Tiyatrocu dostlarla konuşurken onlardan edindiğim izlenim
şu: 'Yergilerini kulağımıza fısılda övgülerini herkese söyle.' Böyle demiyorlar tabii. Cümleler farklı da
olsa söylenen aynı: 'Beğenmediğin şeyleri kime aitse ona mesaj yazsan, telefon
açıp söylesen daha iyi olur.' Genellikle yergilerimin 'sert' olduğu kanısı
yaygın.
Her şeyden önce ben kendimi 'sert' bulmuyorum. Eğer yazma dozum
sert geliyorsa daha sert yazmayı arzu ettiğimi bilin. Ama şu anda yazdıklarım
'sert' geliyorsa o zaman kesin mahkemeye düşeriz. Aslında 'sert'likle
ilgilenmiyorum. Yâni 'sert yazı' yazayım diye oturmuyorum. Kendimi dinliyorum,
kendime doğru gelenleri kendime doğru gelen şekilde ifade etmeye çalışıyorum. Yâni
öncelik, içimden gelenleri nasıl doğru ifade etmem gerektiğinde, nasıl
anlaşılacağında değil. Ben bebeğe mama veren bir dadı değilim ki.
Oyunu seyrettikten sonra yönetmen ile oyuncu ile konuşmak ve
öğrendiklerimin ışığında yazmak da bir yoldur tabi. Bunu özellikle tercih
etmiyorum. Nedeni basit: Yönetmen ve oyuncu her seyircinin peşinde koşup onlara
oyunu anlatır mı? Anlatmaz. Anlatsan hangi seyirciyi seçeceksin? Tiyatro
seyircisi kozmopolittir. Her sınıftan ve her kültürden insan vardır içinde. Tiyatronun sahnesi vardır, tiyatro bir anlatma
sanatıdır . Yönetmen ve oyuncunun başarısı seyirciye düşüncesini aktarmakta
yatar. Eleştiri, yönetmene ve oyuncuya
nasıl anlatmış olduğunu gösteren aynalardan biridir. Her şeyden önce bir seyirci
görüşüdür. Yönetmen ve oyuncu eleştiriye
o açıdan bakmalıdır. Tabii ki yönetmen
ve oyuncunun fikrine değer verdiği kişiler, eleştirmenler de vardır. Onların
söylediklerine de tiyatro sanatı adına kulak verirler.
Bizde yönetmen ve oyuncu, düşüncesini yazana düşman oluyor
sanki. Neden böyle bir şey olsun ki.
Çoğu yönetmenle oyuncuyla konuşmuşluğum
yok.Neden kişisel düşmanı olayım? Bana 'bizi
arasana' diyenler çok istiyorlarsa beni arayıp kendilerince yanlış bulduklarını
sert-yumuşak nasıl isterlerse yüzüme söyleyebilirler. İsterlerse ortaya cevap yazısı yazabilirler. Ama sanırım şöyle bir durum da var: Cevap yazarlarsa
değer verdiklerinin anlaşılmasından ya da polemikten çekiniyorlar.
Aynı gemide olanlar batmadan hareket etmek için üstlerine düşeni yapmak zorunda.
Melih Anık
Ne denir? Hiç!
YanıtlaSil