Onlara Mitos-Boyut’ta rastladım. İki erkek bir kadındılar.
İki erkek bir kadın için oyun arıyorlardı.KENDİ tiyatrolarını kuracaklardı.
Henüz ismini koymamışlardı.
Onları sahnede seyrettim. İkisi bir araya gelmiş kendi
tiyatrosunu kurmuştu. Dört kişilik bir
oyun oynuyorlardı. Oyunun iki erkek
rolünü onlar oynuyordu.
Onu yazdığı oyunla tanıdım. Bana oyununu gönderdi okudum.
Düşüncelerimi yazdım. Oyunun ilk gecesinde oyunu seyrettim. Oyunun iki erkek
rolünden birini oynuyordu.
Tiyatro eğitimi almış bu gençler, bana topun sahibi olduğu için mahalle takımına
kaptan olan çocukları hatırlatıyor. Hepsinin amacı KENDİ oyununu KENDİ
tiyatrosunda oynamak. Genç dediysem yaşları 35 civarı.
KENDİ yazdıkları oyundaki role bile yabancılar. Başkasının
yazdığı metinlerdeki hayatları hiç yaşamamışlar. Ama daha da kötüsü hayatı gözlememişler.
Sadece replikleri ezberliyor ve repliklerin hakkını vermek için çabalamaları
boşuna.
Ne olacak bu tiyatronun hâli?
Melih Anık
Merhaba,
YanıtlaSilDurup düşünmek gerek... Uzun bir yolculuksa sanat, kısa zamanlarda derin soluklar alıp, büyük düşler görmeliyiz ki, kendine yabancılaşmayı bile çok gören genç ihtiyarların ihtiyaçlarını bilmeme hâlinden uzak duralım... Düşünüp durmak gerek...
Bulunmaz