Necip Fazıl’ın Bir Adam yaratmak isimli oyununu ortaokul
yıllarımda okudum, 13-14 yaşlarımda. Dayımın bana miras kalan kütüphanesinde
duran kitaplardan biriydi. Sabahattin Ali’nin Kağnı’sını da aynı yıllarda
okudum aynı kütüphaneden seçerek. Reşat
Nuri, Esat Mahmut , Aka Gündüz, Ömer Seyfettin, Halide Edip, Halit Ziya, Peyami Safa, Refik
Halit, Yakup Kadri’nin eserlerini tanımam o yıllardandır. Orhan Veli, Cahit
Sıtkı, Faruk Nafiz, Mehmet Akif, Tevfik Fikret, Orhan Şaik, Ziya Osman çocuk yaşlarımda okuduğum şairlerdi. Şanslı bir gençtim galiba, ortaokul ve
lisedeki edebiyat öğretmenlerimin (Tayyar Bey, Semahat ve Sabahat Hanım’lar) de
katkılarıyla bilgi ve zevkimi pekiştirdim, Divan ve Halk edebiyatımızdan zevk
almasını öğrendim. Lisede her hafta bir
konu üzerine münazara yapardık. Voltaire, Jean-Jacques Rousseau, Montaigne,
Francis Bacon o yıllardan aklımda kaldı. Shakespeare’i orta okul yıllarımda
seyrettim, okudum. Tiyatro merakım da edebiyattan beslendi. İlk okuldan
itibaren Türk ve Dünya tiyatrosunu tanımaya başladım.
Lise yıllarımda oyun oynamak için öğretmenime Necip Fazıl’ın
Bir Adam Yaratmak isimli eserini götürmüştüm. Anlamını sonradan çıkardım onun
manalı bakışının ve “olmaz” deyişinin. Ama o yıllarda Nâzım Hikmet şiirleri de açıkta
okunmazdı. Yani ta o zamandan beri var
bu “Nâzım- Necip Fazıl Terazisi”. Şimdi gene ortaya çıktı. Aslında sorun o
değil ki. Bence gençler önce Türk Edebiyatı’nı öğrenmeli, okumalı. Peki nasıl
olacak bu? Eğitim onlara neyi nasıl ve ne kadar okutuyor? O zevki verecek öğretmenler ne kadar serbest
ve sayıca ne kadar? O kitapları anlaması için karşılaştırmalı kitapları kim
basacak? Çoğu kitap piyasada yok. Mirasçılarının maddi tercihlerine terk edilmiş ve tv dizileri ile ruhu
koparılmış eserleri sermayenin arsızlığına karşı kim “muhafaza” ediyor? Son örnek Kurt Kanunu'nu TRT'de seyrettiniz mi, bırakın özel kanalları?
Lise yıllarımda mantık, felsefe, psikoloji ve sosyoloji dersleri okutulurdu.
Lise yıllarımda mantık, felsefe, psikoloji ve sosyoloji dersleri okutulurdu.
Bana kalırsa muhafazakâr tiyatro üzerinden kopartılan,
fırtına bile sayılmaz. Zira çocukluktan itibaren sağlam bir eğitimden geçmeyen,
Nâzım seyretse ne olur Necip Fazıl seyretse ne!
Melih Anık
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder