13 Ağustos 2012 Pazartesi

Okuduklarımdan: “Köy Enstitüleri Üzerine” -S.Eyüboğlu


Sabahattin Eyuboğlu anlatmış:

“Fakir bir köylü eşeğini önüne katmış yürüyormuş bozkırda. Eşeğin sırtındaki koca heğbe bir garip biçimde yüklüymüş: Bir yanı buğday doluymuş, bir yanı taş. Yolda ak sakallı, derviş kılıklı bir adama rastlamış köylü. Birlikte hoş beş edip yürürken bu adam köylüye: Eşeğin bir yanına ne diye taş yükledin? diye sormuş. Buğday bir yana tartmasın diye, demiş köylü. Adam taşları attırmış, buğdayın yarısını heğbenin öbür gözüne boşalttırmış. Yük böylelikle azalınca köylüyü de eşeğe bindirmiş. Köylünün aklı yatmış be işe, dualar etmiş adama, ardından sormuş:  Sende bu akıl varken ne diye yaya gezersin dağda bayırda? Malın mülkün atın deven yok mu senin? Yok demiş adam. Şehirde beyler yanında niye iş tutmazsın? diye sormuş köylü. Beni işe yaramaz diye şehirden kovdular demiş adam. Bunun üzerine köylü eşekten inmiş, buğdayı yine heğbenin bir gözüne doldurup öbür yana taş yüklemiş eskisi gibi ve eşeğine deh deyip uzaklaşmış adamdan”

“Para kazandırmayan bilgiye akılları yatsa bile kuşkuyla bakarlar”. (Eski kafalı) “Çıkarcı eğitim aklı böylesine yaya bırakır ve gelenek yürür gider yoluna” diyor Sabahattin Eyuboğlu.

Köy Enstitüleri işte bu eğitim, öğretime karşıymış.

Melih Anık

Kitap:
 “Köy Enstitüleri Üzerine" - Sabahattin Eyuboğlu- Cem Yayınevi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder