30 Nisan 2018 Pazartesi

Celil Nalçakan'a Cevap


Celin Nalçakan ile takipleşmiyoruz. Yazdığım twiti Macit Koper RT'lediği için görmüş olmalı. Şu twiti yazmış:

Takip et@celilnalcakan adlı kişiyi takip et

@melihanik @koper_macit adlı kullanıcılara yanıt olarak

Geceye sponsor bulmaya, muhalif olduğun için bulamazsan, sadece o gecenin elektrik faturasını ödemeye var mısın? Yapma abi. Sadece eleştiriyor olmak için eleştirmek sana yakışmıyo.
07:44 - 30 Nis 2018"



Benim bu cevaba muhatap olduğum twitim de bu:

"Ferhan Şensoy, Şevket Çoruh.. Üstün Akmen ödüllerinizi Grand Pera'da mı alacaksınız? Sahnelerinizi açsanıza bu törene."

 Celil Nalçakan'ın twitine çok memnun oldum. Yazar, editör, dizi ve sinema oyuncusu Celil Nalçakan oyunculuğa tiyatro sahnesinde başlamış. Olmamış. Sinema ve dizilerdeki oyunculuğu, Kafa'da yazdığı yazılarla ve de sıkı bir Beşiktaş taraftarlığı ile seveni, takip edeni çok bir insan. Kısa da olsa kendisiyle aynı masada karşılıklı ve yan yana(imza gününde) oturmuşluğum var. O kısa sürede  o sert görünüşün altında güler yüzlü, esprili, sıcak ve güvenilir bir insan olduğu izlenimi kaldı bende. En son bir tiyatro oyununda seyrettim. Başlangıç yaptığı sahneye döndü. Nâmını elde ettiği alan tiyatro değil, tiyatro alanında yeni sayılır ama nice eski tiyatrocunun yapamadığını yaptı ve tiyatro ile ilgili bir konuda ortaya çıktı ve düşüncelerini paylaştı. Benim de aradığım şey bu. Bana bu yazıyı yazma imkânını verdi.

Celil Nalçakan'ın eleştirdiği twit bu sene tiyatrodaki ödül saçmalığı üzerine yazdığım twitlerin sonuncusu ama en sonu değil. (Benim için ödüllerle mücadele devam ediyor.) Onun için de süreci izlemiş olmak gerek. Celil Bey'in onlardan haberdar olduğunu sanmıyorum. Ayrıca twit  Beyoğlu Emek Sineması'nın yıkılması sırasında yaşanan olayları ve takip eden gelişmeleri de bilmeyi gerektiriyor. Ancak o zaman anlamı daha iyi anlaşılıyor.

Emek Sineması,  'aynı şekilde yukarıya taşıyacağız' diyen bir gayrimenkul geliştiricisi tarafından yıkıldı ve yerine inşa edilen bir AVM  içinde göz boyamacılığı ile aynı gibi görünen ama çok daha küçük bir şekilde üst katlardan birinde inşa edildi. İstanbul'un kültür hayatı içinde tarihsel önemi ve değeri olan Emek Sineması yıkılmasın diye bir grup yazar, yönetmen, oyuncu, kültür insanı protesto eylemleri yaptılar. Bu eylemler sırasında göz altılar, tutuklamalar, dayaklar ve göz yaşartıcı gaz sıkmalar oldu. Ünlü bir sinema yazarı sinema yazıları yazmayacağını açıklayarak protestolara katıldı. İstanbul'un entelektüel kesimi yıkıma fiilen ya da fikren karşı çıktı. Yaşanan olaylar sonunda bazı kişiler hakkında açılan dâvâlar devam ediyor.

Hafızalardan silinen bir gelişme de dev(!) sermaye şirketi Kadıköy'de kendi hâlinde dar imkânları ile tiyatro yapmaya çalışan Emek Tiyatrosu ile isim hakkı yüzünden uğraşmaya başladı. Onları zorlayarak isimlerini değiştirtti. Beyoğlu'nda kendisine de Grand Pera Emek ismini alarak prestij kazanmaya çalıştı ama bence bu bir tür olmayan saraylı paşa dedenin fotoğrafının evin baş köşesine asılması gibi bir olaydı. Grand Pera İstanbul'un bir zenginliğini katletti. Ben o günden bu yana oraya ayak basmadım. Çağrı yapılan hiç bir oyuna gitmedim. Zira bir ölünün üzerine basmak gibi geldi bana bu.

Grand Pera'nın programına bakınca bazı etkinlikleri görüyorum ve bunların içinde beğendiğim topluluklar ve kişilerin oyunları var. Grand Pera rüştünü kanıtlamak istercesine ayak alışsın ve geçmişte yaşanan kötü olaylar silinsin diye o toplulukları ve kişileri kullanıyor gibi geliyor bana. Grand Pera'da yapılan Azizname oyununun okuma provalarından  fotoğraf paylaşan Türk Tiyatrosu'nun çınarlarından Yücel Erten ile de hafif elektrikli bir yazışmamız oldu bu konuda. O zaman da okuma provası  yapmak için bir masa koyacağınız bir ev, bir salon bulamadınız mı diye sormuştum.   

Toplumun hafızası maalesef çok zayıf. Emek Sineması olayları sırasında genel  entelektüel isyana katılmış olan tiyatro eleştirmeni, rahmetli Üstün Akmen adına eşi Şaylan Hanım tarafından düzenlenen Üstün Akmen Tiyatro Ödülleri Töreni'nin Grand Pera'da yapılacağı haberi üzerine bir dizi twit yazarak konuyu canlı tutmaya hafızaları unutuşun kollarından almaya; Şaylan Hanıma da eşinin hatırası önünde saygılı olması gerektiğini, bir taraftan ödüllerle ismini yaşatırken diğer taraftan merhumun duruşuna da sahip çıkması gerektiğini hatırlatmaya çalışıyorum. Şaylan Hanım'ın bir salonun elektrik parasını hesap edeceğini düşünmüyorum. Bu nedenle bana gelene kadar o iş hallolur Sevgili Celil Nalçakan.  Üstün Akmen hakkında onun sağlığında yazmış olduğum yazılar dolayısıyla benim katkımı da kesinlikle kabul etmeyeceğini biliyorum Şaylan Hanım'ın ama eşinin karşı çıktığı Grand Pera'nın jestini kabul etmiş görünüyor.

Öte yandan Üstün Akmen Tiyatro  Ödülleri listesine de bir bakmak gerekiyor. O listede  Emek Ödülü'ne lâyık görülmüş Ferhan Şensoy ile Üstün Akmen Tiyatroya Katkı Ödülü'ne lâyık görülmüş Şevket Çoruh'un kendilerine ait bu törene uygun salonları var. Yılın Yönetmeni  adayı Yiğit Sertdemir'in sahibi olduğu Tiyatro Kurum Ödülü'nü verilmiş  Kumbaracı50 ve  Kadıköy Emek Tiyatrosu'nun salonları da çok sıkışılırsa tören için kullanılabilir. Bu isimlerin toplum hafızasında değerlerini belirleyen ortak nokta nedir? Grand Pera önünde eğilmek midir? Bu noktada geldiğimiz traji-komik durumu da Celil Nalçakan'ın dikkatine  sunarım. İsim hakkı yüzünden hakkında Grand Pera tarafından baskı uygulanan Kadıköy Emek Sahnesi ödül almaya çıksın mı o sahnede? Tüm bu aday ve ödül verilmiş isimler geçmişte kendilerine ya da dizi, oyun filmlerde birlikte oynadıkları arkadaşlarının suratlarına sıkılan göz yaşartıcı gazları, meydan dayaklarını, dâvâları unutsunlar mı? Ödül veren Şaylan Hanım'ın hafızası bu kadar mı zayıf?  Hadi diyelim ki o hatırlamıyor unuttu biz de ona ve diğerlerine hatılatmayalım mı?  Ortada traji komikleşmeye meyyal bir duruma dikkat çekmek eleştirmek için eleştirmek midir? Bana yakışmayan nedir Celil Nalçakan? Geçmişte yapılanları unutup kapitalizmin çarklarına yâni  kasabın bıçağına kafasını uzatan aptal öküz mü olalım? Onurlu bir duruş mu önemli yoksa elektrik parasını hesaplamak mı önemli? İnsan onurunun bir değeri yok mu? Grand Pera'ya muhtaç olacağıma güneş altında  Maçka Parkı'nda yaparım ödül törenini.
Celil Bey tiyatro sahnesinden yeni bir hayatın umudunu paylaşıyor seyircisi ile. Yeni bir hayatın mümkün olduğunu anlatıyor. Onları yapabilme gücü varsa yapsın yapmayacaksa söylemesin mi diyelim? O dedikleri laf olsun diye söylenen laflar mıdır yoksa?
Melih Anık

not:  Bir dostum uyardı. Bu olay nedeniyle tutuklamalar olmamış. Ben de yazıda üstünü çizdim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder