Yazlarımızı geçirdiğimiz Çandarlı'nın yakın komşusu
Bergama'da tiyatro festivali olacağını öğrenince çok sevindik. Daha Çandarlı'ya
gelmeden, İstanbul'da programı inceledik. Tercihlerimizi yaptık. Biletlerimizi
de içimizden gelmeye gelmeye bir bilet satış şirketinden aldık. Bilet satışı
yapan şirketler tüm dünyada aynı. Utanmasalar bilet fiyatı kadar hizmet parası
alacaklar. Şükür henüz o durumda değiliz diye teselli ediyoruz kendimizi. Biz İstanbul'da
mümkünse bu aracıları kullanmamaya çalışıyor gösteri gişesinden bilet alıyoruz.
Bunu belirtiyorum zira Bergama için kendimize göre fedakârlık yaptık, bilin
istedim.
Gösterilerden biri de Kopenhag Komedi Okulu ürünü idi.
Açıklama ile okulu yan yana getirin -tiyatro ile ilgili olup olmamanız da önemli
değil- beklentinizin ne olacağını size soruyorum. Biz de belli bir beklenti ile
gittik zaten. Meğer gösteriler çocuklar içinmiş. Çocuklar tam yerinde biz ise o
alanda fazlalıkmışız derdik gelir geçerdi ama öyle değil.
Bu arada şunu belirtmeliyim. Ben festivallerde çocuklar için
de bir şeyler yapılmasından yanayım. Festivalin bir çocuk oyunu ile açılması
şahane bir şey. Ama be Allah'ın kulu açıklamalarında bunu belirtsene. Bu
çocuklar içindir desene. Gösteriler 'clown' (palyaço) temelli gösteriler idi.
Öte yandan her iki gösteri de palyaço esaslı gösterilerin en berbatlarından
idi. İnanın bana Bağdat ya da İstiklal Caddeleri'nde mağaza açılışlarında dükkan
kapısındaki palyaçolar bunların yanında Shakespeare kalır. Bilenler bilir 60'lı yıllarda Limasollu Naci
diye İngilizce lisan öğreten bir dershane vardı. Ben lise çağımda babam çok
istedi diye bir ay bu dershanenin kurslarına devam ettim. Öğretmenlerimiz
Sultanahmet'e gelen turist hipilerdi genellikle. Bu da aynı hesap. Bergama Tiyatro Festivali'nde
gösteri yapan dört genç bana Bergama'ya tatile gelmek için bir araya gelen ve
son hafta hızlandırılmış kursla palyaço olan(!) yeteneksiz heveslilere
benziyordu. Kopenhag ismini resmi olarak mı kullandılar konusu ile
uğraşamayacağım. Merak eden Kopenhag Müzik Okulu'na mesaj atar sorar.
Festival yönetiminden kimse bu gösterileri daha önce seyretmemişti.
Ne getirdiğini bilen yoktu. Benim asıl içimi acıtan şey ise bizim çocuklarımıza
reva gördüğümüz bu kalite(sizlik). Çocuk özen ister. Zira bu gösteriler o
çocukların zihninde çakılı kalacak. Bunun sorumlusu da Bergama
Festivali'ni hazırlayanlar. Sanırım
bunun onların ufkunda bir anlamı yok. Belki de geçmişte onlar da böyle bir
gösteri ile başladılar. Kusur kaldı akılda, beyinde kalpte. Görüştüğüm biri 'bu
ilk festival, bu kadar acımasız olmayalım' falan dedi. İşte bu bizim Batı düşüncesi ile aramızdaki en
büyük fark. Batı utanır, 'bu ilk falan' diye mazeretler üretmez. O işi yapana
da bir daha festival düzenlettirmezler. Zira
Batılı yanlışı dinler ve öğrenen organizasyon yöntemi ile kendini düzeltir.
Mazeret üreten ise dinlemez kendini savunur ve düzeltmez. Bizde nasıl berbat
Shakespeare oyunları yönete yönete Shakespeare uzmanları türedi ise deneye
yanıla festival yöneticileri çıkıyor. Buna 'gavur eşeğinde öğrenmek' demiş
atalarımız. Kıra boza saat tamircisi
olmaya benziyor. Ben inşaat mühendisiyim. Dış cephe kaplaması daha ilk yağmurda
dökülen çakma müteahhit 'bu benim ilk işim ikincisi daha iyi olacak' dese siz 'tamam
oldu' der misiniz? demezsiniz. Ödettirmeye çalışırsınız. (Dua edin de ilk
zelzelede ilk işini yapan inşaatçıdan satın aldığınız eviniz yıkılmasın.) Tiyatro
gibi bir sanatta bunların tekrarı yok ödettirmesi falan da yok. Zira siz
kaplamanızı ruhlarda, beyinlerde yapıyorsunuz. Bu sığlık hayatımızı işgal etti
esir aldı. Ben çok sıkıldım. Defolun gidin hayatımızdan!
Melih Anık
Not: Festival birçok etkinliği bir araya getirmekle
olmuyor. Festivalin bir felsefesi olması
gerekir, felsefesi olması için de düzenleyenlerin felsefeden haberdar olması.
Olmazsa festival her şeyden biraz biraz
verdiğiniz sirk gösterisi gibi olur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder