Celin Nalçakan ile
takipleşmiyoruz. Yazdığım twiti Macit Koper RT'lediği için görmüş olmalı. Şu
twiti yazmış:
Takip
et@celilnalcakan adlı kişiyi takip et
@melihanik @koper_macit adlı kullanıcılara yanıt
olarak
Geceye sponsor bulmaya, muhalif
olduğun için bulamazsan, sadece o gecenin elektrik faturasını ödemeye var
mısın? Yapma abi. Sadece eleştiriyor olmak için eleştirmek sana yakışmıyo.
07:44
- 30 Nis 2018"
Benim bu cevaba muhatap olduğum twitim
de bu:
"Ferhan Şensoy, Şevket Çoruh.. Üstün Akmen ödüllerinizi Grand Pera'da mı
alacaksınız? Sahnelerinizi açsanıza bu törene."
Celil Nalçakan'ın twitine çok memnun oldum.
Yazar, editör, dizi ve sinema oyuncusu Celil Nalçakan oyunculuğa tiyatro
sahnesinde başlamış. Olmamış. Sinema ve dizilerdeki oyunculuğu, Kafa'da yazdığı
yazılarla ve de sıkı bir Beşiktaş taraftarlığı ile seveni, takip edeni çok bir
insan. Kısa da olsa kendisiyle aynı masada karşılıklı ve yan yana(imza gününde)
oturmuşluğum var. O kısa sürede o sert
görünüşün altında güler yüzlü, esprili, sıcak ve güvenilir bir insan olduğu
izlenimi kaldı bende. En son bir tiyatro oyununda seyrettim. Başlangıç yaptığı sahneye
döndü. Nâmını elde ettiği alan tiyatro değil, tiyatro alanında yeni sayılır ama
nice eski tiyatrocunun yapamadığını yaptı ve tiyatro ile ilgili bir konuda
ortaya çıktı ve düşüncelerini paylaştı. Benim de aradığım şey bu. Bana bu
yazıyı yazma imkânını verdi.
Celil Nalçakan'ın eleştirdiği twit
bu sene tiyatrodaki ödül saçmalığı üzerine yazdığım twitlerin sonuncusu ama en
sonu değil. (Benim için ödüllerle mücadele devam ediyor.) Onun için de süreci
izlemiş olmak gerek. Celil Bey'in onlardan haberdar olduğunu sanmıyorum. Ayrıca
twit Beyoğlu Emek Sineması'nın yıkılması
sırasında yaşanan olayları ve takip eden gelişmeleri de bilmeyi gerektiriyor.
Ancak o zaman anlamı daha iyi anlaşılıyor.
Emek Sineması, 'aynı şekilde yukarıya taşıyacağız'
diyen bir gayrimenkul geliştiricisi tarafından yıkıldı ve yerine inşa edilen bir
AVM içinde göz boyamacılığı ile aynı gibi
görünen ama çok daha küçük bir şekilde üst katlardan birinde inşa edildi.
İstanbul'un kültür hayatı içinde tarihsel önemi ve değeri olan Emek Sineması
yıkılmasın diye bir grup yazar, yönetmen, oyuncu, kültür insanı protesto
eylemleri yaptılar. Bu eylemler sırasında göz altılar, tutuklamalar, dayaklar
ve göz yaşartıcı gaz sıkmalar oldu. Ünlü bir sinema yazarı sinema yazıları
yazmayacağını açıklayarak protestolara katıldı. İstanbul'un entelektüel kesimi
yıkıma fiilen ya da fikren karşı çıktı. Yaşanan olaylar sonunda bazı kişiler
hakkında açılan dâvâlar devam ediyor.
Hafızalardan silinen bir gelişme de
dev(!) sermaye şirketi Kadıköy'de kendi hâlinde dar imkânları ile tiyatro yapmaya
çalışan Emek Tiyatrosu ile isim hakkı yüzünden uğraşmaya başladı. Onları
zorlayarak isimlerini değiştirtti. Beyoğlu'nda kendisine de Grand Pera Emek ismini
alarak prestij kazanmaya çalıştı ama bence bu bir tür olmayan saraylı paşa dedenin
fotoğrafının evin baş köşesine asılması gibi bir olaydı. Grand Pera İstanbul'un
bir zenginliğini katletti. Ben o günden bu yana oraya ayak basmadım. Çağrı yapılan
hiç bir oyuna gitmedim. Zira bir ölünün üzerine basmak gibi geldi bana bu.
Grand Pera'nın programına bakınca
bazı etkinlikleri görüyorum ve bunların içinde beğendiğim topluluklar ve
kişilerin oyunları var. Grand Pera rüştünü kanıtlamak istercesine ayak alışsın
ve geçmişte yaşanan kötü olaylar silinsin diye o toplulukları ve kişileri
kullanıyor gibi geliyor bana. Grand Pera'da yapılan Azizname oyununun okuma
provalarından fotoğraf paylaşan Türk Tiyatrosu'nun
çınarlarından Yücel Erten ile de hafif elektrikli bir yazışmamız oldu bu
konuda. O zaman da okuma provası yapmak
için bir masa koyacağınız bir ev, bir salon bulamadınız mı diye sormuştum.
Toplumun hafızası maalesef çok
zayıf. Emek Sineması olayları sırasında genel entelektüel isyana katılmış olan tiyatro
eleştirmeni, rahmetli Üstün Akmen adına eşi Şaylan Hanım tarafından düzenlenen
Üstün Akmen Tiyatro Ödülleri Töreni'nin Grand Pera'da yapılacağı haberi üzerine
bir dizi twit yazarak konuyu canlı tutmaya hafızaları unutuşun kollarından
almaya; Şaylan Hanıma da eşinin hatırası önünde saygılı olması gerektiğini, bir
taraftan ödüllerle ismini yaşatırken diğer taraftan merhumun duruşuna da sahip
çıkması gerektiğini hatırlatmaya çalışıyorum. Şaylan Hanım'ın bir salonun elektrik
parasını hesap edeceğini düşünmüyorum. Bu nedenle bana gelene kadar o iş
hallolur Sevgili Celil Nalçakan. Üstün
Akmen hakkında onun sağlığında yazmış olduğum yazılar dolayısıyla benim katkımı
da kesinlikle kabul etmeyeceğini biliyorum Şaylan Hanım'ın ama eşinin karşı çıktığı
Grand Pera'nın jestini kabul etmiş görünüyor.
Öte yandan Üstün
Akmen Tiyatro Ödülleri listesine de bir
bakmak gerekiyor. O listede Emek
Ödülü'ne lâyık görülmüş Ferhan Şensoy ile Üstün
Akmen Tiyatroya Katkı Ödülü'ne lâyık görülmüş Şevket Çoruh'un kendilerine ait bu törene uygun salonları var. Yılın
Yönetmeni adayı Yiğit Sertdemir'in sahibi olduğu Tiyatro Kurum Ödülü'nü
verilmiş Kumbaracı50 ve Kadıköy Emek Tiyatrosu'nun salonları da çok
sıkışılırsa tören için kullanılabilir. Bu isimlerin toplum hafızasında
değerlerini belirleyen ortak nokta nedir? Grand Pera önünde eğilmek midir? Bu
noktada geldiğimiz traji-komik durumu da Celil Nalçakan'ın dikkatine sunarım. İsim hakkı yüzünden hakkında Grand Pera
tarafından baskı uygulanan Kadıköy Emek Sahnesi ödül almaya çıksın mı o sahnede?
Tüm bu aday ve ödül verilmiş isimler geçmişte kendilerine ya da dizi, oyun
filmlerde birlikte oynadıkları arkadaşlarının suratlarına sıkılan göz yaşartıcı
gazları, meydan dayaklarını, dâvâları unutsunlar mı? Ödül veren Şaylan Hanım'ın
hafızası bu kadar mı zayıf? Hadi diyelim
ki o hatırlamıyor unuttu biz de ona ve diğerlerine hatılatmayalım mı? Ortada traji komikleşmeye meyyal bir duruma
dikkat çekmek eleştirmek için eleştirmek
midir? Bana yakışmayan nedir Celil Nalçakan? Geçmişte yapılanları unutup
kapitalizmin çarklarına yâni kasabın
bıçağına kafasını uzatan aptal öküz mü olalım? Onurlu bir duruş mu önemli yoksa
elektrik parasını hesaplamak mı önemli? İnsan onurunun bir değeri yok mu? Grand
Pera'ya muhtaç olacağıma güneş
altında Maçka Parkı'nda yaparım
ödül törenini.
Celil Bey tiyatro sahnesinden yeni bir hayatın
umudunu paylaşıyor seyircisi ile. Yeni bir hayatın mümkün olduğunu anlatıyor.
Onları yapabilme gücü varsa yapsın yapmayacaksa söylemesin mi diyelim? O
dedikleri laf olsun diye söylenen laflar mıdır yoksa?
Melih Anık
not: Bir dostum uyardı. Bu olay nedeniyle tutuklamalar olmamış. Ben de yazıda üstünü çizdim.
not: Bir dostum uyardı. Bu olay nedeniyle tutuklamalar olmamış. Ben de yazıda üstünü çizdim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder