8 Mayıs 2013 Çarşamba

Türkiye’den Kral Lear Geçti


Shakespeare Globe Türkiye’ye geldi Kral Lear’i oynadı, gitti. Oyun, Devlet Tiyatroları Genel Müdürü’nün Adana Tiyatro Festivali’nde önerdiği üç oyundan biriydi.

Grup Adana’dan önce İstanbul’da sahne aldı. Ben  -davet eden olmadığı için- biletli seyrettim. Aya İrini’de biletler 10(on) TL idi. Sabancı sponsorluğunda olduğu için biletler bu kadar ucuzdu. (Bu vesile ile biletler satışa çıkar çıkmaz beni haberdar eden arkadaşım Esin Turşucu’ya teşekkür ederim.) Oysa daha önce gelen Kevin Spacey’li  III.Richard’ın bilet fiyatları “uçuk”tu,  400TL’sına kadar..

Kral Lear’i “işi bilen”ler beğenmedi. Belki de biletler bu kadar “ucuz” olduğu için kim bilir. Beğenmeyenlerin çoğu davetli olanlardı, hani ilk üç sırada "protokol"de oturanlar. İçlerinde “her jürinin üyeleri”, her ödülün sahipleri vardı. Oyun tiyatro ödülleri  listesinde olmadığı için “eleştirmen”in bilet almadan oyunu seyrediyor oluşunu makûl karşıladım. Dikkat ettim bu ilk üç sıradakiler birbirlerini çok seviyor(!) Birbirlerine öyle sarılıyorlar ki sanırsın yıllardır birbirlerini görmemiş de o akşam rastlaşmışlar gibi. Sonradan ortaya çıktı ki “tüm jürilerin başkanı ve üyesi”nin  değerlendirme kriteri başkaymış. Samimiyet bir yere kadarmış.

Oyunu yarıda bırakıp çıkanlar, oyunun arkasından atıp tutanlar da bu ilk üç sıradan çıktı. Ama o ilk üç sıradan ayağa kalkıp ellerini havada tutup alkışlayanlar da vardı. Yanlışlıkla oraya sızmışlardı herhalde. İlk üç sıra kolay beğenmemeli, yakışmaz. Zira onlar daha önce çok Globe, çok Shakespeare seyretmişlerdir.  Arka sıralarda da beğenmeyenler vardı ama sesleri duyulmadı. Önümde sekizinci sırada ayağa kalkıp “bravo, brava”(farkı biliyor!) diye bağıranlar vardı. Ne seyircimiz var ama! Ben de ayağa kalktım, fotoğraf çekmek için.

Bir oyunun yarısında çıkıp giden, kalanlara “aptal mısınız, bu oyun seyredilir mi?” demiş olabilir mi? Bilmem ben kaldım, seyrettim.  Karnım ağrımıyorsa ben her oyunu sonuna kadar seyrettim bugüne kadar. Karnımın ağrıdığını da hatırlamıyorum. Ne Shakespeare'ler seyrettim sonuna kadar, "bizimkilerden".. Ama gördüm ki oyun yarıda bırakılırmış. "Bilenler" yapıyor.

Türkiye’ye gelen Globe Theatre’ın “turne” tiyatrosu idi. Bunun ne demek olduğunu Kral Lear ile Fırtına’nın yönetmenlerinin  ve Lear ile Prospero’yu oynayan oyuncuların öz geçmişlerine bakarak anlayabilirsiniz. Kral Lear’de görev yapanların tiyatro dışı işleri daha çoktu, fark bundan kaynaklanıyor, o kadar. Onlar da diğer Globe çalışanları kadar “oyuncu” ve “yönetmen”.  Bizim tiyatrolarımızla karşılaştırırsak en az bizimkiler kadar “yönetmen” bizimkiler kadar “oyuncu”.

Peki Kral Lear ne kadar Shakespeare?

Ben son beş  yılda Türkiye’de seyrettiğim Shakespeare’ları aklımdan geçirdim. Kral Lear’in onlarla karşılaştırılmayacak kadar Shakespeare olduğunu söyleyebilirim, BEN bile. Kral Lear’i beğenmeyen bu “bilen”ler, ya Türkiye’de Shakespeare seyretmiyorlar ya da güçleri İngilizlere yetiyor.  Bir iki yıl önce “birisi”nin dediklerini tercüme edip  oyuncuya söylediler oyuncu da çok üzüldü(!), tiyatroyu bırakmayı düşünüyormuş, ağır geldi tabii..(!) Şimdi o “birisi” gitmeden kokusunu almış “felâket”in ve Kral Lear’i seyretmemiş. Ona sormalı bundan böyle. Zaten bir oyuna “ürkünç” diyebilme “yaratıcılığında”(!) ve utanmazlığında bir o var. Kahramanlığı “gücünün yettiğine”, “aklının kestiğine”.   Enobarbus’suz Antonius ile Kleopatra bile bizimkilerin kılını kıpırdatmadı. Haluk Bilginer’in karşısına dikilmek kolay mı! Bizim gençliğimizde “tatlı su devrimcisi” diye bir tâbir vardı, Kral Lear kapsamında ben onu hatırladım.

Shakespeare Globe bir “misyon” tiyatrosu. İngiltere’nin ihraç ürünü. Hem geleneği koruyor hem de Shakespeare’i  ihraç ediyor dünyaya ve de turizm geliri sağlıyor. Bu arada Shakespeare’e sahip olma sorumluluk ve onurunu yaşıyor, yaşatıyor.  Bizimkilerin "burun kıvırmaları" onun bu özelliğini yok etmeye yetmez. Keşke bizim “bilenlerimiz” o beğenmedikleri Kral Lear’de gördükleri onlara “basit” gelen özellikleri son beş yılda ülkemizde Shakespeare yöneten ve oynayanlara anlatabilse(ydi.)  Globe benzeri bir tiyatro kurulmasına gelmedim daha..

Ben Kral Lear’i beğendim. Seyretmiş olduğuma çok memnunum.

Melih Anık

1 yorum:

  1. Kaleminize sağlık, daha önce konuşmuştuk, ama yine ilgiyle okudum. Yine de umutsuzluğa kapılmamak gerek diye düşünüyorum...

    YanıtlaSil