4 Şubat 2015 Çarşamba

DÜŞMAN

İlk defa Arda Aydın'dan duydum. İBBŞT'nın yeni yönetimini eleştiriyordum Arda Aydın telefonla beni aradı. Kurum içinde eleştirilerimden duyulan rahatsızlıktan bahsetti, beni kurum içinde takip edenler olduğunu ve yazdıklarımın onları etkileyebileceğini söyledi, bana eleştirilerimi devam ettirmemem iması yaptı , eğer devam edersem  'Bize düşmanlık ediyorsun diye anlayacağım' dedi. Ben de ona niyetimin 'düşmanlık' olmadığını söyledim ama yeni GSY'nin göreve gelir gelmez ortaya attığı 'törpüleme, otokontrol, Kenan ve Bergüzar' meselelerinin aslında kurum çalışanlarını rencide edici bir üslup olduğunu söyledim. Arda Aydın da 'Erhan Abi çok iyi niyetli biridir, bence de söylememeliydi...' falan dedi. 

Sonradan bana 'laf geçirme' gayretleri gösteren İBBŞT'nın yaşlıları ve gençleri ve de İBBŞT ile yakın ilişkilerde olmak isteyenler bu 'düşman' meselesine kendilerince bir türlü dokundu. Anladım ki bu, kurumsal bir duruş. Bana 'düşman' diyen rol mü kadro mu kapıyor anlamadım. Belki de kurumun birliği beni 'düşman' bellemekten geçiyor. 

Bu 'düşman' meselesinin en son kahramanı Selin Türkmen. 'Sığ insanlar çevrelerinde düşman arar. Bulamazsa yaratır' diye twit yazdım. Aylardır yazdığım o kadar twite, yazıya ses vermeyen Türkmen 'Peki ya siz? Sormak geldi içimden' diye twit yazmış.Ona bir kaç twit yazdım:


  1. İyi etmişsiniz insan içinde geleni sormalı. Benim de içimden size şunu sormak geldi: 'Tiyatro iktidarın vitrini midir?'
  2. Ama sorunuz da cevapsız kalmasın. Hayır ben düşman yaratmıyorum.
  3. İBBŞT'nda kimseyi düşmanım diye görmüyorum.Hadi şunu da bilin, benim düşmanım olmak da o kadar kolay değil.

Şu ana kadar cevap alamadım.

İBBŞT'da akıllar mı tutuldu anlamadım. Beni tanıyan birlikte kahve içtiğimiz yönetmen, oyuncular var aralarında. Biri çıkıp benim 'düşman' olamayacağımı söylemiyor mu?

Bana yazdıklarından sonra 'düşmanca' bakacak olsam Engin Alkan'ın, Arif Akkaya'nın oyunlarını kötülerdim. Her iki yönetmenin benim yazılarıma itirazları yeni değil. Geçmişte onlar, beni kendilerince 'yerin dibine' batırdıkları yazıları yazarken ben onlar hakkında bana 'düşmanlık' ediyorlar demedim. O yazılara rağmen onların sonraki oyunlarını seyrettim ve onları anlamaya çalıştım, hatta ÖVDÜM. Engin Alkan bir yazımı kendi sayfasına koymuş. Benimle tartışan diğer insanları da seyrettiğimde yazdıklarım ortada. Yazılarımız internet ortamında duruyor. Ama okuyan olmadığı ve tiyatro dünyasının oyuncuları sadece kendileri ile ilgili oldukları için yaratılan atmosfere kendilerini sorgulamadan kaptırıyor. Sanırım insanlar kendileri nasıl davranacaksa ondan yola çıkarak başkasını suçluyorlar. Ama ben onlara benzemem. Ben, bana ne dediklerini önemsemiyorum ama gençlerin bu anlayışına tanık oldukça üzülüyorum.



(Resim: Engin Alkan'ın hazırladığı Alemdar oyunu sayfasındaki yazım..)

Evet, bugün İBBŞT'nı yöneten zihniyete karşıyım, yaptıklarını HİÇ beğenmiyorum. Bunu da dile getiriyorum. Ama düşmanlık olarak algılanabilir mi bu? Bu anlayışa kapılırsanız eleştirilere , ödüllere kadar gidersiniz, 'Düşman olduğu için oyunuma kötü dedi, ödül vermedi.' demeye başlarsınız. Kendinizi de kurtaramazsınız bu yolla ama ortamı çok tehlikeli bir anlayışla kirletirsiniz. Türk toplumu aynı fikirde olmadığı düşünce ve görüşleri 'ıslah etmek' için bu yolu mu seçti? Hadi diyelim ki seçti, tiyatronun aynı yöntemleri kullanması çok acı verici değil mi? 

Melih Anık

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder