17 Mart 2020 Salı

Tiyatro Eleştirmenleri Birliği ve Mehmet Ergen


Tiyatro Eleştirmenleri Birliği Derneği(TEB) Ekim 2109’da İBB Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmenliği görevine getirilen Mehmet Ergen’in atanmasının İBB Meclisi tarafından reddedilmesi üzerine bir bildiri yayımlamış. Bildiride İBB Meclisi’nin red kararını yeniden gözden geçirmesi gerektiği  belirtilmiş  ve bu dilek kamuoyuyla ile paylaşmak istenmiş.



TEB Mehmet Ergen’in özelliklerini şöyle sıralamış:

Vizyoner
Dünya tiyatrosunu takip eden
Sanat ve sanat kurumu yönetiminde deneyim sahibi

TEB’in bildirisinden öğreniyoruz ki  İBB Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmenliği liyakat gerektiren bir görevmiş. TEB'e göre yukarıdaki özellikler de liyakatın kanıtı. Mehmet Ergen’in hazırladığı yeni sezon repertuvarının  kurum içi ve dışından sanatçıların birlikte değerlendirilmesi, kadın sanatçıların yaratıcı ekipleri oluşturduğu prodüksiyonlara ağırlık verilmesi ve muhalif duruşlarından dolayı kurumdan ihraç edilen sanatçıların kadrolarına yeniden kavuşması bu köklü kurumun geleceğine ilişkin TEB’in umutlarını arttırmış.
Bildiri yayımlayanlar ama özellikle tiyatro yapıcılar bildirinin satır aralarında neler olduğunu farketmezler.  Bu bildiri de öyle.

TEB Mehmet Ergen’in Ekim 2019’da atandığını söylemiş. Tiyatro âleminde olanlar Mart seçimlerini takip eden günlerde Mehmet Ergen’in isminin kulislerde belirlendiğini yâni esas atamanın o günlerde olduğunu biliyordur. Oysa atama resmen yapılmamış, sezon açılışı  Genel Sanat Yönetmeni(GSY) Süha Uygur’a yaptırılmış ve yeni repertuvar açıklanmış idi. Sezon açılışından sonra herkesin bildiği sır açığa çıkmış Mehmet Ergen genel sanat yönetmeni olarak atanmıştı. Mehmet Ergen göreve atanışından altı ay sonra kendi sezon açılışını yaptı ve repertuvarını açıkladı. Şimdi anlıyoruz ki atamanın  İBB Meclis onayı yokmuş. Siz bu yaşananlara bakarak kurum  ‘yönetiliyor’ diyebilir misiniz? İBB Başkanı’nı bu duruma düşüren hangi çalışma arkadaşları? İstanbul’un en büyük kurumu deneme yanılma ile yönetiliyor. Atılan her adım boşluğa düşüyor. Bu arada yaşı 100 yılı aşmış bir kurum oyuncak edilmiş.

Bugün bildiri yayımlayan TEB bu yaşananlara karşı ne yaptı? Görevden alınacak GSY’nin sezon açmasına, yeni  GSY’nin kulis oyunları ile atanmasına, sezon açılışında Kültür Daire Başkanı’nın koltuğuna yakışmayacak bir tutum sergilemesine ne tepki verdi? Ben diyeyim: HİÇ.

Göreve atanan Mehmet Ergen verdiği demeçlerde GSY’nin görev süresinin beş yıl olmasını istedi. Koltuğa oturmuş ama kaderi İBB Genel Meclisi’nin ellerinde olan GSY kendi görev süresini kesinleştirmek istiyor.  Dikkat ederseniz kurumun oyun broşürlerinde bulunması  geleneksel olan GSY’nin adı  Mehmet Ergen atandığından beri yok. Demek ki o da biliyordu koltuğa misafir olduğunu. TEB  sormadı Mehmet Ergen’e: ‘Yahu sen beş yıl olsun diyorsun da senden önceki GSY beş yıllık süresini doldurmamıştı. Neden gidip onun koltuğuna oturdun?’ Çünkü bizde tepkiler prensiplerle  verilmez.

Gelelim TEB’in GSY’de aradığı özelliklere. GSY vizyoner, dünya tiyatrosunu takip eden, sanat ve sanat kurumu yönetiminde deneyim sahibi olmalıymış. Hani bazı ihalelerde istenen mal için marka verilmez ama öyle bir tarif verilir ki zaten başka marka yoktur. TEB’in  GSY  tarifi de öyle. Ama yanılıyor zira bu tarife uyan onlarca aday var. TEB Mehmet Ergen’in sahip olduğunu düşündüğü, onda bulabildiği özellikleri vurguluyor. Ama Ergen’in bu özelliklere sahip olduğu doğru mu? Ayrıca İBBŞT GSY için yeterli mi? Mehmet Ergen’in bu özelliklere sahip olduğunu gösteren eylemlerinden örnek ver desen veremezler. Mesela vizyonerlik. Ben yaptıklarına bakarım. Ne yapmış Mehmet Ergen? Bir mekânı tiyatro hâline getirmiş ki şu anda o mekân yok. Sahnelediği oyunları listeleyin. Hangi oyunlar onun dünya tiyatrosunu takip ettiğini ve ‘vizyon’  gösteriyor. Sanat ve sanat kurumu yönetimindeki deneyimi de Londra’daki tiyatro ile İstanbul’daki tiyatro. Bu arada İngiliz Konsolosluğu bünyesindeki oyun yazarlık kursları  ile bir banka bünyesindeki tiyatro yöneticiliğini sayalım da haksızlık olmasın. Bir de oyun tercümeleri var diyeceğim ama meğerse başkalarının tercümelerini kendisininmiş gibi pazarlamış.Bunları yapan bir oturuşta onlarca isim sayarım. Bunlar 100 yıllık Muhsin Ertuğrul’un koltuğuna oturma hakkı verir mi birine! Ödenekli tiyatro sanat kurumudur ama Mehmet Ergen’in geçtiği yollara ne kadar yakındır? Ödenekli sanat kurumunun görevleri, vizyonu çok farklıdır. Tiyatro amaç değil araçtır orada çünkü. Salon doluluğu bir şey ifade etmez. Seyirci sayısının anlamı yoktur. Önemli olan seyirci çeşitlendirilmesidir. YENİ seyirciler kazanmaktır. Seyircinin ayağına gitmektir.  ‘16 milyonun tiyatrosu’ olmaktır. Tiyatroyu ‘birleştirici’ olarak kullanmaktır. Türk Tiyatrosu'na yepyeni bir çıkış yolu getirmektir. Ekrem İmamoğlu da tiyatrodan nasıl yararlanabileceğini bilmiyor. Atadığı isim de farkında değil. İBBŞTyazarlık atölyesine 1000 kişi müracaat etmiş hepsini kabul etmişler. Amaç seçmeni memnun etmek. Herkese kapılarımızı açtık demek. Ama onlardan gelecek farklı fikirler karşısında tahammülün var mı, onları yönlendirmede maharetin var mı?  Yazarlık ince iş. Öte yandan bu kadar kişiye yazarlık nasıl öğretilecek belli değil. Kurumda yazarlık öğretecek kaç kişi? Ne olacak? Kursiyerler elene elene azalacak.  İBBŞT da yazarlara kapı açmış olacak! Ya  kadın repertuvarı? Repertuvar yaparken kadınları öne çıkarmanın anlamı yoktur. Hangi oyunları sahneleyeceğinin önemi vardır. Türk Tiyatrosu’nun köklerine su vermektir önemli olan.  Kendi yandaşlarını yanına toplayıp onların alkışını almak değildir. Tüm bu bakış açısı ‘vizyon’u ve idrak ettiğin ‘misyon’u  belirler. Mehmet Ergen’in özgeçmişi bu vizyon ve misyona çok uzak bir insanı çizmektedir.

Bu noktada TEB’e sormak istiyorum.  Daha önceki  İBBŞT GSY’lerinde bu özellikler var mıydı? O zaman neden sustunuz? O zaman ‘liyakat’in önemi yok muydu?
Mehmet Ergen’in başka yazarların eserlerine sahip çıktığı mahkeme kararları ile sabit.  Bir seyirci bile olsa perde açılır anlayışına sahip Muhsin Ertuğrul’un koltuğuna kendi tiyatrosunda bir manga(10) seyirci olmazsa perdemi açmam diyen bir GSY’ni içinize sindirebilir misiniz? Eleştiriye saygısı olmayan, keyfi kararlar veren bir  GSY istemiyorum ben.

Mehmet Ergen’in Bakırköy Belediyesi Tiyatrosu’nda yönettiği oyunun yirminci dakikasında devam eden oyunu kesip sahneye çıktığını ve o zamanlar GSY olan Kadriye Kenter ve rahmetli eşi Müşfik Kenter’e olmadık hakaretler ettiğini bilirdiniz. Bir telefonla halledilebilecek bir konuyu böylesine çirkin bir davranışla büyüten bir kişinin 100 yıllık kuruma GSY olmasını ben içime sindiremiyorum. TEB bunları bilmiyor mu? Mehmet Ergen’i ‘kollarken’ Türk Tiyatrosu’nun temel taşı olan bir aile ismine yapılan terbiyesizliği savunmuş olmuyor mu?

TEB bildirisinde başka bir konuyu da ‘kaşıyor’ : ‘Muhalif duruşlarından dolayı kurumlarından ihraç edilen sanatçıların kuruma dönmelerine’ vurgu yapmış. Ben o sanatçılar kurumdan uzaklaştırılırken tavrımı koymuştum. Ama bence muhalefetleri değil tiyatro yapıcı kişilikleriydi önemli olan.  TEB ne yaptı o zamanlar? Ben o sanatçıların geri dönmelerini arzu ederim, dönerlerse sevinirim. Ama TEB bugün ‘muhalif’likleri vurgulayarak Ekrem İmamoğlu’na yardım etmiyor.  Bu parmağı göze sokmak ve İBBŞT’nın konumunu belirlemektir.  ’16 milyonu kucaklamak’tan bahseden Ekrem İmamoğlu anlayışına ne kadar yakın bu görüş?

TEB ‘kurum içi ve dışından sanatçıların değerlendirilmesi ve kadın sanatçıların yaratıcı ekipler oluşturması’nı alkışlıyor. ‘Kurum dışı’ olanlar Ragıp Yavuz ile Levent Üzümcü mü? Yoksa başka isimler de var mı? Ben TEB olsam Mehmet Ergen’in yerine kurum içinden bir kadın tiyatro yapıcının GSY olmasını arzulardım. İsimler de verdim.  Oysa TEB ve kurumun kadınları sanki zil çalıp oynayacaklar kadınlara  oyun sahneleme hakkı verildi  diyerek. Bu ulufe anlayışından farklı değil bence.  Ayrıca sanatta böyle zorlamalara gerek yok ihtiyaç da yok. Kadın erkek ne farkeder?  İYİ tiyatro olması gerekiyor. Ama bu kadın vurgusu da İBB Meclis çoğunluğuna yapılan bir gizli gönderme yandaşlara gizli selam..

Bugün bir Muhsin Ertuğrul çıkmayacağına göre ve zaman da onu zorunlu kıldığı için İBBŞT ‘ortak akıl’ ile yönetilmesi  gereken bir kurum. Tek adamın vizyonu yetmez. O adam arama konferansı yapar kurum çalışanlarının ve tiyatro çevrelerinin görüşünü alır ve bir yol haritası çizer. Ama kendi tepeden inme gelen biri yapamaz. Yerini hak eden GSY seyirci profilini araştırır bulur. Doluluk oranlarına bakmaz seyirci profilindeki değişmeleri takip eder. Zira amacı seyirci profilini değiştirmektir. Ortada dağ gibi bir mesele de durmaktadır: Özerklik. GSY  o konunun arkasında duracak kadar kararlı ve sağlam olmalı. Çünkü  İBBŞT bir ağanın çiftliği değildir. Ama işler baştan sakat. İBBŞT GSY bir tür yarışma ile seçilmeliydi. Adayları çağır, onlardan kurum ile ilgili sunumlar iste. Dünya böyle yapıyor. Şeffaf ol kulis yapma. İşte o zaman liyakattan bahsetmek mümkün olurdu.

Mehmet Ergen Muhsin Ertuğrul’un koltuğuna lâyık değildir. Hem özgeçmişi hem de kurum dışından olması nedenleriyle bence görevi bırakmalıdır. Kuruma kurum içinden kurum kültürünü bilen  (kurumdan emekli de olabilir) bir GSY atanmalıdır. Ben sunum yapan adaylar arasından seçilsin isterim ama o yapılana kadar geçici çözüme de razıyım. Ayrıca benzer yetkilerle bir de idari müdür atanmalıdır. Sanat ve idari yönetimler birbirine bağlı ama birbirlerinden farklı alanlardır.

Ama bu bildiri iyi oldu. Bildiriye bak TEB’in tiyatro eleştirilerini anla. (İstisnaları dışarıda tutuyorum.)

Melih Anık

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder