26 Ağustos 2015 Çarşamba

İBBŞT Genel Sanat Yönetmenliği'nin Levent Üzümcü Olayına Bakışı

İBBŞT GS Yönetmenliği Levent Üzümcü'nün kurumdan ve memuriyetten çıkarılması üzerine bir basın toplantısı yaptı ve bir bildiri yayımladı. Bu yazıyı o bildiride yazanlar üzerine düşüncelerimi paylaşmak amacıyla kaleme aldım.


Levent Üzümcü olayı ortaya çıktığında ben kendime 'şimdi değilse ne zaman' diye sorarak Genel Sanat Yönetmenli'ğinin istifa kararı alacağını düşünmüştüm. Bu düşüncemin temelinde basın toplantısı davetinde 'bir yılın ve Levent Üzümcü kararının değerlendirilmesi'nin yapılacağını okuyuşumun etkisi vardı. Yönetmenliğin, 'Bir yıldır buradayız, doluluk oranı'nı arttırdık ama bu son olay göreve devam etmemizin önündeki tüm imkânları kaldırıyor' diyeceğini düşünmüştüm. Her ne kadar son bir yıl İBBŞT tarihinde en kötü dönemdir ama sorumluluk taşıyanların kendilerini kandırmasına da karışamam. İstediklerini derler. Ama bildiriyi okuduğumda Yönetmenliğin bazı mazeretler yaratarak göreve devam kararı almış olduğunu öğrendim. Kendi açıklamaları durumun ne olduğunu gösteriyor. Bildiriden alınmış ifadelerle durumu anlatayım.

Belediye Üst Disiplin Kurulu Şehir Tiyatrosu ile hiç bir şekilde irtibat kurmadan ailenin en sevilen üyelerinden biri olan Levent Üzümcü hakkında soruşturma açmış ve sanatçı kurumdan atılmış. Levent Üzümcü hakkındaki soruşturma yaklaşık iki yıldır sürüyor. Yönetmenlik benim bile bildiğim bir konuda 'bizimle irtibat kurulmadı' diyor. Ben duymuşsam sen de duymuşsundur neden kararın çıkışına kadar bekledin diye sorsam ne derler acaba? Yönetmenlik, neredeyse 'haberim yoktu' demeye getiriyor ki bu samimi bulmadığım bir tutumdur. Hem ailenin en sevilen üyesi diyeceksin hem de ailenin en sevilen üyesi hakkında yürütülen soruşturmaya müdahil olmayacaksın, oldu mu? O süreçte Levent Üzümcü'nün YANINDA olmamışsın şimdi YANINDAYIM dersen sana inanacak mıyız? Levent Üzümcü 'bizi bir bir eksiltiyorlar' diyor. Demek ki YANINDA değilmişsin ey tiyatrocu. Şu açık ki bir müdürlüğün bir elemanı hakkında o müdürlüğün başındaki insanın ve yönetimin 'ciddiye alınmadığı' da ortadadır. Genel Sanat Yönetmenliği bunu da dert edinmemektedir. Ne uğruna? Sayılmadığın bir yerde koltuğa yapışmanın anlamı nedir?

Genel Sanat Yönetmenliği kendisine verilen sözlerin tutulmadığını açıklıyor. Daha önce sözler tutulmadığı zaman da istifa edeceklermiş ama kurum çalışanları onlara 'gitmeyin' demiş kalmışlar. Şimdi de orada kalmayı kurum çalışanlarının desteğine ve İŞTİSAN'ın isteğine bağlıyorlar. Yâni hep bir dışarıdan gelen talepler ile  'fedakârlık ederek' koltuğu bırakmıyorlar. Kurumu 'törpüleme' yetkisini kendinde gören, oyunu kısaltma dahil her şeyin tek sorumlusu olduğunu söyleyen bir GSY olaylar karşısında kendi kararını veremiyor, öyle mi? Bir GSY ileride 'aslında ben istifa edecektim ama istifa ettirmediler' demenin izini bırakıyor tarihe. Liderlik böyle bir şey mi? Hem istifa ettiğinde seni oraya atayan dur derse anlamı olur. Ben dur gitme diyeceklerini hiç sanmıyorum. Yönetmenlik de bundan korkuyor olabilir.

Bu duruma düşmüş bir Yönetmenlik, mevcut yönetmeliğin değişmesini, kadro sorunlarının giderilmesini, hak edilmiş teşviklerin ödenmesi konularını çözebilir mi? Çözemez.'Sözlerin tutulmadığını' da Yönetmenlik söylüyor. Şimdi sözlerin tutulacağının garantisi ne?

Yönetmenlik, bildirisinde 'Levent Üzümcü'nün onunla aynı görüşte olmak gerekmemektedir' diyerek 'Bak Levent Üzümcü'nün yanındayız ama onun gibi düşünmeyebiliriz' mesajını vermekte. Meğerse Yönetmenlik 'siyasi bir karar neticesinde mağdur duruma sokulan her kişi için mücadele etmeye ve hakkını savunmaya hazırmış' Kurum içinde kendilerinin mağdur ettikleri kişiler var mıdır acaba?

Yönetmenlik 'Eğer bu kararı gerekçelendiren nokta memurin yasası ise ....,... yasanın acilen değişmesi gerekliliği ortaya çıkmıştır' diyor. 'ise' ne? Siz bilmiyor musunuz? Şimdi mi aklınız başınıza geldi? Koyduğunuz hedeflerin içinde neden yok?

Levent Üzümcü'nün kurumdan çıkarılmasını 'yas' saymak da aşırı bir ifadedir. Tiyatro ile uğraşanlar neyi nerede ne zaman söyleyeceklerini bilmelidir. Ama bence geçmiş bildirilerine bakınca  bu konuda mevcut Yönetmenliğin başarısız olduğu görülecektir.

'Hiç bir şekilde sanatın siyasete alet edilmesine müsaade etmeyecekler'miş. Bunu siyasiler tarafından atanmış bir GSY ve ekibi söylüyor. Genel Sanat Yönetmenliğinin geçmişte de yayımladığı bildirilerin siyasetten etkilenmediği söylenebilir mi? Kulağa hoş gelen şeyler düşünenlerin aklına hoş gelmez.

Duyduğum kadarıyla İBBŞT'lular bu yönetim giderse dışarıdan birileri gelir de düzenleri bozulur korkusu içindeler. Sanki bir düzen varmış gibi. İBBŞT 'inceldiği yerden kopsun' noktasındadır. Hiç bir şey düşündüğünüz kadar kötü olmaz, hiç kimse de vazgeçilmez değildir. Kendisini vazgeçilmez yapmaya çalışanlardan sakının.

 İstifa, bildirilerden, konuşmalardan, röportajlardan daha anlamlı ve etkili bir eylem yoludur.   Disiplin Kurulu üyesi Ayşegül İşsever istifa etmiş. İBBŞT Genel Sanat Yönetmenliği bu fırsatı kaçırmıştır. Bildirinin 'zayıflığı' da umudu kırıyor. Böyle bir bildiri yazan akıl, 100 yıllık kurumu nasıl yönetir? Tarihin en kötü döneminden geçmekte olan İBBŞT için dua etmekten başka yol kalmamıştır.
Melih Anık

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder