19 Ocak 2013 Cumartesi

Cef Tiyatro, Kemal Başar ve “Profesyonellik”


23 Ocak’ta Hamlet’in Gala’sı var ben de orada olacağım ardından da gördüğümü yazacağım. O ana kadar düşündüklerimi yazayım ki Hamlet için yazdıklarımla ilgili herkes bir şey söylemesin, kulp takmasın.

Ne mutlu bana ki Kemal Başar’ın ifadesine göre yazılarımı okuyan 300 kişi var(mış) ben o kadar bile değildir diye düşünüyordum. Yazmaya başladığımda karım ve kızımdan başka bir üçüncü kişi okusa bana yeter diyordum. “Amatör tiyatrodan kalma eski bilgilerle profesyonellere ahkâm kesen”(Bakınız Kemal Başar twitleri) biri için çok bile! Ben “hobi olarak” tiyatro yazıları yazıyorum, “eleştirmen” değilim ama hem pek çok tiyatrocudan çok daha fazla hem de “amatör”ce tiyatroyu yaşıyorum.  Ama şu “profesyonel” Kemal Başar’ın ne kadar “profesyonel” olduğuna bakalım mı?

Cef Tiyatro özel tiyatro olarak kim bilir ne fedakârlıklarla bir oyun sahneleme kararı almış ve yönetmen olarak da Kemal Başar’ı seçmiş. Yâni bir anlamda bir projesinin başına “şantiye müdürü” getirmiş.(Ben “inşaatçı”yım ya kendi dilimi kullanıyorum)  Yönetmenin tercihine göre de kadro seçimi, finansman ve iş programı yapmış, halkla ilişkiler ve reklâm  stratejilerini kurmuş. Salon bulma, her yeni salona yerleşme, turneler, bilet satışı, pazarlama,  dekor transferi vb işler için de yapılanmış.

Daha oyunun Gala’sı yapılmamışken Kemal Başar’ın “dostu” eleştirmen, oyunla ilgili bir eleştiri(?) “döktürmüş”(!)  Yazı (her zamanki gibi) öylesine  “yalapşap” ve “ahbap işi” ki  yazar, oyunun baş rol oyuncusunun soyadını , dekor tasarımını yapanın ismini yanlış yazmış; 13 kişilik oyundan sadece  dört oyuncunun ismini vermiş; yönetmen yardımcısından, ışık tasarımcısından, kısa film yönetmeninden, fotoğrafçısından, prodüksiyon sorumlusundan, afiş tasarımcısından, yönetmenin “kırk yıllık” arkadaşından hiç bahsetmemiş; seyrettiği oyunu da metni darmadağın ederek kendine göre süslemiş. Arda Aydın’ın yazısına göre oyunda olmayanları yazmış. Ama “sayılı” eleştirmenin(?) derdi oyunu yazmak değil yönetmeni övmek zaten.

Bu “profesyonel”(?) yönetmen, baş rol oyuncusunu incittiği çok açıkça belli olan; yaptıkları katkı görmezden gelinen  kadronun diğer mensuplarının sessiz alınganlığına neden olan “saçma sapan” yazının yazarına “oyuna ilgisi ve (kendisinin ‘şahsen’)hak etmediği zarif cümleleri” için teşekkürler etmiş. “KENDİSİNİN hak etmediği ZARİF CÜMLELER..” Yönetmen yazının kendine ait kısımlarını "görebilmiş"! "EKİBİM EKİBİM" dediği kadrosuna(?) yapılan terbiyesizliği de umursamamış. Bu, oyun için karanlık bir dönem oluşturmuş, oyunun geleceğini riske atmış. 

 Herhangi bir şirkette olsa "saygısız" yazıya “teşekkürler” eden “profesyonelin”(?) işine son verilir, hemen iş yerinden uzaklaştırılır, camiada ismi hemen yayılacağı için de başka şirketler de kendisine bir daha iş vermezdi. Zira onun “profesyonel”liğinin farklı olduğu, kendini işe alan şirketin çıkarlarının, yatırım ve risklerinin  farkında olmadığı, projenin (burada “oyun”un) başarısı yerine kendi başarısına önem verdiği anlaşılmış olur.  

Elbette tiyatroda genellikle yönetmenin sırtında maddi açıdan yumurta küfesi yok, yapılanları umursamayan, hatırlamayan  bir camia da “profesyonel”e(?) iş vermekte bir sakınca görmüyor  o da OYUNUNU “sahneliyor” ve bazı yönetmenler de bu yolla yâni ona iş veren aymazların yardımı ve “dost”larının övgüleri ile “kariyer” sahibi oluyor.

Ha bu arada “içimize sızmış “ olduğu için “tiksindirici” bulduğu kişiler var ya onları Nişantaşı kafelerinde kahve içmeye, yurt dışında yönettiği oyunlara  kendisi “davet” ediyor. Kendini “şişiren”lere açıktan, aynayı yüzüne tutanlara da özel mesajlarında “teşekkürler etmeye”, ortamı “sıcak” tutmaya gayret ediyor. İşler onun istediği gibi giderken, “Bir zamanlar tiyatrocu olmak isteyip becerememiş”lik üzerine “utanmazlık” yapmıyor. Onları destekleyen ve aslında kendi dikenlerini çıkarmakla meşgul küçük jüri üyeleri ile de hoş bir diyalog içinde. Geri kalan “koskoca” tiyatro camiası ne yapıyor derseniz, “görüyor, duyuyor ama susuyor”. Sonra da kendisinin ilgilendiği bir dâvada herkesin yanında olmasını istiyor.

 Ben bu olayda en çok Cef Tiyatro için üzülüyorum. Zira bu olayda “profesyonel” anlamda risk taşıyan o.

Melih Anık 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder