21 Aralık 2014 Pazar

Engin Alkan'ın RT'si

Cibali Karakolu ile ilgili duyduğum bir haberi yazıya döktüm Erhan Bey’e(İBBŞT) sorular sordum.
(http://melihanikdokunus.blogspot.com.tr/2014/12/erhan-beyibbst-ya-duzelt-ya-da-git.html)

 Olay ‘twitten twite’ yayıldı. En ciddi(?) cevap, dolaylı yoldan GSY Yardımcısı Engin Alkan’dan geldi. "’ŞT'de fahişe yasağı’ diye avazlananlar benim"ŞEKERPARE" provasında olduğumu ve konunun bir düzine fahişenin arasında geçtiğini de iyi bilir” Birbirimizi takip ediyoruz, okuyacağımı bilmiştir.  İBBŞT repertuarına senaryodan  oyun nasıl giriyor, Şekerpare’nin Türk Tiyatrosu’na katkısı  ne sorularını bir kenara bırakıyorum ama ‘Ben neredeyim sen neredesin Engin Alkan!’ desem haksız mıyım? Ben “Cibali Karakolu’ndaki ‘fahişe’ rolü kaldırıldı mı?” diye soruyorum o bana “Benim oyunumda bir düzine ‘fahişe’ var” diyor.

Kerem Arslanoğlu “abiler o rolü oynayan arkadaşımla konuştum hemde 'matine suare arası' acaba siz yanlış bişey duyup abartıyomusunuz?” diye yazmış, Engin Alkan ‘buldum’ diye atlamış ve bu twiti RT’lemiş.

Ben Kerem Arslanoğlu’na “Demek ki Betül Kızılok Bavli 'Şikayetçi' rolünde kalmış. Çok memnun oldum. Umarım sahnesi de kısaltılmamış, değiştirilmemiştir” diye yazdım, o da bana ‘bahsi geçen bu problemi yaşayan kişi betül kızılok ise onu tanımıyorum.’ diye cevap verdi. Peki Engin Alkan’ın  RT’sinin anlamı ne?



GSY Yardımcısı Engin Alkan gerçeği bilmiyor mu? Elbette biliyor. O halde ‘Böyle bir olay yaşanmadı, iddialar doğru değildir’ demeli ve dedikoduları(?) sonlandırmalı, değil mi? O öyle yapmıyor iddiaları yalanlamak için konuyla ilgili olmayan bir ‘twit’i  RT’liyor. Kendine göre 'kaosu yönetiyor’. Kim ‘avazlanmış’ oluyor bu duruma göre?

Olay bir rolün kaldırılması da değil. Yazımda başka sorular da var. Ama 'fahişe'nin yasaklanması daha medyatik bir konu.

Öte yandan  bu olayla ilgili şöyle bir anlayışı ileri sürenler var. 'Ne olmuş rol kaldırıldıysa daha önce de oldu. Üstüne gitmemeli. Erhan Bey’in(İBBŞT) yerine atanacak biri kuruma daha çok zarar verir. Tiyatroya sahip çıkılmalı vs.'  Bu ‘kol kırılsın yen içinde kalsın’ anlayışı. Doğru mu?

Ben İBBŞT yönetmelik eyleminde sokaklarda en önde olanların şimdi beğenmedikleri yönetmelikle o koltuklara oturmalarını ve de oyunlarda rol almalarını da soruyorum. Kendinize çok mu güveniyorsunuz? İşte yeni bir soru: Siz doluluk oranını arttırırsanız yönetmelik de istediğiniz gibi değişecek mi?

Melih Anık

4 yorum:

  1. Neden olmasın? Halkın ve seyircinin gözünde saygınlığını yeniden kazanırsa neden bindikleri dalı kessin insanlar?

    YanıtlaSil
  2. Ömrünün büyük kısmını İBBŞT içinde geçirmiş,oraya emek vermiş arkadaşların kurumlarının imajını korumak ya da şahsi varlıklarını anlamlı kılmak adına sansürü kabüllenmeleri anlaşılabilir ama onaylanamaz. Doluluk oranının artması ve bu sayede İBBŞT'ye eski itibarının kazandırılması gibi söylemlerin lafazanlıktan başka şey olmadığı 1980'den beri ortada değil mi? Tiyatro hayatına GSY olarak başlayan bürokratlar görmüş bir kurum çalışanları biliyordur ki İBBŞT en dolu yıllarını G.Gürün zamanında yaşamıştır. Dinci-Faşist darbelerle, gerici iktidarlarla iyi geçinip,sanat kurumu idarecisinden çok basiretsiz zavallı politikacılar gibi davranan GSY lerin Şehir Tiyatrosu'nu nasıl da "aptallara güzel gelen televizyon dizileri" ayarına getirdiğini görmemek mümkün mü? 1980'den bu yana İBBŞT'yi yakından gözlemliyorum. Kurumun bünyesindeki pek çok arkadaşımın (kültür ve sanat insanı olarak) nasıl yanlış politik seçimler yaptığını,Anayasa Referandumundaki tavırlarını anımsıyorum. '80 Darbesi sürecinde kurum bünyesindeki darbe şakşakçılarının nasıl bir yığın çalışanı 1402'lik oldukları gerekçesiyle ispiyonladığını,bu gün o ispiyonculardan bazılarının hoca,usta gibi yakışıksız sıfatlarla anılıdığını da görüyorum...
    Gerici iktidarların baskıcı-sansürcü tavırlarıyla ancak hayır diyerek savaşılabilir. Modern ve modern sonrası toplumda tiyatronun işlevinin ne olduğuna karar verecek olan merci belediye memurları ya da siyasiler veya ödenekli tiyatroların başına atanmış GSY kadroları değildir. Tiyatronun işlevi ve işlerliğinden sorumlu olanlar tiyatroculardır. Kol kırılır,yen içinde kalır düsturu, aynı aile üyelerini bağlar. Oysa İBBŞT'nin GSYsinin sansürcü iktidar yalakalığı sadece İBBŞT'yi değil,tüm ülkedeki sanat hareketini etkiler. Sanatçı,üretimini toplumsal bağlamdan kopuk olarak tahayyül edebilir ama hepimiz biliriz ki sanatçının niyeti ne olursa olsun,sanat ancak alımlayıcısıyla var olabilir.
    Siyasi erki elinde tutan toplum ve sanat düşmanlarıyla anlaşma içinde kalarak bir tiyatroyu işletmek elbette mümkündür ama geçen zamandan sonra sizi tiyatrocu diye değil, olsa olsa sanat komiseri diye hatırlarlar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu yorum çok tarihi.. İsminizi öğrenebilir miyim?

      Sil
  3. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil