19 Şubat 2020 Çarşamba

DAVET EDİLDİĞİN OYUNA GİTMEK


İzlediği oyun sayısını ve tiyatro önlerinde bilet kuyruklarındaki fotoğraflarını paylaşan biri var. Ben çok oyuna gidiyorum biletimi de alıyorum diyor. Arada bir de kredi kartına gelen tiyatro harcamalarınden söz ediyor. Davetiye ile oyun seyredenlere de 'beleşçi, avantacı' diyor. Ben de onun 'obez' gibi oyun izlemesini seçmeden oyun izlemesini anlamsız buluyorum. Dikkat edin lütfen 'izlemek' diyorum. Zira 'seyretmek' farklıdır. 'İzlemek' peşine takılmaktır. 'Seyretmek' seyir hâlinde geminin yâni 'oyunun' içinde olmaktır. Bu arkadaş 'izliyor' bence. Her izlediğini de beğeniyor. Allah selâmet versin.


Çok yakın zamanda yaşadığım bir atışmada bir tiyatro yapıcı ki ‘obez tiyatro izleyicisi’nin de arkadaşıdır ondan esinlenerek bana ‘beleşçi’ damgasını vurmaya kalkıştı. Ben sadece davet edildiğim oyunları seyredermişim falan. Aklınca hakaret ediyor. Ben onun oyunlarını bana ‘beleş’ olduğu halde(davet ediyor çünkü)  seyretmiyordum.

Geçenlerde bir arkadaşımız eşime mesaj yazmış. Melih’in davetiye konusundaki hassasiyetini biliyorum ama oyunuma davet etmek istiyorum diye. Bakın böyle düşünenler de var.  Onun mesajı bana bu yazıyı yazdırdı. Konuyu açayım.

Her şeyden önce izlenen oyun sayısını açıklayıp ben biletle oyun izliyorum demek, kredi kartına gelen harcamalardan söz etmek de görgüsüzlüktür.  Benim param var harcıyorum,  paramla sizi satın alıyoruma kadar gider bu laf. Aklınca tiyatroya yardım etmenin yolu olarak açıklıyor bunları ama ayıptır. Öte yandan tiyatroya yardım etme düşüncesinden de vazgeçmek gerekir. Bunun başka örneğini oyunların reklâmını yapan eleştirmenler verdi. Türk Tiyatrosu reklâm yazıları ile bir kaç kişinin bilet alışı ile  kurtulmaz. Öyle boşa giden paralar var ki. Ödenekli tiyatrolarda dekor ve kostüm harcamaları hakkında bilginiz var mı?  Olsa olsa bazı topluluklara yardım etmiş olursunuz ama onlar için de devede kulaktır. Topluluklar devlet yardımına devede kulak diyor. Ben yaklaşık 55 yıldır oyun seyrediyorum. Senede ortalama 50 oyundan hesap edin kaç oyun seyretmişim. Davetiye ile seyrettiklerim devede kulaktır. Tiyatroya epey katkı yapmışımdır değil mi! Ama tiyatro kurtulmadı.Seyirci için yazdığım yazıların ödülü olarak kabul ediyorum davetleri. Çabalarıma değer veriliyor diye düşünüyorum.  Ama ben davetlere seçerek icabet ederim. Her daveti kabul etmem. Bazı davetler davet edenden bağımsız bence bazı kusurlarla defolu. Mekân önemli meselâ. Pera Emek'e gitmiyorum meselâ. Davet edenin de bence bir kıymeti olması gerekiyor. Ayrıca benim ne istediğimi herkes biliyor. Yazdım da: ‘Bana oyunun tekstini gönder. Tekst davetiye yerine geçer.’ Oyunu seyretmeye değer bulmuşsam derim ki: ‘lütfen yerimi ayır kapıda bilet parasını ödeyip seyretmek isterim’

Türk Tiyatrosu’nda galalara davet edilmeyen pek çok çınar tiyatro yapıcı var. Kimi davet edecek olanın cehaletinden dolayı kimi de ‘bizden değil’ denilerek çağrılmıyor. Benden korkuluyor diye duydum.  Ama galalarda koltuk işgal eden yâni orada olmaması gereken bir yığın insan görüyorsunuz. İBBŞT Gala’ları öyle anlamsız galalardır meselâ. Oyun öncesi ikram ‘tıkınma’dır. Oyun sonrası oyuncular kulisten çıkmaz. Kendi aralarında eğlenirler. DT galaları diğerine oranla daha gala gibi gala. Her ikisinde de alkollü içki verilmez. O kadar ‘beleşçi’ye(!) yetecek içki nereden bulunur?  Zaten kapıdan geçen giriyor. İBBŞT kutulanmış, şişelenmiş meyva suyu verir, İDT ise filtre kahve.   İkram önemli değil ama  insanların galaya saygısı olmalı. Oyun sonu iki laf etmeli tiyatro yapıcılarla. Kılık kıyafet de sıradan olmamalı. Ama bizim tiyatro yapıcılar ödül almaya da öyle gidiyor. Kot, bot, mont resm-i geçidi. DT gala yapmaktan vazgeçmiş diye duydum. İyi etmişler. Şimdi galalar da özelleştirilmiş. Özel tiyatroların gala yapması da bütçe ister. Aslına bakarsanız ‘gala’ fikri bizim tiyatromuzda yerine oturmamıştır. Kılık kıyafet ortam atmosfer seçilen davetliler öyle düşük bir seviye gösterir ki şaşarsınız.  

Öte yandan şöyle düşünün. Bir arkadaşınız sizi düğününe davet ediyor. Kendinizi ona çok yakın hissediyorsanız ve hissettirilmişseniz  gitmez misiniz? Oyunlar da tiyatro yapıcıların düğünüdür. O kişi sizi düğününde görmek istiyorsa kıramazsınız, gidersiniz. Benim de öyle seyrettiğim oyunlar var. Ne mutlu ki beni düğününde görmek isteyen dostlarım arkadaşlarım kardeşlerim var.  Ben de onların varlığı nedeniyle çamurlu ağızları dikkate almıyorum. Ama şunu da söylemek isterim. Benim davet şeklini beğenmediğim için düğünlerine gitmediğim çok yakın akraba düğünleri var. Anlayın yâni. 

Melih Anık 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder