Ülkemizde tiyatro dalında verilen ödüller her sene
daha da artıyor. Görünüşe göre ödüller, alanlardan
daha çok verenlerin kendi reklâmını yaptığı, Türk Tiyatrosu'na hiçbir yararı
olmayan mevsimlik eğlenceler haline geldi. 'Kazanan' yerine 'ödül alan ve veren' kelimelerini
özellikle kullanıyorum çünkü tiyatro ödülleri ticari bir alış veriş ülkemizde. Bu alış verişten yarar sağlayanlar da jüri
üyeleri. Kim huzur hakkı, kimileri
bedava bilet alıyor, galalara davet ediliyor. Bu sayede itibar kazanan çok
insan türedi. Bunlar âdeta bir ordu komutanı, bir baş öğretmen gibi
tiyatrocuları denetliyor, karşılarında el pençe durduruyorlar. Yüzlerine
gülücükler atılıyor. Adam yerine konuyorlar kısaca. Bunları bu hâle getiren de
tiyatrocular. Tiyatrocu kelimesini
kullanmamın nedeni, kelimenin oyuncu,
yönetmen, tasarımcı vb bu iş dalında çalışan hepsini içermesi yüzünden. Aslında
pek çok 'tiyatrocu'nun tiyatro ile ilgisi de yok. Kapınıza damacana ile su
getiren adama da 'sucu' deniyor ama suyu kendisi üretmiyor sadece kamyondan
evinize taşıyor. Bazı tiyatrocular da öyle.
Ülkemizde ödül mevsimi Nisan-Mayıs ayları. Önce
adaylar açıklanıyor iki üç hafta sonra da her ödül patronunun gücüne göre bir
yerde tören yapılıyor. Açıklama bir gün, tören bir gün. Yarattıkları rüzgâr da
o kadar. Bazen birisi iktidara ağır(!) laflar etsiyse rüzgarın süresi biraz
daha uzuyor. Tiyatro camiası onu buluyor ya da kimin olabileceğini tahmin
ediyor onu ödüllendiriyor ki törende ses getirsin medyada iki satır fazla yer
alınsın. Ödüllerin tiyatro ile ilgisi ödül dallarının isimleri kadar. Zira
ödüller o dönem tiyatro ile ilgili
yaşananlara tepki vermek için kurgulanmış oluyor. Jüriler, kendilerine göre
birilerine arka çıkıyor onu kanatları altına alıyorlar. Vizyonları kadar tiyatro ile
topluma ayar vermeye çalışıyorlar. Bu kendilerine vehmettikleri bir güç.
Aslında kimsenin de taktığı falan yok.
Ödüller
içinde en 'en' olanı Afife Ödülleri.
Genellikle önce o açıklıyor arkasından diğerleri boşluk dolduruyor. Afife
Ödüllerinin arkasında bir banka var. Haldun Dormen ödüllerin danışmanı. 33
kişilik jürisinin nasıl seçildiği belli de belli değil! Üç(ya da altı) yıllık
süre sonunda ayrılan, yerine gelen için kulis yapıyor sanırım. Zira aynı kapalı
çevreden iskambil kağıtlarından yapılmış kule gibi duruyorlar. Afife ödülleri yıllar içinde kural değiştire
değiştire bugüne geldi. Bilet alınarak seyredilen oyunların bilet paraları jüri
üyelerine ödeniyor. Ön eleme için dokuz
üyenin görüşü yetiyor. İtiraz olursa yeni bir dokuz üyenin görüşü alınıyor.
Jüri üyelerinin tamamı ADAY OLARAK BELİRLENEN tüm oyunları seyretmek zorunda. Üyelerin oyun
listesinin en az yüzde 20'sini seyretmeleri yetiyor. Jüri Üyeleri sezon boyunca İcra
Kurulu tarafından belirlenen kriterlere uygun oyunları izlemek ve tüm
kategorilerde aday oyunları belirlemekle yükümlüdürler. Bu oyunların nasıl
belirlendiği, kriterin nasıl tesbit edildiği belli değil. 33 kişi var ama
sonunda kararlar bir kişinin iki dudağına kadar inebilir. Durum onu gösteriyor.
Afife Ödülleri 2018 adaylarını açıkladı. Bir bankanın
himayesinde 22. yılına ulaşmış, 33 jüri üyeli ödül öyle bir şey yaptı ki kendini ifşa ve itiraf etti. Bu ilk de
değil. Bir süredir ödüllerle ilgili yayılan kokulara ve verilen ödüllere bakarak aynı kafanın devam
ettiğini görmekteyim. Buna neden de bir oyun.
Bu sezona damgasını vuran bir oyun var. İBB Şehir
Tiyatroları tarafından sahnelenen İbsen'in Nora isimli oyununa Afife jürisi biri
kostüm diğeri müzik dallarında iki adaylık verdi. Oysa oyun yönetmen, dekor,
kadın oyuncu, yardımcı kadın oyuncu ve tüm tasarım dallarında ödül adayı
olabilecek hatta ödül alabilecek nitelikte idi. Ülkemizde bu düzeye rastlamak gerçekten
zor. Bir
elmas ustası eline aldığı elmasın değerini başkaları ile karşılaştırmadan şıp
diye nasıl anlarsa Nora da tiyatro açısından erbabı için öyle bir elmastı.
O erbaptan beklenen vicdanlı, adaletli olması. Öte yandan Nora güncel kadın meselesine
dokunan bir oyundu da. Afife ödüllerinin geçmişinde tiyatrodan başka nedenlerle ödül verilen oyunlar vardı.
Konuya, kişiye dikkat çekmek amacıyla ödüller de verdi Afife. Yâni Afife
jürisinin alışkanlığı Nora'yı isteseydi göz önüne çıkarırdı başka oyunlar için yaptıkları
gibi. Ama Afife jürisi oyunun bu niteliklerini de görmezden gelmişti. Kadın sorununa Zabel üzerinden bakmaya çalışmış galiba. Bu da bir tercih. Kaldı ki
öte yandan Afife jürisinin Nora'yı dışarıda tuttuğu dallardaki oyunların
Nora'dan daha iyi olduklarını söylemek de imkânsız. Meselâ en iyi oyun dalında aday
seçilen Romeo ve Jüliet, Terör, Yuva, Bir Baba Hamlet ve Zabel beşlisi içinde (ikisini
seyretmiş, ikisinin metnini okumuş biri
olarak) Nora'nın seyretmiş olduğum Romeo
ve Jüliet ve de Terör'den çok daha iyi oyun olduğunu kesinlikle söylerim. Seyretmediklerimi kenara koyarak seyrettiğim
oyunlar hakkında bir şeyler söyleyeyim. Makedon yönetmen Projkovski'nin Romeo ve Juliet'i daha önce sahnelediği Bura(Fırtına) oyunundan yaptığı
apartmalarla aynı biçimin üstüne oturan bir oyun. Yönetmen aynı koreograf ve aynı müzisyen ile arşivden çıkardıklarıyla Romeo
Juliet'i pişirmiş bize de yeni diye satmışlar. Romeo Juliet'i de dağıtmışlar. Bizim çok bilmiş jürimiz de herhalde sahnedeki sudan olacak ağzının suyu akarak oyunu seyretmiş. Ağızlarının suyu o kadar akmış ki aynı oyuna
yedi adaylık vermişler. Utanç verici ama Afife jürisinin yedi adaylık verdiği oyunun
müzik, koreografisi, dekor, ışık ve kostümleri de Bura'dakininkilere çok
benziyor. Romeo Juliet Bura'nın kazanına daldırılıp çıkarılmış sanki. Ben bunu Türk Tiyatrosu için utanç verici bulurum. 'Genç kuşak sanatçısı adayı' yaptıkları oyuncunun ise şimdilik sanatçı olmadığı da kesin.('Genç
kuşak sanatçı' ifadesi de yanlış.Sanatçılığı
kim kaybetmiş?) Bu oyuna verilen adaylıklar çok görmüş ve bilmiş jürinin
aslında hiç de çok görmediği ve bilmediğini gösterir nitelikte. Nora, diğer
oyun Terör'ün yanında bize metin olarak daha yakın ve tiyatral açıdan Terör'den
daha çok tiyatral özelliklere sahip. Terör ile Nora kalsa tabii ki Nora
olmalı o listede. Yâni beş oyunluk listede Nora'nın yer almamasının açıklanır
bir tarafı yok.
O halde neden Nora en iyi oyun ve diğer kategorilerde yok da diğer ikisi var? Ben
bunun stratejik ve hesaplı olduğunu düşünüyorum. Öncelikle Afife jürisi
içindeki 'ekol' Alican Yücesoy'u çok seviyor ve arkasında durmak istiyor. Bu anlaşılabilir
bir durum ama bir yere kadar. Bakırköy Belediye Tiyatrosu'nun yeni yönetimi Alican Yücesoy yönetmenliğinde
Kadriye Kenter'i devirerek işin başına geçti. Belediye Başkanı ile araları şekerrenk.
Başkanın tiyatroyu kapatmak istediği gibi duyumlar da var. Afife jürisi bir süredir ödüllerle tiyatroya destek oluyor kendince. (Ama ne pahasına!) O nedenle her yıl Bakırköy Belediye
Tiyatrosu'ndan bir şeyleri alıyorlar listelerine. Bakırköy Belediye
Tiyatrosu'na destek veren bir diğer kurum da İKSV. İKSV'nin verdiği desteğin de
önemli bir nedeni var. BBT İstanbul Tiyatro Festivali için İKSV'na sahnelerini
açarak destek oluyor. BBT, İKSV Tiyatro Festivali'nin yönetmeninin seçici jüri
olduğu İran Tiyatro Festivali'ne davet edilen tek Türk tiyatro topluluğu. İKSV
yöneticisi, Afife jürisinin bence 'güçlü' ve bilgili üyesi. Tiyatro festivali
programı hazırlamak az iş mi! Öte yandan temelde yönetimin anlayışı nedeniyle tiyatro camiasının dışlamış gibi göründüğü İBBŞT, tiyatro festivalinde İKSV'na sahnelerini
açmadı. Nora'nın dışlanmış olmasının temelinde bu hesaplaşmanın da olduğunu
düşünüyorum. Kimse bana Nora'nın Terör veya Romeo ve Juliet'ten daha kötü
olduğunu ya da zevkler renkler tantanası yapmasın.
Afife jürisinin en iyi kadın oyuncu dalında seçtiği
beş kadın oyuncu şunlar: Aysel Yıldırım, Nezaket Erden, Özlem Zeynep Dinsel,
Tilbe Saran ve Zerrin Tekindor. İlk üç oyuncunun yanında son iki farklı bir
düzeyi temsil ediyorlar. Tilbe Saran ve Zerrin Tekindor neredeyse özel ödül dalında, yarışmadan
ödüllendirilecek tecrübeli isimler. Bu nedenle beş isim dengesiz bir yarışma
içinde. Saran ve Tekindor bunu nasıl içlerine sindirirler bilmem. Öte yandan
iki büyük ismin oynadıkları oyunlar dünya edebiyatının temel taşları. İlk üçünün
oyunları ise uyarlama, derleme ve genç bir yazarın çalışması. Tekstlerde de bir
dengesizlik var. Gene de haksızlık etmemek için o gençleri karşılaştırma dışı
bırakayım. Ben Saran ve Tekindor'u seyrettim. Tekindor'un Arzu Tramvayı'ndaki
oyunculuğu ile Tilbe Saran'ın Martı'daki oyunculuğu arasında denk bir
karşılaştırma yapılamaz. Tekindor çok
arkadan gelen Tilbe Saran'ı görmez bile. Tekindor'u zorlayacak olan ve Tilbe
Saran'dan çok çok daha iyi bir oyunculuk göstermiş olan Yeşim Koçak ise adaylar
arasında yok. Nedeni ne? İlk akla gelen seçilen adaylar arasında ismi üzerinde
karar sağlanmış bir aday karşısında oyları bölmemek olabilir. Bu da kazananın
zaten baştan belli olduğu yolunda bir sonuca götürür bizi. Bu dokuz kişiyle ön
aday listesi belirleyen sistemin kalan 24 kişiyi manipüle etmesi demek de
olabilir. Bence esas nedeni Afife
jürisinin hastalığından kaynaklanıyor. Tilbe Saran kadın oyuncuları Kenter
Tiyatrosu'nda 'sahnedeyiz' eyleminde buluşturdu ya Afife jürisinin reklam için
aradığı kişi Tilbe Saran, adaylar içinde olacak tabii ki. Martı'daki
performansı ödüllük düzeyinde olmayan Tilbe Saran'ın Yeşim Koçak dışarıda
bırakılarak seçilmesinin başka ne nedeni olabilir ki! Tabii ki bir de jüride
hâkim olan İBBŞT karşıtlığının rolü var diye düşünüyorum. Yâni karar tiyatro
ile ilgili değil.
En iyi kadın oyuncu dalında aday gösterilen Nezaket
Erden'in oyunu Sevgili Arsız Ölüm bu sezon oyunu sayılır mı acaba? Sahneye ilk
çıkışı sezon dışında, 2017 Şubat ayı. Belki de okul ödevi olduğu için o tarihi dikkate almamışlardır ama jüri üyelerinden biri seyretmiş oyunu. Jüri üyesi Bogos Çalgıcıoğlu'nun 21 Şubat 2017 tarihli habere
yorumu ödül tüzüğüyle nasıl uyuşur? Bazı şeylere önceden mi karar veriliyor
dersiniz?
Bir Osmanlı Ermenisi olan Zabel'in anılarını okudum
bayıldım, hayran kaldım. Oyun metnini okudum, oyunu seyretmedim ancak Nora yanında bence o beşten biri (Zabel dahil) çıkarılır ve listeye Nora girer bence. Kanlı Komedya, Fırtına(Moda
Sahnesi istememiş olabilir) da bence hakkı yenmiş oyunlar. Osmanlı Ermeni Tiyatrosu konusunda uzman olan
Bogos Bey'in adayların seçilmesi konusundaki katkısını ve dahlini ölçecek durumda değilim. Ama Afife
Ödülleri'nin ülkemizin zenginliği olan kültürlere olan ilgisini de yadsımamak
gerek.
Afife jürisinin en iyi yardımcı kadın oyuncu dalında
Akşam Yemeği'nden iki kadın oyuncu
seçmesi de başka bir tuhaflık. Oyunda zaten iki kadın oyuncu var. İkisi de
yardımcı kadın oyuncu dalında aday. Tekstte saydırdım. Claire için 244 Babette
için 155 girdi var. Erkeklerde durum şu: Paul için 383 Serge için 342 kayıt
var. Yâni oyun Paul, Serge ve Claire arasında geçiyor Babette yardımcı. İki
kadın arasındaki farka rağmen ikisinin de yardımcı kadın adaylığı tuhaf. Kaldı
ki Nora'daki mükemmel performansı ile göz kamaştıran ve Akşam
Yemeği'nin iki kadın oyuncusundan da iyi olan Berna Adıgüzel yardımcı kadın dalında yok. İzahı nedir? Buna 'jürinin aymazlığı ve siyaseti
tiyatroya karıştırmasının sonucudur'dan başka açıklama bulamıyorum.
Afife jürisi Akşam Yemeği'nde Serkan Keskin'i de yardımcı erkek dalında aday göstermiş. Oysa kayıtlara bakarsak Serkan Keskin
oyunun iki ana erkek karakterinden birisi. Ona en iyi erkek dalında yer
bulamamışlar sanırım. O da buradan girsin demişler. Bu da Işıl Kasapoğlu'na ve
Çevre Tiyatrosu'na bir selam, jüriden herhalde..
En iyi erkek oyuncu dalında Tac'ın Nöbetçileri
oyunundan Murat Eken aday gösterilmiş. Oyun zaten iki erkek oyuncu tarafından
oynanıyor. Birinin iyiliği diğerinin iyiliğinden kaynaklanıyor zaten. Ama
yeterince 'ağır abi' olmadıkları için yardımcı kadın oyuncu adaylığındaki gibi
ikisi birden aday yapılmamış. Kaya Akkaya kenarda dursun gençtir demişler
herhalde. Hem Yiğit Sertdemir'i mi yoksa Murat Akkoyunlu'yu mu çıkaracaksın
adaylardan! Seveni çok Yiğit 'bizden', Murat da bu senenin arka çıkılanı Şevket Çoruh'un
tiyatrosundan. Serkan'ı alamadık Kaya'yı mı alacağız diye düşündüler herhalde.
Nihal Kaplangı'nın İBBŞT'dan arkadaşları jüride. İBBŞT
oyunu olmasına rağmen arkadaş kontenjanından girmiş sanırım. Tolga Çebi ve
Gamze Kuş'un da İBBŞT oyunlarından aday gösterilmeleri arkadaş kontenjanının kurum
nefretinin önüne geçtiğini gösteriyor. Demek
ki Yeşim Koçak, Berna Adıgüzel, Eylül Gürcan ve Kemal Yiğitcan'ın ve de yönetmen Ali Gökmen'in jüri üyesi arkadaştan yana şansları
yok.
Şöyle bir bakın Afife Ödülleri nasıl bir tiyatro
istiyor? Açıklanan oyunlardan ve adaylıklardan çıkıyor mu bu? Türk Tiyatrosu
için öne sürdükleri çözümün ip uçları var
mı aday seçimlerinde? Yok! Zira Afife Ödülleri'nin amacı da Türk Tiyatrosu değil zaten. Çadır
kültürü sarmış her yanı. Ödüllere yansıması da böyle oluyor. Tiyatroyu sirke çevirenleri
tarihe kaydetmek için bu yazıyı yazdım. Bunlar duyumlardan bu piyasadaki
izlenimlerimden ve de kendi tecrübelerimden çıkardığım sonuçlardır. Benim gördüğüm açıdan farklısını gören
bilen varsa onu dinlemeye hazırım. Yazdıklarımı düzeltmeye de. Gelin açık açık konuşalım Türk Tiyatrosu'na
bir katkımız olsun. Yapabilir misiniz?
Melih Anık
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder