Arkadaşını tanımak istersen borç para ver ya da beraber seyahate çık denirdi eskiden. Bu ifadelerin arkasındaki fikir, birlikte seyahat etmenin ve borç vermenin arkadaşınızın huyunu suyunu ortaya çıkaracağına olan inançtır, çoğunlukla da doğru çıkar. Tabii ki bu arada sizin de huyunuz suyunuz da anlaşılır.
Bu ifadelerde benim sevdiğim taraf ise bir insanın bir konudaki davranışının o kişinin karakterini ortaya koyması, diğer konularda da benzer şekilde davranacağının ip uçlarını vermesidir. Yani nasıl bir insan olduğunu anlamak için o insanın birkaç davranışını iyice gözlemek yeterlidir.
Tanıdığım bir çiftin erkeği, müstakbel eşi ile “flört” evresinde, kadının yanında gördüğü bir başka erkeği tehdit etmiş ve galiba biraz da tartaklamıştı. O zaman genç kadın bu durumdan çok memnun kalmış “Beni kıskanıyor, çünkü çok seviyor” demişti. Evlendikten sonra erkeğin aslında şiddete eğilimli olduğu ortaya çıktı zira erkek olur olmaz nedenlerle kadını tartaklıyordu. Huy canın altındadır değil mi! Büyük bir aşk (?) bitti sonunda arkasında iki çocuk bırakarak.
Şimdi sosyal medyayı takip ediyorum. Sosyal konularla ilgili haklı tepkilere tanık oluyorum. Sosyal konulardaki tepkilerin de tutarlı olması gerek diye düşünüyorum. Ama her konuda aynı tutarlılıkta tepki veriliyor mu kuşkudayım. Bir konuda ilkeli görünen biri başka bir konuda o ilkeye ters düşebiliyor. Kişisel anlamda bunun sonuçları o kişiyi ilgilendirir. Ama tutarsız olma hâli toplumsal ahlâkın belirleyici unsuru haline gelmişse o toplumun fertleri, bir konudaki ilkeli oluşlarının işe yaramadığını gördüklerinde şaşırmamalılar. Toplumu bileşik kaplar gibi görmek iyi olacak. Bu nedenle bir hâkim, hakem, hekim, öğretmen, savcı, avukat, kasap, manav, mühendis, mimar, doktor, politikacı, sanatçı, subay, polis, din adamı, gazeteci ,sporcu, düşünür yanlış olduğuna inandığınız bir karar verdi ya da bir eylem içinde ise önce kendinize sorun ben nerede yanlış yaptım diye. Hiçbir karar ve eylem kendi kendine ortaya çıkmıyor, nedenleri var ve bu nedenlerden biri mutlaka sizinle ilgili.
Örneğin futbol maçlarında tribünlerde oturma düzeni sağlayamazsanız toplumda da düzeni sağlayamazsınız. Örneğin orman arazisi üzerine inşa edilmiş müstakil şatonuzda oturup “ormanlar kesilmesin” derseniz, utanmanız gerekir. Örneğin arkasından dalga geçtiğiniz birisi sizi övdü diye eleştirilerini reklâm olsun diye “kullanır”, “portal”inizde yayımlarsanız kötü örnek olursunuz. Geçmişinde olur olmaz yazılar yazmış, kaleminin temizliğine dikkat etmemiş olmasına rağmen birinin yazdıklarını “görüş bildirme” gerekçesi ile kendi demokratlığınızın bir göstergesi olarak yayımlamakta, onunla aynı resimde olmakta bir sakınca görmezseniz o eleştirilerden o demokratlıktan hayır gelmez, kimseye, hiçbir şeye. Tiyatroya ayda yılda bir giden bir köşe yazarına sizi öven tiyatro yazısı nedeniyle “tiyatro âlimi” muamelesi yaparsanız kendinizi kandırmış olursunuz. Örneğin tiyatro yapmak için dahi olsa içinde tiyatro olmayan dizilerde, oyunlarda oynarsanız, o aşınmayı telâfi etmeniz olanaksızdır ya da kaybettiğinizi yeniden kazanmak çok uzun zaman alır. Örneğin siz okumuyorsanız, çocuğunuza dünyanın tüm kitaplarını alsanız, “oku” diye sıkıştırarak onu okutamazsınız; siz tiyatroya gitmiyorsanız onu tiyatroya gönderemezsiniz. Düzenden “beslenmeniz” kesildiğinde o düzene karşı olmanız tutarlı bir davranış değildir. Buna tutarlılık deniyor, sözle davranış birbirini tutmalı demektir. Çocuğunuzu öğretmenine baskı yaparsınız, rüşvet alır, verirseniz, işçinizi ezerseniz, eşinizi aldatırsanız, okuyucunuzu kandırırsanız, başkalarının vitrini olmayı kabul ederseniz, salt kendi tuttuğunuz takımın şampiyonluğa lâyık olduğunu iddia ederseniz, sadece kendinizin namuslu geri kalan herkesin namussuz olduğuna inanmışsanız toplumsal ahlâka kötü örnekler ile katkıda bulunuyorsunuz demektir. Her bir davranışınızın toplumsal hâfızayı oluşturduğunu unutmayın derim ben.
Ne yazık ki tutarlılık zamanımızın bir değeri olmaktan çıkmak üzere(çıktı bile). Tutarlı olmaya çalışanlara da modası geçmiş muamelesi yapılıyor. Ama tutarlılık, yağmurda açtığınız şemsiyeyi güneşte de açık tutma inadı değildir, dizide canlandırdığınız karakteri oynadığınız her oyunda aynen tekrar etmenize tutarlılık denemeyeceği gibi.
Melih Anık
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder