Sabit Doğan Tamer Levent
ile görüntülü bir söyleşi yapmış. Yaklaşık 40 dakika süren söyleşide Tamer
Levent Tiyatro Oyuncuları Meslek Birliği’ni(TOMEB) anlatmış.
Ben nedir diye
araştırdığımda ‘tomeb.org’ adresinde bir sayfaya ulaştım. Sayfa en son yapılan
genel kurul tarihinde(2010) kalmıştı. Uzun zamandır aktif değil sanırım.
Kuruluş tarihine
kadar tüzüğün hazırlanması ve bakanlık
düzeyinde gerçekleştirilen çalışmalar DT yönetmen-oyuncu Yavuz
Sepetçi tarafından yürütülmüş. İlk genel kurulda Tamer Levent başkan
seçilmiş. TOBEM’in web sayfasında 70 üye
ismi var.
Tüzüğün 8.maddesinde
öngörülen şartları yerine getirerek bakanlık tarafından izin verilmesinden
sonra birlik faaliyette bulunabilir denilmiş.
TOMEB’in (Tiyatro
Oyuncuları Meslek Birliği) 21 Ocak 2000 tarih ve 12 sayılı makam onayı İle
tüzel kişiliğini kazanmış olduğu belirtilmiş.
Birlik, 2004, 2006,2008 ve
2010’da genel kurullar yapmış olduğuna göre “ 3 Mart 2001 tarihinde yürürlüğe giren 4630 sayılı Kanun ile mevcut 42
inci maddede yapılan değişiklik gereğince Bakanlıkça hazırlanan ve 30.01.2003
tarih ve 25009 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Tip Statüye
uygun biçimde yeniden düzenlenmiş tüzüğünün Tip Statüsünün yürürlük tarihinden
itibaren 6 ay içinde Bakanlığa verilmesiyle tüzel kişiliğini devam ettirir”
maddesinde belirtilen yükümlülüklerin yerine getirilmiş olduğunu
anlıyoruz.
Birliğin amacı şöyle tanımlanmış:
‘Hak sahibi icracı
sanatçılar arasında tiyatro oyuncularının haklarının korunması amacına yönelik
faaliyet gösterir. Tanınmış haklarının idaresini ve takibini alınacak
ücretlerin tahsilini ve hak sahiplerine dağıtımını sağlar.’
Bu tanım TOMEB’nin Mesam benzeri bir kuruluş olduğunu söylüyor.
Tamer Levent Fikri
ve Sınai Mülkiyet Haklar üzerinde duruyor. TOBEM tiyatro ile uğraşanların ‘eser’lerinin korunmasına ve
elde edilecek gelirin takibine odaklanmış. Ancak tiyatro sanatını var eden
sadece oyuncular yâni ‘icracı sanatçılar’ değil ki. İcracı sanatçıları ayırmak tiyatroyu da
ayırır.
2010 yılında yapılan genel kurulda yapılan işlerden
seçtiklerim şöyle:
“AB ülkelerinde
ağırlıklı biçimde olduğu gibi her meslek alanındakilerin ilgili
meslek birliğine üyelik zorunluluğunun yasal düzenlenmesi konusunda çalışmayı
temel ilke benimsedi.
Profesyonel
tiyatroların konuşlandığı her ilde temsilcilikler kurdu.
Devlet
Tiyatrolarında maddi ve manevi telif haklarının doğru ve günün koşullarına
uygun biçimde işlemesi; tiyatro bölümü mezunu konuk sanatçıların
yevmiyelerinin arttırılması için girişimlerde bulundu.
Kültür
Sanat Sen, TOBAV, Işık Der ve Teknik Der ile birlikte DT
Tüzük Taslağının hazırlanmasında çalıştı. Tamamlanan taslak, öneri
olarak DT Genel Müdürlüğü’ne sunuldu.
TOMEB
4 yıldan bu yana ‘Fikri ve Sınai Mülkiyet Hakları İhtisas Mahkemeleri’nce taraf
ve gerektiğinde konusunda bilirkişi olarak kendini kabul ettirmiştir.”
Gerek TOBEM sayfasından
gerekse görüntülü sohbetten anladığım kadarıyla aradan geçen 10 yılda somut bir
sonuç alınamamış.Tüm bu çabaları saygıyla
ve takdirle karşılıyorum. Tiyatro oyuncularının dertlerinin çözülmesinde önemli
bir adım olduğunu kabul ediyorum. Ancak yirmi yıl içinde üye sayısının binlerce
olması ve web sayfasının etkin ve etkili olarak çalışması gerekmez idi? Bu
tecrübeden çıkan bir sonuç mutlaka vardır.
Kişileri kurtarmak için
önce tiyatroyu kurumsallaştırmak gerekiyor. Türk Tiyatrosu’nun yapısal
sorunlarının çözümüne yönelik adımların Türkiye Tiyatro Birliği kapsamında
çözülebileceğine inanıyorum. Birliğe üyelik kurum bazında olmalı. Tüm tiyatro
bileşenlerini bir araya getirmeli. Ama Türk Tiyatrosu’nda kurumsal bileşen
bulmak da kolay değil. Zira işler proje(oyun) bazında yürüyor. Bugün iki-üç
kişi bir araya gelip oyun yapıyor. Yarın onları arada bul. Kurumsallaşma yok. Gelecek
belirsiz. Süreklilik yok. Tiyatro yapımcı şirketlerin eline düşmüş gibi bir
durum var. ‘Merdiven altı proje’ çok. Bu
durum piyasada haksız rekabeti büyütüyor. Herkes kendi bacağından asılıyor. Kurumsal
tiyatroların sayısı azalıyor. Yarın ne olacağı meçhul.
Bu koşullar içinde
ödüllerin de piyasanın kurumsallaşmasını sağlamaya yönelik bir rol oynamasında
yarar var. Yapabilir mi? Bu kafayla hayır.
Belediye tiyatroları
perişan. DT a’râfta.
Biliyorum aklınızdan ‘sen
nelerden bahsediyorsun oralara gelmek için çooook zaman var’ geçiyor. 100
yaşını geçmiş bir kurumun olduğunu hatırlarsanız zaman boşa geçmiş diye üzülürsünüz. ABD 45
yılda aya ayak bastı unutmayın. Haklısınız
içinde bulunduğumuz ekonomik ortam da işleri güçleştiriyor ve herkes günü
kurtarıyor. Ama kurumsallaşmamış bir
piyasada tiyatronun gelişmesini beklemek de hayâl.
Melih Anık
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder