12 Aralık 2014 Cuma

Arif Akkaya ve Seviye

İBB Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmeni Yardımcısı Arif Akkaya yönettiği 12 Öfkeli Adam oyunu ile ilgili yazdığım yazımın altına yorum bırakmış. Yorum şu:

Merhaba Melih Bey
Sizin yıllardır bu seviyesiz eleştirilerinize yanıt verme gereği duymuyorum.
Saygılarımla
Arif Akkaya’

Yorum net ve anlaşılır. Arif Akkaya, eleştirilerimi ‘seviyesiz’ buluyormuş, hem de ‘yıllardır’.

Cümlenin içindeki ‘bu’ , ‘bu tür’ anlamına mı geliyor?  Yâni ‘seviyesiz eleştirilerinize yanıt verme gereği duymuyorum  ama diğerlerine(yâni seviyeli olanlarına) yanıt  verme ihtiyacı duyuyorum’ mu demek istiyor?  Akkaya’nın yanıt verdiği  ‘seviyeli eleştirim’  yok.  Demek ki birinci şık üzerinde düşünmemiz gerekiyor. Yâni eleştirilerimin  ‘seviyesiz’ olduğunu düşünüyor. Peki, tüm eleştirilerimi  mi ‘seviyesiz’ buluyor yoksa kendi oyunları hakkında yazdıklarımı mı? Bu açık değil.  Bu arada belirtmem gerekiyor ki cümle de yanlış kurulmuş.  ‘Sizin yıllardır bu seviyesiz eleştirilerinize yanıt verme gereği duymuyorum’ yerine ‘Sizin bu seviyesiz eleştirilerinize yıllardır yanıt verme gereği duymuyorum.’ olmalıydı. Düzeltilmiş ikinci cümleyi okuyup, tahminimi de eklersem(Akkaya kendi hakkındaki yazıları takip ediyordur, tüm yazdıklarımı değil), Arif Akkaya, benim kendisi hakkında yazdığım ‘seviyesiz eleştirilere’ ‘yıllardır’ yanıt verme gereği duymuyor. Ben kendisi hakkında ilk yazımı  2009’da yazmışım(‘Bana Bir Picasso Gerek’) Yazdığım diğer oyunları da şunlar:  ‘Deri Ceket’,  ‘Arzunun (onda dokuzu) Dokuz Parçası’, ‘Gerçek Hayattan Alınmıştır’, ‘Otobüs’, ‘12 Öfkeli Adam’.

‘Bana Bir Picasso Gerek’ eleştirimde:
Bu konu üzerinde duruşumuzun nedeni yönetmenin ayrıntı gibi görünen bir konuda gösterdiği titizliği anlatmak içindir.Bu titizlik oyun içinde pek çok noktada kendini göstermektedir.” http://melihanik.blogspot.com.tr/2009/02/duru-tiyatro-bana-bir-picasso-gerek.html

‘Deri Ceket’ eleştirimde:
Arif Akkaya gibi metne önem veren titiz ve ciddi bir tiyatrocunun oyun metnini bozmak istememiş olmasını da saygıyla karşıladık.’  (http://melihanik.blogspot.com.tr/2009/04/deri-ceket-koyuna-saydlar-bizi-oyuna.html)

‘Otobüs’ eleştirimde:
 “Yönetmen Arif Akkaya çok özenmiş bezenmiş, oyunu ince ince okumuş, neredeyse her repliğe bir hareket, her harekete bir slayt, her slayda bir çağrışım eklemek için çok çalışmış; titiz bir reji yapmış; iyi belirlenmiş mizansen, müzik,  dekor, kostüm seçmiş; oyunu bu toplumun kendi dertlerini anlamasına yardım etmek için 'çözerek', metaforu bu kadar açık ve tekrarlanmış bir oyunu tekrara düşmeden, seyirciyi sıkmadan anlatmak ve bir anlamda oyunu  ‘büyütmek’ için elinden geleni yapmış, bilerek metinde var olan ‘absurd’ü  ‘büyütmüş’” (http://melihanik.blogspot.com.tr/2012/04/bindik-bir-otobuse-ibbst.html)

‘Gerçek Hayattan Alınmıştır’ eleştirimde:
Piyes, Tomris İncer, Yiğit Sertdemir, Arif Akkaya, Gülhan Kadim tarafından mücevher gibi, oya gibi işlenmiş, ince bir işçilik ile yaratılmış..” (http://melihanik.blogspot.com.tr/2012/03/yigit-sertdemirden-yuzunuze-ve-bogaznza.html)
demişim.

Arif Akkaya, 2010 yılında yönettiği ‘Arzunun (onda dokuzu) Dokuz Parçası’ oyunu için yazdığım yazıya içerlemiş ve ‘yanıt verme gereği’ duymuştu. ‘Yıllardır’ dediği 2010’dan bu yana demek. O yazıya verdiği yanıta verdiğim cevapla yerinden kıpırdayamadığını gördüğü için olmalı bu kez ‘yanıt verme gereği duymuyor’ (http://melihanik.blogspot.com.tr/2010/11/arif-akkayann-cevabna-cevap-arzunun.html) Ama davet edilmediğiniz bir toplantıya ‘katılmayacağınızı bildiren’ bir not göndermek  ne kadar saçma ise Arif Akkaya’nın da kendisinden ‘yanıt’ beklenmeyen bir yazıya ‘yanıt vermeyeceğini’ söylemesi o kadar saçma.  Ben yazılarımı yanıt bekleyerek yazmıyorum. Arif Akkaya’dan da yanıt beklemiyorum.

Arif Akkaya, dikkatle seçmiş kelimelerini. Ama sonunda ima etmek istediği şey şu:  ‘Seviyesiz eleştirileri’ ‘seviyesiz insanlar’ yazabilir ancak. Başkasını ‘seviyesiz’ bulan kendi ‘seviyesi’ni o kişi ile ölçmektedir. Ben kendi seviyemi Arif Akkaya’nın seviyesine göre ölçmem. Kendi seviyemi kendi akıl terazim ile ölçerim. Ayrıca bu tür hakaret denemelerini onu söyleyen kişinin aynası olarak alırım. Siz buna seviye göstergesi de diyebilirsiniz. Ayrıca  ‘seviyesiz ‘ bulduğunuz insanın diğer eleştirilerini de ‘seviyesiz’ buluyorsunuz demektir. Arif Akkaya kendisi hakkında yazdığım tüm eleştirileri aynı kuyuya atarak kendi içinde de rahatsızlık duyduğunu gösteriyor. Övünmek gibi olmasın  ama yazılarımdaki seviyeyi beğenen  Arif Akkaya’nın ‘dostları’, Akkaya ile  birlikte çalışan insanlar var. Arif Akkaya onları da  kuşku altında bırakıyor.    

Anlamadığım bir şey var, Arif Akkaya, bana ‘Merhaba Melih Bey’ demiş.  ‘Merhaba’,  ‘ben sana dostum’ demektir. Ben ‘seviyesiz’ bulduğum kişiyi ‘dost’ bellemem, hele ona ‘saygılar’ sunmam.  

Arif Akkaya meselesi açılınca twitter’da bana yazan  Serpil Gökçe ‘Yönetmeliğe karşı sanat maratonu yaptılar, karşı çıktılar, şimdi o yönetmelikle yönetici olmuşlar, seyircilerini de kandırdılar. Sanatçılar koltuk sevdasına düşerse sanatın bu hale gelmesi kaçınılmaz olur’ diye yazdı. Seviye üzerine şahane bir saptama yapmış Serpil Gökçe.

Arif Akkaya, 100 yıllık bir kurumda Genel Sanat Yönetmeni Yardımcısı’dır. Her makam belli bir dil gerektirir. Bence o makamın insanı olmalı, sorumluluklarını idrak etmelidir. Seviyenin bir göstergesi de budur.


Melih Anık


Not 1: Sonradan ekledim.

Türkiye'deki tiyatronun seviyesi nedir?
Seyirciyi kandıran oyunların, yönetmenlerin, oyuncuların seviyesi ne?
Yaratılan 'yalancı kahramanları' nereye koyalım?
Arif Akkaya bu kadar seviye peşine düşmüşse önce bu konularla uğraşmalı.
Zira ait olduğu tiyatro camiasının ortalama seviyesi Arif Akkaya'nın başkaları hakkında 'seviye polisliği' yapmasına izin vermiyor.


Not 2:
Arif Akkaya yanıt vermek istemediğini söylüyor ama 21 Aralık'ta gene gelmiş, 12 Öfkeli Adam isimli yazımın altına yorum bırakmış. Düşünüp düşünüp ayrılamıyor bir türlü.  Bu kez Muhsin Ertuğrul'dan bir alıntı. Kendi sözü yok Hoca'dan kopya çekmiş. İyi de Arif Akkaya Hoca'nın söylediklerini yapabilir mi? YAPAMAZ.  Zira şimdi İBBŞT'nı yönetmeye çalışan ekip Muhsin Ertuğrul'un tırnağı bile olamaz. Onlar da Hoca'nın sözleri ile 'idare ediyorlar'.


Not 3:
Bir 'aklı evvel tiyatro dergisi yayıncısı' benim Arif Akkaya'yı Beyaz Masa'ya şikayet ettiğimi yazmış. Ben gerçekten 'Sehir Tiyatro Basin Yayin <basin.yayin@ibb.gov.tr>tiyatro@ibb.gov.tr' adreslerine şikayet gönderdim. Demek ki bu adreslerden birinin arkasında Beyaz Masa var.  İkisinden de cevap alamadım.. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder