Geçmiş bir anımı anlatarak başlayayım.
Bir ‘Head hunter’
aradı. Rusya’da milyon dolarlık bir yatırıma CEO arıyorlarmış. Bir sene içinde
hayata geçmesi gerekiyormuş. Maddi şartlar çok iyiymiş. Görev için ben ‘ideal’mişim.
Benden iyisini mi bulacaklarmış. İşin sahibi de adımı duyunca heyecanlanmış.
Kabul edersem çok mutlu olacaklarmış falan filan..
İlk sorum şu oldu : ‘İş bir sene içinde hayata geçer mi?’
Karşıda bir sessizlik oldu. ‘Yâni… Biraz zor ama…’
Ben ‘O halde olmaz’ dedim.
‘Head hunter’ ‘Aman
Melih Bey, ne önemi var. Bir yıl çalışın maaşınızı alın. Gerisini düşünmeyin’
dedi.
Ben ‘Başkasını bulun’ dedim.
‘Head hunter’ ‘Başkası sizden daha iyi yapamayacak ya.. Bu
görevi kabul edecek başka kişileri bulmak kolay. Siz alın o maaşı iş olmazsa
olmaz.’ dedi.
Teşekkür ettim, görevi kabul etmedim.
İş hayatımda bu tarz çok teklif aldım. Piyasada iş böyle
kabul ediliyor(du). Görev (zamanında) yapılmış yapılmamış kimsenin umurunda
değildi. Al maaşı, olursa sendendir olmazsa bir bahane bulursun. Zaten kimse
sormuyor. Herkes ‘benden daha iyisini yapacak yoktur’ diye düşünüyor. Oysa ben, varsa benden önce o görevi üstlenmiş
olan ile konuşmaya kadar götürüyordum işi. Neden ayrılmış, yaşanan sorunlar ne
vb. Koşulları öğrenip aklıma yatarsa teklifi kabul ediyorum. Önemli olan maddi
kazançlarımdan daha önce görevin başarı
ile tamamlanabilmesi idi.
Bunu niye anlattım ?
İBBŞT’ın ‘ismini anmak istemediğim’ GSY, kral öldü diye açıklanan milli yas
nedeniyle oyunların iptal edilmesi üzerine ‘Başbakanlıktan emir geldi, emir
demiri keser’ demiş . Ben olsam bu sözü söyleyeceğime o görevden hemen ayrılırdım. Aslında istifanın da bir
yararı vardır ama hadi o istifa etmesin ama bu olayın saçmalığı üzerine birkaç söz
söylesin. Zira oturduğu koltuk ('Muhsin Ertuğrul’un koltuğu' diyor ya) ona bu
görevi ve sorumluluğu veriyor. İkide bir
Muhsin Ertuğrul’un ismini dilinde gezdirip onun yaptıklarını yapamama yetersizliği
ile o koltukta oturmak mıdır hüner? Yaptığı hırsa değer mi? Bu yönetim
zihniyeti ile mi ‘istediğinden fazlasını alacak’? O da ‘Bir başkası benden
iyisini mi yapacak?’ diye düşünüyor olmalı. İleride bir gün yaptıklarını ‘bir türlü’ açıklar. Şimdi her
dediğine susanlar, arkasından ‘Kral
öldü yaşasın yeni Kral’ ya da ‘Giden ağam gelen paşam’ derler. Ona güveniyor
herhalde.
Dikkat edin, İBBŞT’nın ‘adını anmak istemediğim’ GSY, geldiğinden
beri ‘törpülemek, otokontrol, emir
demiri keser’ gibi tiyatro ile bağdaşmayacak ifadelerle anlatıyor kendini ve başında bulunduğu 100 yıllık kurumu. Bu
nedenle İBBŞT iyi yolda diyemiyorum. Benim
gördüğümü kurumdakiler görmüyor mu?
Melih Anık
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder