8 Nisan 2016 Cuma

Yiğit Sertdemir, Vasıf Öngören ve Haldun Taner'i Harcamış(!)

K24 çok güzel bir tiyatro dosyası hazırlamış.(http://t24.com.tr/k24/yazi/nisan-editor,670) Çayımı aldım ağır ağır okumaya başladım. İlk yazı 'Konuşmalar' başlığı altında Murat Şevki Çoban'ın Ebru Nihan Celkan, Yiğit Sertdemir ve Berkay Ateş ile yaptığı söyleşinin deşifre edilmiş hâli. (http://t24.com.tr/k24/yazi/konusmalar,669) Daha ilk paragrafta tıkandım. İlk sözü alan Yiğit Sertdemir diyor ki:

'Daha önceki yazma eylemleri de genelde sipariş üzerine oluyor aslında. Bir kişiye, işte Ayten Gökçer’e Güngör Dilmen yazıyor mesela. Bir tiyatro grubu ya da bir durum üzerine yazıyor. Ya da yurtdışındaki kimi örnekleri takip edip burada uygulamalarını göstermek üzere yazıyor, Vasıf Öngören ya da Haldun Taner gibi. Ve o günlerden bugünlere işte Adalet Ağaoğlu’ların, Memet Baybur’ların olduğu o parlak ama tabii ki dönem itibarıyla fazla lafa dayalı, yani sürekli konuşan ve bugünün gözüyle baktığımızda giderek didaktik kalan –çünkü öyle oluyor ya hemen eskiyor her şey- ama çok değerli eserlerden sonra, bu alternatif tiyatro meselelerinin başladığı ‘80 sonrası, Beşinci Sokak, Kumpanya, Şahikalarla, bu mekânlarda bir de yeni arayışlar biniyor metin üzerinden de. Ve bütün bunların neticesinde aslında ‘90’ların sonuna doğru geldiğimizde, üç dört kişiyle başlayan yazın serüveni, 2000’lerin ortasından itibaren müthiş bir atağa kalkıyor. Bunun elbette ki sebeplerini alt alta dizdiğimizde bayağı bir şey sayabiliriz ama temel sebebi galiba coğrafyadaki zamanın da dünyadaki zamanın da bizdeki yansımaları.'

Takıldığım cümleyi tek başına almadım bir paragrafı paylaştım ki meramımı daha doğru anlatayım. O cümle şu: 'Ya da yurtdışındaki kimi örnekleri takip edip burada uygulamalarını göstermek üzere yazıyor, Vasıf Öngören ya da Haldun Taner gibi'.

Bir kaç kez okudum, evirdim çevirdim, iyi niyetle okumaya çalıştım. Ama cümlenin öncesi ve sonrası beni çaresiz bıraktı ve daha ileriye gidemeden bu satırları yazmak istedim.
Vasıf Öngören ve Haldun Taner gibi iki dev yazarın bu kadar kolaylıkla harcanmasına inanamadım. Bunu yapan da son dönemin parlak ışıklarından biri, Yiğit Sertdemir. Sertdemir'e göre  Öngören ve Taner 'yurtdışındaki kimi örnekleri takip edip burada uygulamalarını göstermek üzere yazıyor'muş. Bu ifadeleri yeni yetme bir yazar için söylesen kabul etmez. Sertdemir kendisi için söylense kabul eder mi?

Sertemir, Öngören ve Taner'in yurtdışındaki uygulamaları göstermek için yazdığını iddia ediyor. Yurtdışından biçim mi ithal etmişler konu mu?  Yoksa 'gösterdikleri' kendileri midir? Evet Öngören ve Taner epik tarzın, Taner ayrıca kabare türünün Türkiye'de tanınmasına çok katkı sağlamış yazarlardır. Ama Sertdemir, onların ele aldıkları biçimi, türü yerli ögelerle yeniden yoğurduklarını, içine yerli kültürü ekleyerek zenginleştirdikleri, gündeme lafı dolandırmadan dokunduklarını, Sertdemir bugün tiyatro yapabiliyorsa bunu onların bıraktıkları ize ve biriktirdikleri seyirciye borçlu olduğunu bilmezden gelebilir mi?

Kendisine değer verdiğimiz yazarın ağzından çıkanı kulağının duymasını dilerim. Bu yolu açarsa ileride bir başka 'yiğit' de Yiğit Sertdemir'in yazdıklarına bakarak 'yurdışındaki başka oyunların Türkçe çeşitlemelerini yazmış' diyebilir. Hele arkasından söylense onun hoşuna gider mi?   


Melih Anık    

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder