Karşıma çıkan olayların peşini bırakmadığım için en
umulmadık kapıları çalıyor, en tuhaf durumlarla karşılaşıyorum.
Benim oyun metni peşinde olduğumu artık duymayan kalmadı
sanırım. Son olay da bununla ilgili ve ilginç bir gelişmenin öznesi ve tanığı
oldum.
Kazım Akşar iki mesaj ile bana cevap verdi, oyunun kitap olarak basılmadığını ve oyun DT'da oynandığı için teksti dışarıya vermelerinin yasak olduğunu ; daha önce tatsızlık yaşandığını ve soruşturma açıldığını yazdı.
Bu mesajlardan şunları anladım:
Yazar çekiniyor. Sorumluluk DT’da.
Ama anlamadığım şey ise şu:
Bir oyun kitap olarak basılmışsa okumak ve yazmak için DT’dan
izin almaya gerek yok değil mi?
Mâdem konu DT’nı ilgilendiriyor ben de biri Genel Müdür'e
diğeri başdramaturgluğa olmak üzere iki mesaj yazdım ve derdimi
anlattım.(Oyunları seyretmeden önce okumak istiyorum. Metinlere nasıl
ulaşabilirim?)
Başdramaturgluktan biri(isim vermeyeceğim) beni telefon ile aradı. Ankara’da olsam arşivdeki metinleri imza karşılığı alabileceğimi,
İstanbul’dan da aynı uygulamanın olduğunu söyledi. Hatta İstanbul’u bizzat
telefonla arayıp gerekli yardımın yapılmasını isteyeceğini söyledi. Bana bir
isim verdi. Yâni metin almakta sorun yok.
İstanbul DT’dan verilen ismi aradım gerçekten bilgi
verilmişti. Beni ilgili kişiye aktardı. İlgili kişi istediğim metinleri
kontrol etti ve arşivde olduğunu teyit etti. Hatta o gün fotokopi çektirip
verebileceğini söyledi. Öğleden sonra idi. ’Ben yarın da alabilirim ,sizi
sıkıştırmayayım’ dedim. Ertesi gün için anlaştık. Ancak telefonda yazara mesaj
attığımı, yazarın mesajının beni DT’na yönlendirdiğini söyledim.
Ertesi gün bana söz veren kişi twitter’dan mesaj attı: “Tlf'nuza ulaşamadık
Melih bey, Ben İst.D.T. den ….., istediğiniz Tekslerle ilgili tekrar Ankara ile
konuşurmusunuz.. iyi günler” (Sonradan twiti silmiş)
Anladım ki yazarın metni vermediğini söylemem onları
rahatsız etti ve Ankara’ya sordular. Baktım ki ‘yazarın telif hakkı’ falan diye bir şeyler mırıldanıyorlar.Yazar da
‘DT karar veriyor, soruşturma’ diyor. İki tarafın topu aralarında çevirmelerini ve
sistemin kişilere inisiyatif vermiyor olduğunu anlıyorsunuz değil mi? Her kurum
BİR kişiye bağlı hareket ediyor. Bana verecekleri metni Genel Müdür’e
soruyorlar. Aslına bakarsanız metinlerin dışarıya verilmesi ile ilgili sistem kurmuşlar ama sistem çalışmıyor.
Ben Ankara DT başdramaturgluğu aradım. İlk konuştuğum kişi
ile tekrar görüştüm. Bana Genel Müdür’ün Genel Sekreteri’ne bilgi ve telefon
numaramın verildiğini; onun da Genel Müdür
ile konuştuğunu Genel Müdür’ün de ‘Konu bende’ dediğini iletti. Beni Genel Sekreter’e
bağlamasını rica ettim. Uzun bir beklemeden sonra bağlandım. Genel Sekreter
bağlanır bağlanmaz beni çok iyi karşıladı. Olayı biliyordu, Genel Müdür’e bilgi
verilmişti. Genel Müdür beni tanıyordu. Ancak hafta sonu Genel Müdür Ankara
dışında olduğu için kendisi ile bir kere daha görüşmesi gerektiğini söyledi.
Telefon numaramı tekrar aldı.(Daha önce numaramın verildiği söylenmişti) Beni arayacağına söz verdi. Ben bu arada İstanbul
oyunları için parasını ödemek koşuluyla bilet almam hususunda yardım rica
ettim. Sorunun Kazım Akşar'ın oyunu ile ilgili olduğunu düşündüğümü söyledim, Genel Sekreter sustu. Hiç değilse şimdilik diğer oyun metinlerini alayım dedim. İstanbul ile görüşeceğini benim de onlarla görüşmemi, gereken yardımın
yapılacağını söyledi.
İstanbul’da bana verilen ismi aradım. Genel Sekreter ile
görüşmemi anlattım. Parasını ödeyerek bilet alabilmem konusunda ricamı tekrarladım. Esas sorunun
Kazım Akşar’ın oyununda kaynaklanmış olabileceğini o oyun ile ilgili durum
çözülene kadar istemiş olduğum diğer oyun(dört oyun) metinlerinin genel
uygulama doğrultusunda bana verilmesini rica ettim. İlgileneceğini söyledi
telefon numaramı aldı.
Öte yandan şuna da hayret ediyorum: Yazarın eleştiri
yazılmadan önce metnin okunması gerektiği konusunda bir fikri yok sanırım. Gazetelere baktığımda,
özgürlükten söz eden yazar, DT ‘yazarın mülkiyet hakkı’ mırıldanmaları
içindeyken , kendi metnini veremiyor. Oyun kitap olsaydı ona sormayacaktım tabii ki..
Şu da aklıma gelmiyor değil. Sahnede söylendiği ve sansür
edilmesi istendiği belirtilen replik
aslında oyunda yok ve kimse bunun açığa çıkmasını istemiyor. İyi de hakkım
olduğu halde diğer metinlere neden ulaşamıyorum Allah aşkına!
Aradan üç gün geçti. Şimdi ben Ankara DT ile İstanbul DT’dan aranmamı bekliyorum.
Melih Anık
Not: Bu yazının yayınlanmasından üç gün sonra ADT Genel Sekreterlik'ten arandım. İstanbul ile görüşüldüğü ve istediğim tekstlerin hazır olacağı bildirildi. Güneş Batarken Bile Büyük ile ilgili özel bir uygulamanın olamayacağı belirtildi. Ertesi gün İDT'dan ismi verilen kişi ile görüştüm. 4 oyun teksti öğleden sonra aldım. Bu arada istediğim diğer oyunun(Kerbela) kitabını Mitos Boyut'ta buldum ve satın aldım. Kitabını bulabildiğim oyunları tiyatrolardan istemiyorum zaten.
Not: Bu yazının yayınlanmasından üç gün sonra ADT Genel Sekreterlik'ten arandım. İstanbul ile görüşüldüğü ve istediğim tekstlerin hazır olacağı bildirildi. Güneş Batarken Bile Büyük ile ilgili özel bir uygulamanın olamayacağı belirtildi. Ertesi gün İDT'dan ismi verilen kişi ile görüştüm. 4 oyun teksti öğleden sonra aldım. Bu arada istediğim diğer oyunun(Kerbela) kitabını Mitos Boyut'ta buldum ve satın aldım. Kitabını bulabildiğim oyunları tiyatrolardan istemiyorum zaten.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder