Bugünlerde içimden tiyatro yazmak gelmiyor. Umarım
geçicidir. Ama ruh hâlimde bir değişim yaşadığımı söylemem yanlış olmaz. Nedenini
araştırıyorum. Nedeni son bir ayda açıklanan, “verilen, alınan” tiyatro
ödülleri olabilir mi? Ödül törenleri ve arkasından yazılan “twit”ler, “tebrikler,
teşekkürler” içinde “boğulur” gibi oldum sanki. Şu ana kadar altı ödül
açıklandı. Daha açıklanmayanlar da var. Yaşanan bu baharın bir de son baharı olacak.
Duyduğum “ödül” hazırlıkları da var. Türk Tiyatrosu bu kadar ödülü kaldırır mı?
Belediyeler, şirketler, birlikler, dernekler, akademiler, kurslar, kültür
merkezleri, dergiler, seyirciler, portaller “ödül veriyor”. Jüri üyeliği için ağzımı
arayanlardan biliyorum sırada daha başka ödül hazırlıkları da var. Tahmin
edersiniz ki bu kadar çok ödül olursa o kadar çok da jüri üyesi olur. O kadar
çok da “seçici” var. O kadar çok “başkan”
var, “aday” var. Allahtan bazısı birkaç jüride oluyor da üye sayısı daha da
artmıyor. Ama böyle giderse insanlar
kart vizitlerine “jüri üyesi” diye yazdıracak. “Jüri üyeliği”, “iş oldu”.
“Seçme” “subjektif” bir iş. Farklı jürilerin farklı seçmeler
yapmasına ne denebilir ki! Ortaya çıkan “ortak akıl”. Değerlendirdikleri
oyunlar aynı olsa bile listeyi farklı insanlar değerlendirdiğinde farklı
tartışmaların olması ve sonucun farklı çıkması doğal. Açıklanmadığı için
hangi oyunların değerlendirmeye alındığını bilmiyoruz ama oyun listelerinin farklı olduğunu tahmin etmek zor
değil. Garip olan aynı jüri üyelerinin farklı ödüllerde farklı değerlendirmelere imza atması. Başkasının listesini oylayanlar da bizde çıktı.
Değerlendirmeye alınan oyun listeleri neden açıklanmaz belli değil.("Ekin Yazın Dostları" hariç) Hangi
oyunlar kaç jüri üyesi tarafından seyredildi,belli değil. Oyun ya da tiyatrocu,
kaç oyla aday listesine girdi o da belli değil. Ödülü tesis eden kurum
yöneticilerinin, jüri başkanlarının jüri
üyeleri üzerinde yönlendirici etkisinden kuşku duyuyorum. Açıklanan ödüllerin kendinden daha önce açıklanan
ödüllerin etkisi altında kaldığından kuşku duyuyorum. Bazı ödüllerde bedava
bilet verilmedi diye değerlendirme dışı kalan oyunların olduğunu biliyorum. Kendisine
verilen yeri beğenmeyen “jüri üyesi hikâyeleri” dinledim. “Jüri üyesi oldum” diye tiyatro kapısında
“okşanmak”tan hoşlananları , “bedavacıları” tanıyorum. Ödüllere aday olanlara bakınca "aday
olmayanların nesi eksik" diyeceğim pek çok oyun ve tiyatrocu var. Bazı oyunların
ve tiyatrocuların “ürkünç” denerek ya
da fısıltı ve dedikodularla “kötülendiğini” biliyorum. "Kişisel hınç"ların cirit attığı ortamlardan sıkılıyorum. Yâni jüri
üyesi olsun olmasın bazıları “atmosfer oluşturuyor”. Ahbâbın, arkadaşın korunması, “diyet ödenmesi” ödüllerde hiç de
olağanüstü değil. Kimisindeki iyi niyeti anlıyorum ama kısaca hiçbir ödül benim için nesnel değil. Bu
nesnelliği mutlak doğru olarak
almayın. Ben “kendi içindeki
nesnellikten”, “tutarlıktan”
bahsediyorum. Zaten ödüller neyin ne olduğunu gösteriyor. Bunları benim dışımda yazdı birkaç kişi
(Nedim Saban, Ege Küçükkiper). Tekrar ederken bile içim daralıyor.
Ödül almak güzel bir şey. Ama bence kimin verdiği önemli.(Değil
mi?) Hadi “tuzum var” diye her ödüle
koşuşturan başkanlara, üyelere alıştık da her ödüle koşuşturan tiyatroculara
alışamıyorum. Tiyatrocu sahnede, söyleşide, “twit”te gösterdiği “dik duruş”u ödül kabul ederken de göstermesin mi? Oyunu hakkında
yazılan övücü eleştirileri paylaşarak “duruşu”nu gösteren(?) tiyatrocunun ödül ÖVGÜSÜNÜ kabul etmesi aynı kaynaktan
besleniyor herhalde. “Tiyatrocu, “alkışla
beslenir” derler ya bu kadar ödüle ve koşuşturmaya bakınca “ödül ile beslenir” demek daha doğru
geliyor bana. Ama tiyatrocunun kendisini
yılda BİR GÜN “besleyen(?) ödül” tiyatroyu “beslemiyor”, seyirci üzerinde etkisi yok, sektörü canlandırmıyor,
oyuncunun kariyerini yönlendirmiyor.
Şunu da sormadan edemiyorum(kendime). Bu kadar “ödüllü” bir tiyatro bu kadar zorda
kalır mı? Ödüllerin sayısı arttıkça
tiyatronun daha da köşeye sıkış(tırıl)ması normal mi? Bu haliyle ödüller tiyatroyu kurtarmaya
yetmiyor. Zira değerli olan ödül, toplumda İZ bırakır. Ödülün değeri ise
jürinin değerinden kaynaklanır. Ödül mesleğin
omurgasıdır(olmalıdır) Zira orada tiyatro efsanelerinin ruhu yaşar ki ona
dokunmak yürek ister.
Bugünlerde içimden tiyatro yazmak gelmiyor. Umarım
geçicidir. Ama ruh hâlimde bir değişim yaşadığımı söylemem yanlış olmaz. Hissediyorum
ki kafamın içinde kelimeler farklı cümleler üretiyor; hissediyorum ki FARKLI
yazacağım.
Melih Anık
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder