İş hayatında tekrar edilen “sihirli” bir tanım vardır: “Öğrenen
orgazinasyon”. Şirketler hatalarından ders alır ve kendilerini düzeltir. Yapılan iş süreci bir döngü ise “öğrenen
organizasyon” hatalarını düzelterek bir üst seviyede işine devam eder. Gelişme ancak
bu şekilde mümkün olur. Her zaman hata olacaktır ama organizasyon hatalarını
saptayacak düzeni kurarsa ki bu kendi kendisiyle yüzleşme anlamına gelir o
hataların bir daha tekrar edilmemesi için yeni kuralları koyarak yoluna devam
eder.
Bu sistem toplumlara da uygulanmalıdır.
Beni böyle düşündüren olay tesadüfen karşıma çıktı.
İnternette gezinirken bir video seyrettim. Görüntüde bir kafe ve arka planda da park eden
arabalar görünüyor. Sanki bir alışveriş merkezinin zemin katındaki açık otopark
ile aynı seviyede olan bir kafenin güvenlik
kamerasından kayıt yapılmış.. Kafede birkaç masa dolu. Aniden otoparktan bir
jeep hızla gelip kafeye giriyor. Birilerine çarparak duruyor. Kaza sonucunda 30
yaşlarında bir genç kadın jeepin altında kalarak ölüyor. Anlaşılan ve
anlatılana göre otoparktan çıkmak üzere olan jeep’teki sürücü fren yerine gaza
basıyor ve kazâ meydana geliyor. Kazâya neden olan sürücü 150 bin lira
kefaletle tutuksuz yargılanıyor. Haberin geri kalan kısmında hikâyenin yürek
yakan görüntüleri var. O görüntüler, ölen genç kadının 1-2 yaşlarındaki
çocuğunun doğum gününden alınmış, karı koca geleceğin onlara ne getireceğini
bilmeden hayata umutla gülümsüyorlar. Kazâ pek çok hayatı karartıyor.
Muhtemelen buna benzer kaza daha önce de başka bir yerlerde
yaşanmıştır. Ders alınmamış ki tekrar etti. Toplum hatalarından ders almadı,
ÖĞRENMEDİ. Zira kafeyi otoparktan ayıran tel çit,
çelik darbe önleyicileri konulmamış. Hoş konulsa, görüntüsü sağlam gibi olup bir ufak darbede
yerle bir olan çelik(!) darbe önleyiciler de bu ülkenin ürünü. Belki de otopark
ile aynı seviyede kafe yapılmamalı. Bizde yaşanan yaşanır geriye “hiç” kalır. Kafa aynı
kafa.
Ülkemde yaşanan bu tür olaylara çok üzülüyorum. Her gün yeni
bir gündemle uyanan ülkemde toplum hatalarından ders almıyor, “öğrenmiyor”. Oysa ki “ufak şeyler”dir
değişimi sağlayan. Biz galiba çok büyük(?) şeylerle uğraşmaktan ufak şeylere
aldırmıyoruz ve kötü ediyoruz.
Melih Anık
Sizin hangi ân ne düşündüğünüzü bile bilebilecek bir sezgi düzlemini elde ettim. Bunun nedeni, benim sanatçı sezgisine sahip olmamın yanı sıra, belki ondan da fazla, sizin, bir karınca çalışkanlığı içerisinde üretiyor olmanız. Ayrıca, bugünkü tiyatral tavrınız nedeniyle, size müteşekkirim. Şunu da ifade ederek bitireyim: Bu yazınızı, bütün diğer yazılarınızdan, özellikle tiyatro hakkında yazdığınız yazıdan, çok daha derin, çok daha insancıl ve çok daha samimi buldum.
YanıtlaSilHilmi Bulunmaz