http://www.tiyatrodergisi.com.tr/detay.php?hng=2589
adresinde 1 Aralık 2010 tarihli aşağıdaki haber önüme çıktı:
“İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür A.Ş.’ye bağlı olarak
tiyatro alanında eğitim çalışmaları yürüten Gösteri Sanatları Merkezi (GSM),
2011 yılı içerisinde sahnelemeyi planladığı Lyubomir Simoviç’in yazdığı, Bilge
Emin’in dilimize çevirdiği Hasan Ağa’nın Karısı adlı oyunun çalışmalarına
başladı. Dünyaca ünlü yönetmen Rahim Burhan’ın kast çalışmaları ile başlayan
hazırlıklar tüm hızıyla devam ediyor. Bu kapsamda 1 Aralık Çarşamba günü oyunun
yönetmeni Rahim Burhan’ın katılımıyla oyuncu seçmesi gerçekleştirilecek.
Ümraniye Atakent Kültür Merkezi’nde üniversite ya da konservatuarların tiyatro
bölümünden mezun 25-40 yaş arası kadın ya da erkek oyuncular arasından
oyuncular seçilecek. İlgilenenler Gösteri Sanatları Merkezi’nden (0212.521 55
67-4 ya da 0533 496 33 99) bilgi alabilir.(Haber Giriş Tarihi: 01 Aralık 2010)”
Aynı duyuruyu dramaturg Doğan Korkmaz facebook’daki
sayfasında 29 Kasım 2010’da yayımlamış:
“İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür A.Ş’nin yapımcılığını
üstleneceği, Rahim Burhan’ın sahneye koyacağı Hasan Ağa’nın Karısı isimli oyun
için üniversitelerin ve/veya konservatuarların tiyatro bölümünden mezun 25-40
yaş arası kadın ve erkek oyuncular aranmaktadır. İlgilenenlerin aşağıdaki telefon
numarasından irtibat kurup randevu aldıktan sonra 1 Aralık 2010 Çarşamba günü
saat: 11:00 - 18:00 arası Ümraniye Atakent Kültür Merkezi’nde hazır olmaları
gerekmektedir. İrtibat Tel: 0533 496 33 99”
Bu haberlerdeki birkaç noktaya dikkat çekmek isterim.
1.“İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür A.Ş.’ye bağlı
olarak tiyatro alanında eğitim çalışmaları yürüten Gösteri Sanatları Merkezi
(GSM)” deniyor.
Telefon numarasına
bakarak bu haberde adı geçen GSM’nin Fatih Ali Emiri Kültür Merkezi olduğu
anlaşılıyor. Demek ki devlet eliyle tiyatro kursları açılıyor ve oyuncu
yetiştiriliyor. Sanıyorum pek çok belediye kendi kültür merkezinde bu tür
hizmetleri veriyor. Madem aynı amaçla kurulmuş devlet üniversiteleri ve özel
okullar var devletin ayrıca bu işi yapmasına ne gerek var diye sorasım
geliyor.(Ben karşı değilim ama)
2. Doğan Korkmaz’ın haberine göre İBB Kültür A.Ş., Hasan
Ağa’nın Karısı oyununun YAPIMCILIĞINI üstlenecekmiş. İBBŞT var ama İBB’nin bir
başka kurumu, tiyatro “yapımcı”sı olmaya
kalkmış.
3. “2011 yılı
içerisinde sahnelemeyi planladığı Lyubomir Simoviç’in yazdığı, Bilge Emin’in
dilimize çevirdiği Hasan Ağa’nın Karısı adlı oyunun çalışmalarına başladı.”
Haberin giriş tarihi 1 Aralık 2010. O tarihte 2011 yılı için
sahnelenmek üzere Hasan Ağa’nın Karısı isimli oyunla ilgili çalışmalar
başlamış. Doğan Korkmaz da bu haberi doğruluyor. Oyun 2012 yılında “100 Oyun”
kapsamında sahneleniyor. Yani oyun 2010’da planlanmış, oyuncu seçimleri
yapılmış; 2012 Ocak ayında ihaleye çıkmış. Bu görünüşe göre oyunun provası 2
yıl sürmüş; oyun hazırmış da ihalesi sonradan yapılmış. ( http://www.ibb.gov.tr/tr-TR/Lists/Ihaleler/DispForm.aspx?ID=10217)
5. Sanıyorum o tarihlerde Harput'ta Bir Amerikalı ve Bir Adam yaratmak gündemde değil. Sonradan 3 oyun 100 seans(100 Oyun?) projesi oluşturuluyor. Bu kervanın yolda düzülmesini hatırlatıyor.
6. İBB'nin bu işleri yaparken İBBŞT'dan yardım alması, iş birliği yapması bana çok rasyonel bir davranış olurdu gibi geliyor da böyle bir ortak çalışmanın yapılmamış olduğu görünüyor. Belki de bazı İBBŞT(DT) oyuncuları kişisel olarak seçildi ve onlardan hizmet alındı. Oysa İstanbul'daki belediyelere bağlı tüm kültür merkezleri'ndeki tiyatro çalışmalarının organizesinin ve yönetilmesinin İBBŞT tarafından yapılması doğru ve akılcı olmaz mı(idi)?
7. İBB Kültür A.Ş.'nin yaptığı bu organizasyon devletin kültür merkezleri yoluyla tiyatro yapmasına bir model olarak alınmış olabilir mi acaba? Bana bu yapılan bir "prova" gibi gözüktü.(Ama kötü bir prova! Zira 3 oyun organizasyonu, görülmesi gerekenleri göstermez.) Bu şekilde İBBŞT'na ayrılan bütçe kültür merkezleri eliyle kullandırılacaktır. Ama unutulmasın ki faaliyeti sürekli ayakta ve hayatta tutabilmenin ve de tiyatronun toplumsal işlevine uygun olarak yapabilmenin yolu yeni bir İBBŞT kurmaktır. İhtiyaçlar bunu zorlayacaktır, ismi konmasa da o yapı yeniden var edilecektir. O nedenle ilerde başa dönmeden bugünkü durumu yeniden gözden geçirmek ve aksıyan yönleri düzeltmeye çalışmak en akıllı yol olacaktır. 98 yıllık bir kurumu yıkmanın vebali yaşanmamış olacaktır.
8. Tiyatronun özelleştirilmesi için ön hazırlıkların daha önceden başlamış olduğunu şimdi anlıyorum. Tiyatrocularımız tüm bu gelişmelerden habersiz miydi acaba? Haberleri yoksa da varsa da tiyatrocularımızın gelişmeleri ön görememiş ya da yönlendirememiş olmalarını hayretle karşıladığımı belirtmek isterim.
“Tiyatroda özelleştirme” konuşulurken mevcut durumun
bilinmesi ve konunun tüm ayrıntıları ile geniş bir bakış açısıyla
değerlendirilmesi gerekiyor.
Melih Anık
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder