.forumozgurce.com/showthread.php/24655-Ger%C3%A7ek%C3%A7ilik-A%C3%A7%C4%B1s%C4%B1ndan-Kafka-Roger-Garaudy
Yanılmıyorsam eserin çevirisi "Gerçekçilik Açısından Kafka", Mehmet Doğan’a aittir ve Hür Yayınları tarafından
1965 yılında yayımlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder