Prof.Ayşegül Yüksel bugün(13 Kasım 2012) Cumhuriyet Gazetesi'nde
Ayşe Emel Mesci’nin yönettiği “Cesaret Ana ve Çocukları” oyununu “Brecht’çe Bir İbret Oyunu” başlıkla “eleştirmiş”.
Demiş ki:
“Ayşe Emel Mesci’nin
Devlet Tiyatroları’nda ilk kez sahnelenen “Cesaret Ana”nın Ankara DT yapımını
kotarırken titiz bir çalışma yaptığı görülüyor.”
“ Brueghel’in resimlerini andıran biçimde “uzak
açı” gözetilerek yerleştirilmiş( dekor tasarımı Murat Gülmez’in tarihsel gerçekleri yansıtan giysi tasarımı İnci Kangal’ın). Osman
Uzgören’in puslu ışık tasarımı da savaş alanlarının anlatımına “masalsı uzaklık”
sağlıyor..”
“Öte yandan oyunda
yeni bir epizod başlarken 20. Yüzyılın savaşlarına ilişkin görüntüler, sahnenin
ön düzeyindeki perdede sinevizyon yoluyla dile geliyor ve tarihten günümüze ulaşan çağrışım
alanları yaratıyor.”
“Sonuç olarak da savaş
üstüne yapılan tartışmanın duygusal olarak “masalsı” uzaklıktan ama ‘güncel’ düşünsellikle algılanması
sağlanmış.”
”Masal ile gerçek
arasındaki ilişki bir de şarkılar aracılığıyla belirleniyor. Paul Dessau’nun “lied”
geleneğine yaslanan müziği ile Brecht’çe ironiler içeren şarkı sözlerinin çeliştirilerek savaş üstüne tartışma
yaratma amacı, şarkı sözlerinin Türkçe’de yeterince vurgu almayışı nedeniyle
tam olarak gerçekleşemiyor. Kimi oyuncuların şarkı performansı yeterli değil.”
“Yönetmen Mesci’nin
yaratıcılığı, yapımı,görsel/işitsel öğelerin kullanımı ve oyunun akışı
açısından kusursuza ulaştırıyor.Oyuncular her bölümde yansıyan “toplumsal duruş”u belirlemede
başarılı. Cesaret Ana’yı
oynayan Sükun Işıtan ise gerek doğal oyunculukla teatral oyunculuğu
dengelemesiyle, gerekse şarkıları yorumlayışıyla “sevimsizliği içinde acınası” olabilen Brecht karakterini
soluklu kılıyor.”
“Keşke metnin -cümle ya da replik düzeyinde-
cımbızlanmasıyla oyun zamanı kısaltılmış olsaydı. O zaman oyuncular “söz fırtınası”na kapılacaklarına, “söylem”in seyirci tarafından daha kolayca algılanabildiği bir oyunculuk
oluşturabilirlerdi.”
“YİNE DE PARLAK YANLARIYLA ÖNE ÇIKAN
DEVLET TİYATROLAR’NA YAKIŞIR BİR ÜSTÜN-YAPIM VAR KARŞIMIZDA.İZLEYİN!”
Yâni, karşımızda:
“Titiz”
“Kusursuza ulaşmış”
“Tarihten günümüze
ulaşan çağrışım alanları yaratan”
“Savaş üstüne yapılan
tartışmanın ‘güncel’ düşünsellikle algılanması
sağlanmış”
“’Toplumsal duruş’u
belirlemede başarılı”
“Tarihsel gerçekleri
yansıtan giysi tasarımı olan”
"’Sevimsizliği içinde acınası’ olabilen Brecht
karakterini soluklu kılan” bir baş rol oyuncusuna sahip
bir oyun var.
GERÇİ :
“… savaş üstüne tartışma yaratma amacı, şarkı sözlerinin
Türkçe’de yeterince vurgu almayışı nedeniyle tam olarak gerçekleşemiyor. Kimi
oyuncuların şarkı performansı yeterli değil.”
“Keşke metnin -cümle ya da replik düzeyinde- cımbızlanmasıyla oyun zamanı kısaltılmış olsaydı"
“Oyuncular ‘söz
fırtınası’na kapılacaklarına,
‘söylem’in seyirci tarafından daha
kolayca algılanabildiği bir oyunculuk oluşturabilirlerdi"
AMA….
“PARLAK YANLARIYLA ÖNE ÇIKAN DEVLET
TİYATROLAR’NA YAKIŞIR BİR ÜSTÜN-YAPIM VAR KARŞIMIZDA. İZLEYİN!”
Ah “Hocam”
Ah!
Melih Anık
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder