ITI Hırvatistan Başkanı Zeljka Turcinovic'e Açık Mektup başlıklı
yazımın not kısmında şunu yazmıştım: "Ben sürü içindeki 'siyah koyun'
oldum hayatım boyunca. 'Sürü'nün 'beyaz'larına ayrı cevap yazacağım." İşte
bu yazı sürünün beyaz koyunları içindir.
Devlet Tiyatroları'ndan iki bürokratın Hırvatistan Seferi ile
ilgili mektup medyaya düşer düşmez olay oldu. Ülkemizde hiç bir tiyatro oyunu
bu kadar ilgi çekmedi bugüne kadar. Medya cömertçe sayfalarını açtı bu mektuba.
Pusuda bekleyen ağızlar ve kulaklar açıldı. Tiyatro konuşuldu, konuşturuldu bir
kaç gün. Sansasyon olmasaydı tiyatro konuşulmazdı. Medya her zamanki gibi olayı
kullandı, yıprattı ve kenara attı. Tiyatro da güme gitti bir kez daha.
Olay ne? Devlet Tiyatroları'nın iki bürokratı ITI Hırvatistan'dan
tarafından tiyatro festivaline davet edilmiş. Onlar festivalin aktivitelerine
katılmamış şehri turistik olarak gezmişler. Bunu 'gammazlayan' 'profesyonel'liğine
toz kondurmayan ve dedikodulara takılıp celâllenen ITI Hırvatistan Başkanı.
Bahsedilen festival üzerinden 13 ay geçmiş. Başkan mektubu şimdi yazmış.
Dediğine bakılırsa bizim bürokratlar ITI Hırvatistan'ın profesyonel olmadığı
dedikodusu yapmışlar. Başkan bu söylentiye kızmış ve ver yansın etmiş. Ona
yazdığım açık mektupta da belirttiğim gibi 'profesyonelliğine' laf edildi diye
coşan Başkan aslında hiç de 'profesyonel' olmayan bir tutumla saldırmış.
Genel olarak bizim tüm bürokratların ilk falsosu değil ki bu.(Özel şirketlerde de oluyor.) Yurt dışı davet alan profesyonellerin çoğu davet edildikleri toplantıda bir iki
boy gösterip kendi ziyaretlerini ve alış verişlerini yapar. Bizim iki
bürokratın hatası 'bir iki bile görünmemiş olmaları' bence. Yabancı dilleri
yokmuş. Olsun zaten oyun izlemek için yabancı dile gerek yok ki. Salonda boy
göstereceksin. Biraz da beden dilini kullanacaksın. Onu bile yapmamışlar(mı?)
Bilmiyoruz. Dediklerine bakılırsa organize edilen ilk
iki toplantıya Hırvatistan tarafı gelmemiş üçüncü toplantıya da bizimkiler
katılmayarak "düşük profilli protesto" yapmışlar. Bizimkiler iki
fotoğraf paylaşmışlar orada olduklarını ispat için. Bu bile acı bir ispat
tarzı. Ama daha büyük hataları ITI Türkiye'nin koltuğuna yapışmış Başkanı ile
aralarını iyi tutmamış olmaları bence. Zira ITI Türkiye Başkanı bir gazete
köşesinde Mart sonlarında bir yazı yazıp önce "kucağına oturan"(!)
sonra dediklerini yapmayan malûm şahıs(ları) Kültür Bakanı'na şikayet etmiş. Onun
yazısını izleyen iki ay sonra ITI Hırvatistan Başkanı'nın mektubu çok mânidar.
Ben Türkiye'de Gayrimenkul Zirve Toplantıları'nı başlatan ve bir
kaçını düzenleyen, bir çoğuna katılan biriyim. O toplantılarda paneller olur. Profesyonellerin
çoğu salon dışında kahve çay içer kart değiş tokuşu yapar. Amaç konferans
dinlemek değil sosyal iletişimdir. Bizim
ülkemizde tiyatroda böyle toplantılar yapılmıyor. En kurumsal olan İKSV
Tiyatro(ve diğer ) Festivalleri böyle bir iletişime uygun bir ortam yaratmıyor.
Tiyatronun tarafları bir araya gelemiyor, bizim bürokratlar dünyanın ve
ülkemizin ileri gelen tiyatro adamları ile bir araya gelip fikir ve dünyalarını
geliştiremiyor. Diyalog yok yâni. Dikkat ederseniz yurt dışı festivallere
katılanlar oyun seyredip, seçip geri dönüyor. Ben en son Polonya'da tiyatro
festivaline katıldığımda omuzlarımda Türk Tiyatrosu'nu taşıyorum sorumluluğu
ile oranın yöneticileri görüşmeye çalıştım. Biraz yüzsüzlük yapıp sabah
kahvaltısında akşam kokteylerinde masalarına davet beklemeden oturdum. Ayıptır
söylemesi yanımda taşıdığım bir kaç ufak hediyeyi takdim ettim. Bu, mesleğimin
bana kazandırdığı bir alışkanlık idi. Davet beklemedim. Ortak dil olan
İngilizce ile anlaştık. Ama bizi davet eden kuruluş yanımıza Polonyalı bir
mihmandar vermişti. ('Profesyonel' yönetim böyle olur.) Onun da çok yardımını gördük. Bizim Devlet Tiyatroları
bürokratları sanırım 'ağır abi' gibi davranmışlar ve onlar bizi bulsun diye
beklemişler. Evet hata yapmışlar. Ama karşı tarafın da 'çiğ' olduğu çok açık. 'Paranızı
biz verdik' anlamına gelen hamlık da çirkin ve terbiyesizce. Sanırım bizim
ekibe mihmandar da vermemişler. ITI Hırvatistan'ın 'Profesyoneliz biz' demesi
bu şartlarda saçma. ITI Hırvatistan
Başkanı Hırvatistan Devlet Tiyatrosu Genel Müdürü'ne bu dili kullanabilir mi?
Gelelim bizim sürünün beyaz koyunlarına. Doğrusunu isterseniz
hepimiz ilk mektubu okuyunca "yapmıştır bizimkiler" demişizdir.
Bazıları da "şimdi oturdun Necat, şap diye" diye düşünmüş, bu krizi
kendi açısından fırsata çevirme taktikleri geliştirmiştir. Medyanın belli bir
kesimi de bu noktadan yola çıkarak iktidara sataşma fırsatı yakalamış olmanın
mutluluğunu yaşamıştır. Kendine 'serbest takılan gazeteci' diyen kimileri
Türkçe mektubun kopyasını ITI Hırvatistan'a gönderip 'sen mi yazdın?' demeyi,
gelen cevabı da 'işte teyid etti' diye bağırmayı gazetecilik yaptım sanmakta. Çoğunluk ön yargı ile hasta. Olaylara öncesi sonrası ile ve tüm tarafları
ile bir bütün olarak bakmayı bilmiyor. Daha önce böyle bir ortamda bulunmamış
işler nasıl yürüyor nasıl olması gerekiyor haberi yok. Karşı tarafın
küstahlığına karşı çıkma sorumluluğundan uzak. Bu kendini gazeteci sananlar ITI
Hırvatistan'a soruyor Devlet Tiyatroları'na sormuyor. ITI Türkiye Başkanı'nın
"kucağa oturma" gibi seviyesiz yazısına karşı çıkmıyor. Belli ki haberi yok. Tiyatro camiasındaki köşe
başlarını, iktidar savaşlarını bilmiyor. Mektup kime gitmiş, kim tarafından
sosyal medyaya sızdırılmış sormuyor. Postacı gibi aldığını sosyal medyada
paylaşıyor. Sonra da kendine saygı bekliyor. Hadi canım çok beklersin.
ITI Hırvatistan Başkanı "Bu mektubu sen mi yazdın?"
diye sorana(ben iki tane gördüm) standart İngilizce email ile cevap veriyor. "With
this email I verify the letter about our festival Croatian Theatre Showcase. We
just wanted to deny the rumors that were spread in Turkey about Croatian ITI
center organizer of Croatian Theatre Showcase"
İngilizce mesajın dili oldukça muğlak. Ekli olan mektubu
onayladım demiyor. Türkçe mektubun
içeriği İngilizce mektupta belirtildiği gibi bir söylentiyi yalanlamak amaçlı değil kişileri karalamak amaçlı. Bu
nedenle Hırvatistan Tiyatro Festivali ile ilgili sanki bir başka mektup varmış ve
o mektupta ITI Hırvatistan ofisinin profesyonelliği anlatılmış gibi bir izlenim uyandırıyor. ITI
Başkanı biz daha önce bir mektupta söyledik profesyonel olduğumuzu diyor bence.
Söylentiyi önlemenin yolu kendi organizasyonunun profesyonel olduğunu yazmak
değil midir? ITI Hırvatistan Başkanı'nın imzasını taşıyan Türkçe mektup ise 'Croatian
Theatre Showcase'i anlatmıyor, hikâye ve dedikodu anlatıyor. İki mektup
arasında ilişki yok.(bence)
Ben ITI Hırvatistan ofisine yazdığım mesajda mektuptaki satır
başlarından bahsettim. Yâni Türkçe mektubu özetledim. İlk mektubumda yazdığım
sorulardan bazısını sordum. Sordum ama cevap gelmedi.
Türkçe mektubun Şark
kafası ile yazıldığını düşünüyorum. Dili de bende bu kanıyı uyandırdı. Yâni bu
mektubun Türk tarafında işbirlikçileri var. ITI Hırvatistan Başkanı olmuş bir
kişinin böyle bir mektubun altına imza attığına inan(a)mıyorum. Asıl yapılması
gereken gazeteciliğin bu olayda yapılmadığını düşünüyorum, her zamanki gibi. Gene
ateş çıkar bir zaman geçer kül olur. Şimdi en kolayı, sürüyle aynı şarkıyı
söyle rahat et. Ben aynı şarkıyı söyleyemiyorum çünkü rahat edemiyorum.
Melih Anık
not: Benim Birecik ve Kayaokay'ı koruduğum yolunda twitler
okudum. Kendimi anlatacak değilim. Beni tanıyan bilir. Ülkemizde doğru
tepkilerin verilmediğini düşünüyorum. Sap samana karıştırılıyor. Ben farklı bir
bakış açısı sunmaya çalıştım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder