30 Eylül 2014 Salı

İstanbul BB Şehir Tiyatroları Üzerine……

İBBŞT’nin sayfasında (http://www.ibb.gov.tr/sites/sehirtiyatrolari/tr-TR/Sayfalar/Oyunlar.aspx ) Oyunlar başlığı altındaki listeye baktığımda aşağıda isimlerini verdiğim oyunların repertuarın dışında kaldığını görüyorum:

Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım,  Lysistrata, Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz, Kösem Sultan, Meraklısı İçin Öyle Bir Hikâye, Mesut İnsanlar Fotoğrafhanesi, Ben Sinema Artisti Olmak istiyorum, Toros Canavarı, Kes ve Kaç, Yuvaya Dönmek, Perşembenin Hanımları, Yüzleşme, Dar Ayakkabıyla Yaşamak, İsimsiz, Buluşma Yeri, Büyünün Gözleri.

Ben bu listenin geneline katılıyorum. Ama beğenmemiş dahi olsam geçmiş dönemin hâsılatı bol oyunu Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım’ın listeden çıkarılması hasılat ile karar verilmeyeceğini gösteriyorsa çok olumludur. (Oysa şimdi Cibali Karakolu seçilmiş. Demek ki hâsılat hâlâ önemli) Kemal Kocatürk’ün İBBŞT’nın bir elemanı olduğunu öğrenmeme vesile olan Lysistrata yirmi beş gösteri yapamadan emekli ettirilmiş. Oyun kötü idi ama her yönetmenin yirmi beş gösteri hakkı olmalı ki Afife’ye aday olma şansını kaçırmasın. Bakarsın beğenen olur falan. Yuvaya Dönmek de bu kapsamda bir oyun. Bence yirmi beşi bulmasına izin verilmeliydi. Erhan Bey, kendi oynadığı oyuna da kıymış(!) GSY ve tv dizisi yanında olmazdı tabii. Mesut İnsanlar Fotoğrafhanesi eski GSY’nin projesi olarak İstanbul Büyük Şehir Belediyesi’nin özel gecelerinin oyunu olmuştu. Çok sevdiğim Arda Aydın’ın oyunculuğu ile ayakta duruyordu. Bu arada çok kısa süre oynanan  Arda Aydın’ın baş rolde oynadığı Nekrasov gibi bir oyunun kısa sürede sahne için toparlanabileceğini düşünüyorum. Erhan Bey oyunu geri getirirse benden puan alır. Kösem Sultan ölü doğmuş bir çocuktu. Oyuncuların bile sevmediği salondan fark ediliyordu. Dar Ayakkabıyla Yaşamak ve Buluşma Yeri eski GSY’nin (Nurullah Tuncer) başarısız işleriydi. Kurumla dâvâsı devam ediyor mu bilmem ama bu kurumdaki dengelere dokunmak anlamına da gelebilir. Bir başka ağır top Ragıp Yavuz’un Ateşli Sabır’ı repertuarda hatırlandığına göre Yavuz’un ağırlığı kenara konamamış demek ki. İBBŞT’nın en ağır topu Engin Alkan’ın oyunlarına ise dokunulamayacağı görülmüş oldu. Onun oyunlarının hem gişesi iyi hem de sahnede göz boyaması. Çağlar Çorumlu ve Sevinç Erbulak çıktıktan sonra oyunu görmedim ama duyduğum kadarıyla seyirci onları arıyordu. Engin Alkan tolerans gösterir mi ama o iki oyuncunun göreve dönmelerini çok isterim. Hele Çağlar Çorumlu’nun tv başarısından sonra..  Büyünün Gözleri iyi bir deneme idi, bence ona varana kadar kaldırılacak başka oyunlar var.  Bu arada kostüm provasına kadar gelene Mehmet Baydur’un  Kadın İstasyonu’nun repertuara alınması emek verenlere hem de bütçeye saygının bir gereği olacaktır. Diğer oyunları görmediğim için yorum yapma şansım yok.    

İBBŞT  konusuna girmişken aklımdakileri de yazayım bakarsınız yararlanan olur.

Yılda onlarca oyun ve  kadroyu programlamak için uğraşan İBBŞT’nin bu programı yapmak için bir bilgisayar programı yokmuş. Oysaki en önce birkaç oyunda rol alan oyuncuların ve teknik ekibin programlarının çakışmaması için bilgisayarı kullanmak en etkin yol olur. Ayrıca oyuncunun boş zamanını tespit ederek yeni oyun kadrolarının teşkilinde de kullanılabilir. Program geçmiş ayın seyirci sayısına da bakarak öneri yapabilir. Bölgesel verilerin değerlendirilmesine yardımcı olur. Teknik ekibin salonlar arasında yer değiştirmesi için en yakın taşıma mesafelerinin tespit edilmesi için de yararlı olur.

Daha da önemlisi İBŞŞT’nın teknik alt yapısına yapılacak yatırımlardır. Ben konunun uzmanı değilim ama İngiltere National Theatre’ın videolarını izledikçe bizde nelerin olmadığını çok iyi görüyorum. Oyun provalarında onlardan öğrenecek daha çok şey var. Salonlarda ‘surtitle’ işi bile bizde yerine oturmuş değil. İngilizce çeviri yok. Oysa klasik sahnelenecek örneğin bir Shakespeare oyunu İstanbul'da yaşayan yabancılardan gereken ilgiyi görecektir. İBBŞT yabancıları unutmamalıdır.

İBBŞT’nın yönetim şemasına bakarsak gene merkezden yönetim görülüyor. Muhsin Ertuğrul’u çok sevdiğini söyleyen Erhan Bey, onun ‘bölgesel tiyatro’suna bir daha bakmalı. İstanbul’da mekânlar bazında vahalar oluşturmalı ve yerinden yönetime giriş yapmak üzere bir alt yapı hazırlamalı. Yardımcılar mekânların sorumluları olarak atanmalı. Her salon çevresindeki eğitim kurumları ile yakın ilişkiler içinde olmalı. Tiyatronun halk eğitimindeki rolünün kavranması çok zor olmasa gerekir. Bu nedenle mekânların halka açık olmasını temin etmek seyirciyi çeşitli kurslar vasıtasıyla o salonlarda toplamak çok yararlı olacaktır.   Muhsin Ertuğrul’u seven bir GSY, yeni mekânların açılması için de elinden geleni yapar.

Gördüğüm kadarıyla kurumda çalışan pek çok oyuncunun yönetmenin dışarıda kendi tiyatrosu veya başka işi var. Onların oyunlarını İBBŞT sahnelerinde sunulması temin edilirse emek boşa harcanmamış ve kurum mensupları böylelikle ‘full-time’ kendi kurumları için çalışmış gibi olabilir. Bu vesile ile bazı oyunların ya da tiyatrocuların kurum içinde sahneye çıkarılmasını temin etmek gerekir. Benim aklıma ilk gelen Ali Erdoğan'dır. geçen senenin en iyi oyunlarından biri İstanbul Aydın Üniversitesi'nin Lysistrata'sıdır. O oyunun İBBŞT repertuarına alınması yerinde olacaktır.

İBBŞT’nda ilgililere açık bir kütüphanesinin(kitap, metin, makale, tez, afiş, kayıt, fotoğraf vb) olması gerekir. Benim gibi seyretmeden oyunu okumak isteyenler o kütüphaneden yararlandırılmalıdır. Ciddi bir kütüphane bağışlarla daha da büyütülebilir. Bu hususta bilgisayar ağından yararlanılabilir.

Tiyatro Müzesi’nden vazgeçtim ama 100 yıllık İBBŞT’nın bir müzesi olmalıdır.

İBBŞT dünyadaki ödenekli tiyatrolar ile temas halinde olmalı, sesini duyurabilmelidir.

Türk Tiyatrosu’nun kuramsal ve tatbiki yeniliklerinin kaynağı İBBŞT olabilir.

İBBŞT her yıl mutlaka birden fazla klasik oyun(Shakespeare, Moliere vb) sahnelemelidir.

İBBŞT Türk Tiyatrosu'nun temel taşları olan yerli yazarların oyunları için özel haftalar düzenlemelidir. Yeni genç yazarlar için prestijli bir kurum olmalıdır.

Türkiye’de farklı kültürlerin tiyatrolarına kapılarını açmak İBBŞT’nın görevidir.

Yetişemediği yerde imkânlarını özel tiyatrolara açmaktan daha doğal bir şey yoktur. Ama bu konuda telif hakkına ve gençlere değer vermelidir.

Repertuarın teşkilinde hâsılat kadar  yenilikçi işlere de dikkat edilmesi ve yer verilmesi gerekir.

Çocuk tiyatrosunda sıradanlaşmış gösteriler yerini görsel bir şenliğe bırakmalıdır. Bu amaçla daha az ama daha özel kurulmuş(yazar, özel oyuncu,uzman ve teknik alt yapı ile) bir çocuk tiyatrosu ihtiyacı vardır. Yurt dışından bu amaçla topluluk getirilebilir.

Salonların iyileştirilmesi gerekir. Ümraniye ve Fatih Sahneleri ivedilikle düzenlenmelidir. Akustiği berbat olan Ümraniye sahnesi açık alan olarak düzenlenebilir meselâ.

Daha da çok husus var…

Yâni…..

İş sadece ‘törpülemek’ değildir. Eskinin oyunlarını parlatıp seyircinin gözünü boyamak değildir. İBBŞT 100 yıllık bir kurumdur. O vizyonla yönetilmesi gerekir.


Melih Anık 

Not:
Bir merakım da var. İBBŞT'da oynamayan yönetmenler ile oynayan yönetmenler var. Bu ayrım nasıl oluyor?

Yukarıdaki  hususlar Anadolu'daki tüm belediye tiyatroları için de geçerlidir.

1 yorum:

  1. Oyun afişleri kötü, Tanıtım ,ve duyuru yetersiz,100 yıllık kurumun fotoğraf arşiv müzesi yok

    YanıtlaSil