12 Haziran 2019 Çarşamba

‘Vatan Millet Sakarya’ ve İzlanda


Futbol Milli Takım’ı Dünya şampiyonu Fransa’yı evire çevire yendikten üç gün sonra İzlanda’ya yenildi. Bu üç gün içinde ne oldu?

Takım özel uçakla İzlanda’ya altı buçuk saatte ulaştı. Biz Münich’ten aktarmalı gitmiştik ve bizim seyahatimiz daha uzun sürmüştü. Ama biz sahaya çıkıp top oynamadık. Havaalanında Milli Takım’ın  kötü karşılandığını ilk kez Emre Belözoğlu’dan duyduk. Emre gümrükten ilk çıkanlardan biri.  Ve  içeride yaşananları dile getirdi. Emre kim? Emre Türk futbol tarihinin sahada gördüğü en kavgacı futbolcularından biri. Kendi savunmasına göre kazanmayı çok istiyor kaybetmeyi kabullenemiyor. Onun hırçınlığı aşırı motivasyondan kaynaklı. Onunla ilgili bir fotoğrafı saklamıştım. Galatasaray’da oynarken bir UEFA kupası maçında sahadan atılıyor. Fatih Terim saha kenarına gelen oyuncusunu hakemin gözü önünde itip kakıyor hatta tokatlıyor. Terim’in gösterisi hakemi etkilemeye yönelik. Hakeme mesaj veriyor kendi oyuncusunu döverek. Yâni diyor ki ‘Haklısın hocam. Ben de atardım bunu’ Galatasaray o maçı kazandı sanırım. Fatih Terim hakemlere çok mu saygılı? Bence değil. Onlarca maçını sayarım örnek olarak.  Fatih Terim Türk futbolunda en iyi ‘motivasyon veren’ hoca olarak tanınıyor. Halk diliyle oyuncuya ‘gaz verme’nin ustası. Tribünlere de oynamasını bilen en iyi adam. Hakemin üstüne baskı kurmasını en iyi o bilir. Hatta maç çıkmaza girdiğinde kenardan beden dili ile sahaya müdahale ettiğini benim gibi hatırlayan çok kişi vardır sanırım.   Emre Fatih Terim’in talebesi. Onun rahle-i tedrisinden geçmiş yâni. Şimdi bu Emre Fenerbahçe’ye dönecek ve futbol direktörü olacakmış. Allah akıl fikir versin diyeceğim ama futbolda akla ihtiyaç yok ki.  Türkiye’de liyakat böyle bir bir şey. Ali Koç böyle tipleri  şirketine almaz Fenerbahçe’ye alıyor. Neyse biz konumuza dönelim. Ardından Şenol Güneş basın toplantısında değinmez gibi yaparak tam göbeğinden konuya girdi. “Biz İzlanda’yı nüfus olarak küçük ama insani değerleri çok yüksek bir ülke olarak biliyorduk.” diyerek bir topluma hakaret etti. Güneş’in ülkemizdeki ‘insani değerlere’ saygısını nasıl gösterdiğini bilmiyorum ama İzlanda’ya ders veriyor. Sonra Dışişleri Bakanı muhatabı bakanı aradı. Teessüflerini bildirdi. Spor Bakanı takıma destek olmak için yanına birkaç gazeteci alarak özel uçakla İzlanda’ya gitti. Fotoğraflardan gördüğüm kadarıyla tepsi tepsi baklava götürmüş. Bence bütün bu olanlar takımın ‘motivasyonun’ arttırmak için yapılan işler. Yâni ‘Vatan millet Sakarya’ edebiyatı. İşe yaradı mı? Yaramadı. Takım bir puan bile alamadı. Şimdi ‘Onlar da Türkiye’ye gelecek’ teraneleri yayılıyor. Ne yapacaksın? Esir mi alacaksın İzlandalı sporcuları? Dikkat edin ‘sporcu’ diyorum futbolcu değil. Zira aramızdaki fark burada. Bizimkiler ‘futbolcu’ onlar ‘sporcu’.  300 bin nüfuslu İzlandalı’nın bebekleri bile sporcu. Zira anne babalar bebeleri sırtlarına bağlayıp o vahşi  iklimde spor yapıyorlar. Spor bir hayat felsefesi olmuş. Laf arasında o vahşi iklim öyle cazip ki. İnsanı büyülüyor. Pek çok filme set olmuş. Bize karşı oynayan sporcular da başka işler yapıyor. Kimi üniversitede akademik kariyer yapıyor kimi mahallede esnaf. Kazandıkları para da bizimkilerin aldığı yanında laf-ı güzaf kalır. İzlanda geçen seçimlerde bir komedyeni seçti başbakan olarak. Ben adamın kitabını okudum. Kendiyle dalga geçen gırgır bir adam. Son seçimde  seçilen başbakan polisiye edebiyat uzmanı olan bir kadın. Başbakanın eşcinsel olduğu biliniyor. İzlanda’da açık yerlerde alkollü içki içmek yasak. Yâni bizdeki gibi Maçka Parkı’nda, deniz kıyısında biranı açıp içemiyorsun ama İzlandalılar içki içmede de hiç fena değil. Yeşili, sanatı ve domuzu seviyorlar ama ormanlarda mangal yapıp domuz eti pişirmiyorlar. Düşününce İzlanda bizden kat be kat gelişmiş uygar bir ülke.

Ya vazgeçelim bu ‘gazlı hareket’lerden. Artık bağırsak gazı olmaya başladı çıkan gaz.

Melih Anık  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder