11 Nisan 2018 Çarşamba

Afife Ödülleri'nde Çadır Kültürü


Ülkemizde tiyatro dalında verilen ödüller her sene daha da artıyor. Görünüşe göre ödüller, alanlardan daha çok verenlerin kendi reklâmını  yaptığı, Türk Tiyatrosu'na hiçbir yararı olmayan mevsimlik eğlenceler haline geldi. 'Kazanan' yerine 'ödül alan ve veren' kelimelerini özellikle kullanıyorum çünkü tiyatro ödülleri ticari bir alış veriş ülkemizde.  Bu alış verişten yarar sağlayanlar da jüri üyeleri. Kim huzur hakkı,  kimileri bedava bilet alıyor, galalara davet ediliyor. Bu sayede itibar kazanan çok insan türedi. Bunlar âdeta bir ordu komutanı, bir baş öğretmen gibi tiyatrocuları denetliyor, karşılarında el pençe durduruyorlar. Yüzlerine gülücükler atılıyor. Adam yerine konuyorlar kısaca. Bunları bu hâle getiren de tiyatrocular. Tiyatrocu kelimesini kullanmamın nedeni, kelimenin  oyuncu, yönetmen, tasarımcı vb bu iş dalında çalışan hepsini içermesi yüzünden. Aslında pek çok 'tiyatrocu'nun tiyatro ile ilgisi de yok. Kapınıza damacana ile su getiren adama da 'sucu' deniyor ama suyu kendisi üretmiyor sadece kamyondan evinize taşıyor. Bazı tiyatrocular da öyle.

Ülkemizde ödül mevsimi Nisan-Mayıs ayları. Önce adaylar açıklanıyor iki üç hafta sonra da her ödül patronunun gücüne göre bir yerde tören yapılıyor. Açıklama bir gün, tören bir gün. Yarattıkları rüzgâr da o kadar. Bazen birisi iktidara ağır(!) laflar etsiyse rüzgarın süresi biraz daha uzuyor. Tiyatro camiası onu buluyor ya da kimin olabileceğini tahmin ediyor onu ödüllendiriyor ki törende ses getirsin medyada iki satır fazla yer alınsın. Ödüllerin tiyatro ile ilgisi ödül dallarının isimleri kadar. Zira ödüller  o dönem tiyatro ile ilgili yaşananlara tepki vermek için kurgulanmış oluyor. Jüriler, kendilerine göre birilerine arka çıkıyor onu kanatları altına alıyorlar. Vizyonları kadar  tiyatro ile topluma ayar vermeye çalışıyorlar. Bu kendilerine vehmettikleri bir güç. Aslında kimsenin de taktığı falan yok.  

Ödüller içinde en 'en' olanı Afife Ödülleri. Genellikle önce o açıklıyor arkasından diğerleri boşluk dolduruyor. Afife Ödüllerinin arkasında bir banka var. Haldun Dormen ödüllerin danışmanı. 33 kişilik jürisinin nasıl seçildiği belli de belli değil! Üç(ya da altı) yıllık süre sonunda ayrılan, yerine gelen için kulis yapıyor sanırım. Zira aynı kapalı çevreden iskambil kağıtlarından yapılmış kule gibi duruyorlar.  Afife ödülleri yıllar içinde kural değiştire değiştire bugüne geldi. Bilet alınarak seyredilen oyunların bilet paraları jüri üyelerine ödeniyor.  Ön eleme için dokuz üyenin görüşü yetiyor. İtiraz olursa yeni bir dokuz üyenin görüşü alınıyor. Jüri üyelerinin tamamı ADAY OLARAK BELİRLENEN  tüm oyunları seyretmek zorunda. Üyelerin oyun listesinin en az yüzde 20'sini seyretmeleri yetiyor. Jüri Üyeleri sezon boyunca İcra Kurulu tarafından belirlenen kriterlere uygun oyunları izlemek ve tüm kategorilerde aday oyunları belirlemekle yükümlüdürler. Bu oyunların nasıl belirlendiği, kriterin nasıl tesbit edildiği belli değil. 33 kişi var ama sonunda kararlar bir kişinin iki dudağına kadar inebilir. Durum onu gösteriyor. 

Afife Ödülleri 2018 adaylarını açıkladı. Bir bankanın himayesinde 22. yılına ulaşmış, 33 jüri üyeli ödül öyle bir şey yaptı ki kendini  ifşa ve itiraf etti. Bu ilk de değil. Bir süredir ödüllerle ilgili yayılan kokulara  ve verilen ödüllere bakarak aynı kafanın devam ettiğini görmekteyim. Buna neden de bir oyun.

Bu sezona damgasını vuran bir oyun var. İBB Şehir Tiyatroları tarafından sahnelenen İbsen'in Nora isimli oyununa Afife jürisi biri kostüm diğeri müzik dallarında iki adaylık verdi. Oysa oyun yönetmen, dekor, kadın oyuncu, yardımcı kadın oyuncu ve tüm tasarım dallarında ödül adayı olabilecek hatta ödül alabilecek nitelikte idi. Ülkemizde bu düzeye rastlamak gerçekten zor. Bir elmas ustası eline aldığı elmasın değerini başkaları ile karşılaştırmadan şıp diye nasıl anlarsa Nora da tiyatro açısından erbabı için öyle bir elmastı. O erbaptan beklenen vicdanlı, adaletli olması.  Öte yandan Nora güncel kadın meselesine dokunan bir oyundu da. Afife ödüllerinin geçmişinde tiyatrodan  başka nedenlerle ödül verilen oyunlar vardı. Konuya, kişiye dikkat çekmek amacıyla ödüller de verdi Afife. Yâni Afife jürisinin alışkanlığı Nora'yı isteseydi göz önüne çıkarırdı başka oyunlar için yaptıkları gibi. Ama Afife jürisi oyunun bu niteliklerini de görmezden gelmişti. Kadın sorununa Zabel üzerinden bakmaya çalışmış galiba. Bu da bir tercih. Kaldı ki öte yandan Afife jürisinin Nora'yı dışarıda tuttuğu dallardaki oyunların Nora'dan daha iyi olduklarını söylemek de imkânsız. Meselâ en iyi oyun dalında aday seçilen Romeo ve Jüliet, Terör, Yuva, Bir Baba Hamlet ve Zabel beşlisi içinde (ikisini seyretmiş, ikisinin metnini okumuş  biri olarak)  Nora'nın seyretmiş olduğum Romeo ve Jüliet ve de Terör'den çok daha iyi oyun olduğunu kesinlikle söylerim.  Seyretmediklerimi kenara koyarak seyrettiğim oyunlar hakkında bir şeyler söyleyeyim. Makedon yönetmen Projkovski'nin  Romeo ve Juliet'i  daha önce sahnelediği Bura(Fırtına) oyunundan yaptığı apartmalarla aynı biçimin üstüne oturan bir oyun. Yönetmen aynı koreograf  ve aynı müzisyen ile arşivden çıkardıklarıyla Romeo Juliet'i pişirmiş bize de yeni diye satmışlar. Romeo Juliet'i de dağıtmışlar. Bizim çok bilmiş jürimiz de herhalde sahnedeki sudan olacak  ağzının suyu akarak oyunu seyretmiş.  Ağızlarının suyu o kadar akmış ki aynı oyuna yedi adaylık vermişler. Utanç verici ama Afife jürisinin yedi adaylık verdiği oyunun müzik, koreografisi, dekor, ışık ve kostümleri de Bura'dakininkilere çok benziyor. Romeo Juliet Bura'nın kazanına daldırılıp çıkarılmış sanki. Ben bunu Türk Tiyatrosu için utanç verici bulurum. 'Genç kuşak sanatçısı adayı' yaptıkları oyuncunun ise  şimdilik sanatçı olmadığı da kesin.('Genç kuşak sanatçı' ifadesi de yanlış.Sanatçılığı kim kaybetmiş?) Bu oyuna verilen adaylıklar çok görmüş ve bilmiş jürinin aslında hiç de çok görmediği ve bilmediğini gösterir nitelikte. Nora, diğer oyun Terör'ün yanında bize metin olarak daha yakın ve tiyatral açıdan Terör'den daha çok tiyatral özelliklere sahip. Terör ile Nora kalsa tabii ki Nora olmalı o listede. Yâni beş oyunluk listede Nora'nın yer almamasının açıklanır bir tarafı yok.

O halde neden Nora en iyi oyun ve diğer  kategorilerde yok da diğer ikisi var? Ben bunun stratejik ve hesaplı olduğunu düşünüyorum. Öncelikle Afife jürisi içindeki 'ekol' Alican Yücesoy'u çok seviyor ve arkasında durmak istiyor. Bu anlaşılabilir bir durum ama bir yere kadar. Bakırköy Belediye Tiyatrosu'nun yeni yönetimi Alican Yücesoy yönetmenliğinde Kadriye Kenter'i devirerek işin başına geçti. Belediye Başkanı ile araları şekerrenk. Başkanın tiyatroyu kapatmak istediği gibi duyumlar da var. Afife jürisi bir süredir ödüllerle tiyatroya destek oluyor kendince. (Ama ne pahasına!)  O nedenle her yıl Bakırköy Belediye Tiyatrosu'ndan bir şeyleri alıyorlar listelerine. Bakırköy Belediye Tiyatrosu'na destek veren bir diğer kurum da İKSV. İKSV'nin verdiği desteğin de önemli bir nedeni var. BBT İstanbul Tiyatro Festivali için İKSV'na sahnelerini açarak destek oluyor. BBT, İKSV Tiyatro Festivali'nin yönetmeninin seçici jüri olduğu İran Tiyatro Festivali'ne davet edilen tek Türk tiyatro topluluğu. İKSV yöneticisi, Afife jürisinin bence 'güçlü' ve bilgili üyesi. Tiyatro festivali programı hazırlamak az iş mi! Öte yandan temelde yönetimin anlayışı  nedeniyle tiyatro camiasının dışlamış gibi göründüğü İBBŞT, tiyatro festivalinde İKSV'na sahnelerini açmadı. Nora'nın dışlanmış olmasının temelinde bu hesaplaşmanın da olduğunu düşünüyorum. Kimse bana Nora'nın Terör veya Romeo ve Juliet'ten daha kötü olduğunu ya da zevkler renkler tantanası yapmasın.

Afife jürisinin en iyi kadın oyuncu dalında seçtiği beş kadın oyuncu şunlar: Aysel Yıldırım, Nezaket Erden, Özlem Zeynep Dinsel, Tilbe Saran ve Zerrin Tekindor. İlk üç oyuncunun yanında son iki farklı bir düzeyi temsil ediyorlar. Tilbe Saran ve Zerrin Tekindor  neredeyse özel ödül dalında, yarışmadan ödüllendirilecek tecrübeli isimler. Bu nedenle beş isim dengesiz bir yarışma içinde. Saran ve Tekindor bunu nasıl içlerine sindirirler bilmem. Öte yandan iki büyük ismin oynadıkları oyunlar dünya edebiyatının temel taşları. İlk üçünün oyunları ise uyarlama, derleme ve genç bir yazarın çalışması. Tekstlerde de bir dengesizlik var. Gene de haksızlık etmemek için o gençleri karşılaştırma dışı bırakayım. Ben Saran ve Tekindor'u seyrettim. Tekindor'un Arzu Tramvayı'ndaki oyunculuğu ile Tilbe Saran'ın Martı'daki oyunculuğu arasında denk bir karşılaştırma yapılamaz. Tekindor  çok arkadan gelen Tilbe Saran'ı görmez bile. Tekindor'u zorlayacak olan ve Tilbe Saran'dan çok çok daha iyi bir oyunculuk göstermiş olan Yeşim Koçak ise adaylar arasında yok. Nedeni ne? İlk akla gelen seçilen adaylar arasında ismi üzerinde karar sağlanmış bir aday karşısında oyları bölmemek olabilir. Bu da kazananın zaten baştan belli olduğu yolunda bir sonuca götürür bizi. Bu dokuz kişiyle ön aday listesi belirleyen sistemin kalan 24 kişiyi manipüle etmesi demek de olabilir.  Bence esas nedeni Afife jürisinin hastalığından kaynaklanıyor. Tilbe Saran kadın oyuncuları Kenter Tiyatrosu'nda 'sahnedeyiz' eyleminde  buluşturdu ya Afife jürisinin reklam için aradığı kişi Tilbe Saran, adaylar içinde olacak tabii ki. Martı'daki performansı ödüllük düzeyinde olmayan Tilbe Saran'ın Yeşim Koçak dışarıda bırakılarak seçilmesinin başka ne nedeni olabilir ki! Tabii ki bir de jüride hâkim olan İBBŞT karşıtlığının rolü var diye düşünüyorum. Yâni karar tiyatro ile ilgili değil.

En iyi kadın oyuncu dalında aday gösterilen Nezaket Erden'in oyunu Sevgili Arsız Ölüm bu sezon oyunu sayılır mı acaba? Sahneye ilk çıkışı sezon dışında, 2017 Şubat ayı. Belki de okul ödevi olduğu için o tarihi dikkate almamışlardır ama jüri üyelerinden biri seyretmiş oyunu. Jüri üyesi Bogos Çalgıcıoğlu'nun 21 Şubat 2017 tarihli habere yorumu ödül tüzüğüyle nasıl uyuşur? Bazı şeylere önceden mi karar veriliyor dersiniz?


Bir Osmanlı Ermenisi olan Zabel'in anılarını okudum bayıldım, hayran kaldım. Oyun metnini okudum, oyunu seyretmedim ancak Nora yanında bence o beşten biri (Zabel dahil) çıkarılır ve listeye Nora girer bence. Kanlı Komedya, Fırtına(Moda Sahnesi istememiş olabilir)  da bence hakkı yenmiş oyunlar.  Osmanlı Ermeni Tiyatrosu konusunda uzman olan Bogos Bey'in adayların seçilmesi konusundaki katkısını  ve dahlini ölçecek durumda değilim. Ama Afife Ödülleri'nin ülkemizin zenginliği olan kültürlere olan ilgisini de yadsımamak gerek.

Afife jürisinin en iyi yardımcı kadın oyuncu dalında Akşam Yemeği'nden  iki kadın oyuncu seçmesi de başka bir tuhaflık. Oyunda zaten iki kadın oyuncu var. İkisi de yardımcı kadın oyuncu dalında aday. Tekstte saydırdım. Claire için 244 Babette için 155 girdi var. Erkeklerde durum şu: Paul için 383 Serge için 342 kayıt var. Yâni oyun Paul, Serge ve Claire arasında geçiyor Babette yardımcı. İki kadın arasındaki farka rağmen ikisinin de yardımcı kadın adaylığı tuhaf. Kaldı ki  Nora'daki  mükemmel performansı ile göz kamaştıran ve Akşam Yemeği'nin iki kadın oyuncusundan da iyi olan  Berna Adıgüzel yardımcı kadın dalında yok.  İzahı nedir? Buna 'jürinin aymazlığı ve siyaseti tiyatroya karıştırmasının sonucudur'dan başka açıklama bulamıyorum.

Afife jürisi Akşam Yemeği'nde Serkan Keskin'i de yardımcı erkek dalında aday göstermiş. Oysa kayıtlara bakarsak Serkan Keskin oyunun iki ana erkek karakterinden birisi. Ona en iyi erkek dalında yer bulamamışlar sanırım. O da buradan girsin demişler. Bu da Işıl Kasapoğlu'na ve Çevre Tiyatrosu'na bir selam, jüriden herhalde..

En iyi erkek oyuncu dalında Tac'ın Nöbetçileri oyunundan Murat Eken aday gösterilmiş. Oyun zaten iki erkek oyuncu tarafından oynanıyor. Birinin iyiliği diğerinin iyiliğinden kaynaklanıyor zaten. Ama yeterince 'ağır abi' olmadıkları için yardımcı kadın oyuncu adaylığındaki gibi ikisi birden aday yapılmamış.  Kaya Akkaya kenarda dursun gençtir demişler herhalde. Hem Yiğit Sertdemir'i mi yoksa Murat Akkoyunlu'yu mu çıkaracaksın adaylardan! Seveni çok Yiğit 'bizden', Murat da bu senenin arka çıkılanı Şevket Çoruh'un tiyatrosundan. Serkan'ı alamadık Kaya'yı mı alacağız diye düşündüler herhalde.

Nihal Kaplangı'nın İBBŞT'dan arkadaşları jüride. İBBŞT oyunu olmasına rağmen arkadaş kontenjanından girmiş sanırım. Tolga Çebi ve Gamze Kuş'un da İBBŞT oyunlarından aday gösterilmeleri arkadaş kontenjanının kurum nefretinin önüne geçtiğini gösteriyor.  Demek ki Yeşim Koçak, Berna Adıgüzel, Eylül Gürcan ve Kemal Yiğitcan'ın  ve de yönetmen Ali  Gökmen'in jüri üyesi arkadaştan yana şansları yok.  

Şöyle bir bakın Afife Ödülleri nasıl bir tiyatro istiyor? Açıklanan oyunlardan ve adaylıklardan çıkıyor mu bu? Türk Tiyatrosu için öne sürdükleri çözümün  ip uçları var mı aday seçimlerinde? Yok! Zira Afife Ödülleri'nin  amacı da Türk Tiyatrosu değil zaten. Çadır kültürü sarmış her yanı. Ödüllere yansıması da böyle oluyor. Tiyatroyu sirke çevirenleri tarihe kaydetmek için bu yazıyı yazdım. Bunlar duyumlardan bu piyasadaki izlenimlerimden ve de kendi tecrübelerimden  çıkardığım sonuçlardır. Benim gördüğüm açıdan farklısını gören bilen varsa onu dinlemeye hazırım. Yazdıklarımı düzeltmeye de.  Gelin açık açık konuşalım Türk Tiyatrosu'na bir katkımız olsun. Yapabilir misiniz?

Melih Anık

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder