Cef Tiyatro’nun Hamlet’i için “sayılı” eleştirmen(?) Yaşam Kaya
eleştiri(?) yazmış. Hamlet’i oynayan Arda Aydın’ı “Arda Turan” olarak yazdığı ve yazdığını
okumadığı için “sayılı” eleştirmenin(?) eleştirisine(?) Arda Aydın pek haklı olarak tepki göstermiş.
Yazıya dikkatimi çeken Arda Aydın’a bir
twit yazdım: “Okudum ve kopyasını aldım.
Eleştiri düzeyini 'çok hoş' bulamadım. 'Dost'u memnun etme amaçlı bir yazı”.
Her şey bu “dost” kelimesinden çıktı. Meğerse Kemal Başar bizi dinliyormuş, “twite karıştı”, “dost”u
merak etti, cevapladım: “Yazıda adı geçen tüm dostlar”. Kemal
Başar, “Beni kişisel çekişmelere karıştırmayın.
İyi geceler” dedi gitti…. sanıyordum ki gitmemiş dinliyormuş hâlâ.. İçinde
bir süredir biriktirdiklerini, “twit”lerle
çıkardı ağzından. (Merak edenler onun diğer ‘dostu’ Üstün Akmen için yazdıkları
üzerine benim yazdıklarımı okuyabilir. Kemal Başar, kendini zorlayarak ilişki götürmeye çalışırken
yazdıklarına benim cevabımı almıştır
diye düşünüyordum ama almamış demek ki onun için biriktirdikleri diyorum.)
Bakın neler dedi:
“Bu şekilde yaratımızı
küçük göremezsiniz. Muhatabına yazın; Hamlet üstünde senelerce düşünülmüş, çok
emek verilmiş bir eserimdir”
“Önyargınız alaycı
tavrınızdan belli oluyor. Hakkınızdaki olumlu görüşlerimin bulandığını
bilmenizi isterim”
“Oyunuma çok çalışıp
gelin. Henüz öğreniyorum, ölene dek de öyle olacak. Yazdıklarınızla bana
katmanızı dilerim”
“Bense bana ayıp
ettiğinizi düşünüyorum”
“Melih Bey, bana
tepeden de bakamazsınız”
“Görüşümü sizle
paylaşmak zorunda değilim. Ekibime haksızlık yapılmasına da izin vermem.
Yazdıklarınızı baştan sona okuyun lütfen”
“Ben çok düşünerek
özenle yarattığım, sahnedeki yaşamla oynuyorum. Kelimeler araç. Başka araçlar
gibi. Anlatabiliyorum umarım. :)”
Bu arada bir şeyi açıklamak isterim. Türk Tiyatrosu’nda “ahbap
işi” eleştiriler ve ödüller bu sektörü bozuyor. Eleştirilerin ve ödüllerin “ahbap
işi” olmasının söylenmesi(ki bunu söyleyen yalnız ben değilim) “kirliliği” gösteriyor ve de “kişilere yönelik
haksızlık”, o kişilerin duruşuna bağlı. O tür eleştirilere ve ödüllere tepki
gösterirseniz size “haksızlık”
yapılmamış olur . Elbette tiyatro camiasında bu “duruş”u gösterenler var. Kemal Başar’ın “onlardan”
olduğunu söyleyemiyorum.
Yukarıdaki “twit”lerin açıklaması içinde. Ama ben şu “ekibine sahip çıkan”(?) birinin (aslına bakarsanız “O”, “lâfta”
her şeye sahip çıkıyor, “BENİM
OYUNUM”,”BENİM EKİBİM” vs vs..) “sayılı”
eleştirmenin(?) eleştirisini(?) bir daha okumasını ve ANLAMASINI isterim.
Neden mi?
“Sayılı” eleştirmen, Canan Göknil’in kostümlerinin “dönemi yansıttığı”nı söylemiş ama “Kostüm
Tasarımı”, Berna Yavuz’a ait. Canan Göknil, “terzi”lik yapmamıştır herhalde
değil mi!
“Sayılı” eleştirmen(?), yazısında oyunculardan sadece Arda Aydın, Hakkı Ergök, Lale Başar, Beste
Bereket’ten bahsetmiş. Oysa oyunda onlar dışında İsmail İncekara(İSMAİL İNCEKARA), Sertan Müsellim, Mesut
Yılmaz, Cemal Gönen, Hakan Eke, Mehmet Emci, Kosta Kortidis, Alkış Peker, Asena
Ongan var.
"Sayılı" eleştirmen(?), Murat Gülmez(Dekor Tasarımı), Can Atilla(Müzik Tasarımı), Hugo Wolff(Koreografi)'dan "bulunsun" kıvamında söz etmiş.
“Sayılı” eleştirmen(?), İrem Arslan Aydın(Yönetmen Yardımcısı),Yüksel Aymaz(Işık Tasarımı), Okan
Bayülgen(sesi ile), Tayfun Dinçer(Kısa Film Yönetmeni), Serhan Oksay(Fotoğraf),
Emek Baylan(Prodüksiyon Sorumlusu), Nazlı Ongan(Afiş Tasarımı)’dan hiç bahsetmemiş.
Bahsetmek zorunda da
değil elbette ama onlar, “EKİBİM DE
EKİBİM DİYEN” Kemal Başar’ın DEREYİ
GEÇERKEN, “twit”lerinde duyurduğu “pek
sevgili dostları” değil miydi? Onlar, ‘EKİP’ten
değiller mi?
“Sayılı” eleştirmenin(?) kelimeleri ile “Usta ellerden çıkma” bir oyunda , “kaliteli kadro”nun “usta”larının isimlerinden
bahsetmemek nasıl bir iki yüzlülüktür?
“Sayılı” eleştirmen(?) anlaşılan Evrensel’de verilen ve daha
önce Kemal Başar’ın RT ettiği, imzası gizli ama Kemal Başar’ın ÖZEL teşekkürlerinden
Üstün Akmen’in “tasarlamış” olduğunu anladığımız, “yıkama
yağlama” amaçlı haberde kalmış olmalı.
Kemal Başar’ın yazının içinde kendine ait “övgü”leri gördüğünü anladım. Örneğin
kendisine “Devlet Tiyatroları’nın çağdaş yönetmeni” denilmesine memnun
olmuş olmalı.( Kemal Başar Devlet Tiyatroları’nda en son ne iş yaptı?) “Akıl
dolu sahne teknikleri” ile mest olmuş(herhalde).“Cesur anlatımıyla yazıldığı
dönemde çok ses getiren tarihin değişmeyen ‘iktidar’ olgusunu insanın suratına
çarpan oyun” ifadesinden rahatsız olmuyor herhalde zira Kemal Başar “anlatırken
cesur olan”ın kendisi olduğunu sanıyor(galiba). Döneminde “cesur
olan ne” , “Hamlet ‘iktidar’ olgusunu mu surata
çarpıyor?” Bir yönetmenin “ürettiğine bakarak” mı yapıtın
önemini anlarız? “Başarılı olmak” için eser “olduğu gibi” mi sahneye
taşınmalı? Kemal Başar’ı tanıyan biri, onun, eseri olduğu gibi taşımadığını
bilmez mi? Uysun uymasın, bazen de zorlayarak, saplantı ile, yönettiği oyuna “kendinden
bir şeyler katmaya çalıştığını” bilmeyen eleştirmen kaldı mı? Bu saptama mı Kemal
Başar’ı memnun ediyor? Hamlet, ‘perçinlenen’ “intikam peşinde” mi koşuyor? Gertrude, "Hamlet’in
psikolojik analizini doğru çözümlemiş" olduğu için mi "aşkı
için kocasına kıyan cani olarak sahnede dolaşıyor"? "Hamlet’in
psikolojisini çözen" diğer oyuncu Arda Aydın, ne yapıyor? “Claudius
ile Hamlet arasında iç savaş” mı başlamış? “İşin içine dahil olan uluslararası güçler” kim? O zaman ve
onun için mi “trajedi dünya tarihine ayna tutan
yapıya dönüşmüş”? “İnsanın en hayvanî duygusu ‘gücü elde tutmak’”
mıdır? “Shakespeare’in kurgusu bizlere aynen yansıtılırken” aynı anda “hapishaneye
tıkan zihniyet” Hamlet’in içine nasıl sokulmuş? “Cef Tiyatro’nun ‘Hamlet’i günümüz
politik olaylarla benzerlikler gösteren şahane bir oyun” nasıl bir ŞAKŞAK? Hamlet
Danimarka’dan kaçıp Birleşik Krallığa mı sığınmış? Oradan ordu mu toplamış? Suriye’nin
Hamlet’i kim? Bir sürü BOYALI, GÜLÜNÇ “safsata” mı Kemal Başar’ı kendinden geçiriyor?
Hakkında “Türkiye için büyük bir şans” denilince “tüyü
kıpırdamayacak” kişi var mıdır? Kim “çağdaş yönetim algısı” böylesine “şişirilir”
de egosunu elinde tutabilir? Kim “oyuncuları Shakespeare’in anlatımına uygun
karakterlere yerleştirmesi”ni(ne demekse!) öven birine karşı koyabilir?
Tüm bunlar insanî hallerdir ama “EKİBİM DE EKİBİM” diyen BİRİ
ne söylendiğini ve söylediğini bilmez mi? Yaptığının “şov” olduğunu fark edecek ve suratına ayna tutacak birilerinin
çıkacağını tartmak zorunda değil midir? Hakkında yazılan bir yazıdaki “övgü”ler
bu kadar mı insanın başını döndürür de dilinden düşürmediği EKİBİNE böyle mi
sahip çıkar(?) bir insan!
Kemal Başar, dayanamamış benim “ortaya” attığım “'BENİM OYUNUM' diyen bir yönetmen
ekibine haksızlık yapmıştır zaten..” ve “'BENİM EKİBİM' demek de
kendini ekipten çok sevmenin göstergesidir” ‘twit’lerime KENDİNCE ve de bundan böyle ONDAN BEKLENECEK şekilde “twit”ler yazmış. Ben her zaman
söyledim “kötü sözler kişiliği yansıtan bir ayna”dır. İKİYÜZLÜLÜK’ün İZLERİ ve KANITLARI da mesajlarda
kalsın. Bana yakışan da budur!
Melih Anık
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder