16 Ocak 2013 Çarşamba

Kemal Başar’ın Sevdiği Eleştiri ve de Öfkelendiği TWİT’ler


Cef Tiyatro’nun Hamlet’i için “sayılı” eleştirmen(?) Yaşam Kaya eleştiri(?) yazmış. Hamlet’i oynayan  Arda Aydın’ı  “Arda Turan” olarak yazdığı ve yazdığını okumadığı için “sayılı” eleştirmenin(?) eleştirisine(?)  Arda Aydın pek haklı olarak tepki göstermiş. Yazıya dikkatimi çeken Arda Aydın’a  bir twit yazdım:  “Okudum ve kopyasını aldım. Eleştiri düzeyini 'çok hoş' bulamadım. 'Dost'u memnun etme amaçlı bir yazı”.  Her şey bu “dost” kelimesinden çıktı. Meğerse Kemal Başar bizi dinliyormuş, “twite karıştı”, “dost”u merak etti, cevapladım: “Yazıda adı geçen tüm dostlar”. Kemal Başar, “Beni kişisel çekişmelere karıştırmayın. İyi geceler” dedi gitti…. sanıyordum ki gitmemiş dinliyormuş hâlâ.. İçinde bir süredir biriktirdiklerini,  “twit”lerle çıkardı ağzından. (Merak edenler onun diğer ‘dostu’ Üstün Akmen için yazdıkları üzerine benim yazdıklarımı okuyabilir. Kemal Başar, kendini zorlayarak ilişki götürmeye çalışırken yazdıklarına benim cevabımı almıştır diye düşünüyordum ama almamış demek ki onun için biriktirdikleri diyorum.) Bakın neler dedi:

“Yazıda adı geçenler ben, tasarımcılarım ve oyuncularımdır. Kirli bir ilişkinin içindeymişiz gibi gösteremezsiniz”
“Bu şekilde yaratımızı küçük göremezsiniz. Muhatabına yazın; Hamlet üstünde senelerce düşünülmüş, çok emek verilmiş bir eserimdir”
“Önyargınız alaycı tavrınızdan belli oluyor. Hakkınızdaki olumlu görüşlerimin bulandığını bilmenizi isterim”
“Oyunuma çok çalışıp gelin. Henüz öğreniyorum, ölene dek de öyle olacak. Yazdıklarınızla bana katmanızı dilerim”
“Bense bana ayıp ettiğinizi düşünüyorum”
“Melih Bey, bana tepeden de bakamazsınız”
“Görüşümü sizle paylaşmak zorunda değilim. Ekibime haksızlık yapılmasına da izin vermem. Yazdıklarınızı baştan sona okuyun lütfen”
“Ben çok düşünerek özenle yarattığım, sahnedeki yaşamla oynuyorum. Kelimeler araç. Başka araçlar gibi. Anlatabiliyorum umarım. :)”

Bu arada bir şeyi açıklamak isterim. Türk Tiyatrosu’nda “ahbap işi” eleştiriler ve ödüller bu sektörü bozuyor. Eleştirilerin ve ödüllerin “ahbap işi” olmasının söylenmesi(ki bunu söyleyen yalnız ben değilim)  “kirliliği” gösteriyor ve de “kişilere yönelik haksızlık”, o kişilerin duruşuna bağlı. O tür eleştirilere ve ödüllere tepki gösterirseniz size “haksızlık”  yapılmamış olur . Elbette tiyatro camiasında bu  “duruş”u gösterenler var. Kemal Başar’ın “onlardan” olduğunu söyleyemiyorum.      

Yukarıdaki “twit”lerin açıklaması içinde. Ama ben şu “ekibine sahip çıkan”(?) birinin (aslına bakarsanız “O”, “lâfta” her şeye sahip çıkıyor, “BENİM OYUNUM”,”BENİM EKİBİM”  vs vs..) “sayılı” eleştirmenin(?) eleştirisini(?) bir daha okumasını ve ANLAMASINI isterim.

Neden mi?

“Sayılı” eleştirmen, Canan Göknil’in kostümlerinin “dönemi  yansıttığı”nı söylemiş ama “Kostüm Tasarımı”, Berna Yavuz’a ait. Canan Göknil, “terzi”lik yapmamıştır herhalde değil mi!

“Sayılı” eleştirmen(?), yazısında oyunculardan sadece  Arda Aydın, Hakkı Ergök, Lale Başar, Beste Bereket’ten bahsetmiş. Oysa oyunda onlar dışında İsmail İncekara(İSMAİL İNCEKARA), Sertan Müsellim, Mesut Yılmaz, Cemal Gönen, Hakan Eke, Mehmet Emci, Kosta Kortidis, Alkış Peker, Asena Ongan var.

"Sayılı" eleştirmen(?), Murat Gülmez(Dekor Tasarımı), Can Atilla(Müzik Tasarımı), Hugo Wolff(Koreografi)'dan "bulunsun" kıvamında söz etmiş. 

“Sayılı” eleştirmen(?), İrem Arslan Aydın(Yönetmen Yardımcısı),Yüksel Aymaz(Işık Tasarımı), Okan Bayülgen(sesi ile), Tayfun Dinçer(Kısa Film Yönetmeni), Serhan Oksay(Fotoğraf), Emek Baylan(Prodüksiyon Sorumlusu), Nazlı Ongan(Afiş Tasarımı)’dan hiç bahsetmemiş. 

Bahsetmek zorunda da değil elbette ama onlar, “EKİBİM DE EKİBİM DİYEN” Kemal Başar’ın DEREYİ GEÇERKEN,  “twit”lerinde duyurduğu “pek sevgili dostları” değil miydi? Onlar, ‘EKİP’ten değiller mi?

“Sayılı” eleştirmenin(?) kelimeleri ile “Usta ellerden çıkma” bir oyunda , “kaliteli kadro”nun “usta”larının isimlerinden bahsetmemek nasıl bir iki yüzlülüktür? 

“Sayılı” eleştirmen(?) anlaşılan Evrensel’de verilen ve daha önce Kemal Başar’ın RT ettiği, imzası gizli ama Kemal Başar’ın ÖZEL teşekkürlerinden Üstün Akmen’in “tasarlamış” olduğunu anladığımız,  “yıkama yağlama” amaçlı haberde kalmış olmalı.

Kemal Başar’ın yazının içinde kendine ait “övgü”leri gördüğünü anladım. Örneğin kendisine “Devlet Tiyatroları’nın çağdaş yönetmeni” denilmesine memnun olmuş olmalı.( Kemal Başar Devlet Tiyatroları’nda en son ne iş yaptı?) “Akıl dolu sahne teknikleri” ile mest olmuş(herhalde).“Cesur anlatımıyla yazıldığı dönemde çok ses getiren tarihin değişmeyen ‘iktidar’ olgusunu insanın suratına çarpan oyun” ifadesinden rahatsız olmuyor herhalde zira Kemal Başar “anlatırken cesur olan”ın kendisi olduğunu sanıyor(galiba). Döneminde “cesur olan ne” , “Hamlet ‘iktidar’ olgusunu mu surata çarpıyor?” Bir yönetmenin “ürettiğine bakarak” mı yapıtın önemini anlarız? “Başarılı olmak” için eser “olduğu gibi” mi sahneye taşınmalı? Kemal Başar’ı tanıyan biri, onun, eseri olduğu gibi taşımadığını bilmez mi? Uysun uymasın, bazen de zorlayarak, saplantı ile, yönettiği oyuna “kendinden bir şeyler katmaya çalıştığını” bilmeyen eleştirmen kaldı mı? Bu saptama mı Kemal Başar’ı memnun ediyor? Hamlet, ‘perçinlenen’  “intikam peşinde” mi koşuyor? Gertrude, "Hamlet’in psikolojik analizini doğru çözümlemiş" olduğu için mi "aşkı için kocasına kıyan cani olarak sahnede dolaşıyor"? "Hamlet’in psikolojisini çözen" diğer oyuncu Arda Aydın, ne yapıyor?   Claudius ile Hamlet arasında iç savaş” mı başlamış? “İşin içine dahil olan  uluslararası güçler” kim? O zaman ve onun için mi  “trajedi dünya tarihine ayna tutan yapıya dönüşmüş”? “İnsanın en hayvanî duygusu ‘gücü elde tutmak’” mıdır? “Shakespeare’in kurgusu bizlere aynen yansıtılırken” aynı anda “hapishaneye tıkan zihniyet” Hamlet’in içine nasıl sokulmuş? “Cef Tiyatro’nun ‘Hamlet’i günümüz politik olaylarla benzerlikler gösteren şahane bir oyun” nasıl bir ŞAKŞAK?  Hamlet Danimarka’dan kaçıp Birleşik Krallığa mı sığınmış? Oradan ordu mu toplamış? Suriye’nin Hamlet’i kim?  Bir sürü BOYALI, GÜLÜNÇ  “safsata” mı Kemal Başar’ı  kendinden geçiriyor?

Hakkında “Türkiye için büyük bir şans” denilince “tüyü kıpırdamayacak” kişi var mıdır? Kim  “çağdaş yönetim algısı” böylesine “şişirilir” de egosunu elinde tutabilir? Kim “oyuncuları Shakespeare’in anlatımına uygun karakterlere yerleştirmesi”ni(ne demekse!) öven birine karşı koyabilir? Tüm bunlar insanî hallerdir ama “EKİBİM DE EKİBİM” diyen BİRİ ne söylendiğini ve söylediğini bilmez mi? Yaptığının “şov” olduğunu fark edecek ve suratına ayna tutacak birilerinin çıkacağını tartmak zorunda değil midir? Hakkında yazılan bir yazıdaki “övgü”ler bu kadar mı insanın başını döndürür de dilinden düşürmediği EKİBİNE böyle mi sahip çıkar(?) bir insan!

Kemal Başar, dayanamamış benim “ortaya” attığım “'BENİM OYUNUM' diyen bir yönetmen ekibine haksızlık yapmıştır zaten..” ve “'BENİM EKİBİM' demek de kendini ekipten çok sevmenin göstergesidir” ‘twit’lerime KENDİNCE ve de bundan böyle ONDAN BEKLENECEK  şekilde “twit”ler yazmış. Ben her zaman söyledim “kötü sözler kişiliği yansıtan bir ayna”dır. İKİYÜZLÜLÜK’ün İZLERİ ve KANITLARI da mesajlarda kalsın. Bana yakışan da budur!

Melih Anık 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder