Tiyatro Eleştirmenleri Birliği Derneği(TEB) Ekim 2109’da
İBB Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmenliği görevine getirilen Mehmet
Ergen’in atanmasının İBB Meclisi tarafından reddedilmesi üzerine bir bildiri yayımlamış.
Bildiride İBB Meclisi’nin red kararını yeniden gözden geçirmesi gerektiği belirtilmiş ve bu dilek kamuoyuyla ile paylaşmak istenmiş.
TEB Mehmet Ergen’in özelliklerini şöyle sıralamış:
Vizyoner
Dünya tiyatrosunu takip eden
Sanat ve sanat kurumu yönetiminde deneyim sahibi
TEB’in bildirisinden öğreniyoruz ki İBB Şehir Tiyatroları Genel Sanat
Yönetmenliği liyakat gerektiren bir görevmiş. TEB'e göre yukarıdaki özellikler de
liyakatın kanıtı. Mehmet Ergen’in hazırladığı yeni sezon repertuvarının kurum içi ve dışından sanatçıların birlikte
değerlendirilmesi, kadın sanatçıların yaratıcı ekipleri oluşturduğu
prodüksiyonlara ağırlık verilmesi ve muhalif duruşlarından dolayı kurumdan
ihraç edilen sanatçıların kadrolarına yeniden kavuşması bu köklü kurumun
geleceğine ilişkin TEB’in umutlarını arttırmış.
Bildiri yayımlayanlar ama özellikle tiyatro yapıcılar
bildirinin satır aralarında neler olduğunu farketmezler. Bu bildiri de öyle.
TEB Mehmet Ergen’in Ekim 2019’da atandığını söylemiş.
Tiyatro âleminde olanlar Mart seçimlerini takip eden günlerde Mehmet Ergen’in
isminin kulislerde belirlendiğini yâni esas atamanın o günlerde olduğunu
biliyordur. Oysa atama resmen yapılmamış, sezon açılışı Genel Sanat Yönetmeni(GSY) Süha Uygur’a
yaptırılmış ve yeni repertuvar açıklanmış idi. Sezon açılışından sonra herkesin
bildiği sır açığa çıkmış Mehmet Ergen genel sanat yönetmeni olarak atanmıştı.
Mehmet Ergen göreve atanışından altı ay sonra kendi sezon açılışını yaptı ve
repertuvarını açıkladı. Şimdi anlıyoruz ki atamanın İBB Meclis onayı yokmuş. Siz bu yaşananlara
bakarak kurum ‘yönetiliyor’ diyebilir
misiniz? İBB Başkanı’nı bu duruma düşüren hangi çalışma arkadaşları?
İstanbul’un en büyük kurumu deneme yanılma ile yönetiliyor. Atılan her adım
boşluğa düşüyor. Bu arada yaşı 100 yılı aşmış bir kurum oyuncak edilmiş.
Bugün bildiri yayımlayan TEB bu yaşananlara karşı ne
yaptı? Görevden alınacak GSY’nin sezon açmasına, yeni GSY’nin kulis oyunları ile atanmasına, sezon
açılışında Kültür Daire Başkanı’nın koltuğuna yakışmayacak bir tutum sergilemesine
ne tepki verdi? Ben diyeyim: HİÇ.
Göreve atanan Mehmet Ergen verdiği demeçlerde GSY’nin
görev süresinin beş yıl olmasını istedi. Koltuğa oturmuş ama kaderi İBB Genel
Meclisi’nin ellerinde olan GSY kendi görev süresini kesinleştirmek
istiyor. Dikkat ederseniz kurumun oyun
broşürlerinde bulunması geleneksel olan
GSY’nin adı Mehmet Ergen atandığından
beri yok. Demek ki o da biliyordu koltuğa misafir olduğunu. TEB sormadı Mehmet Ergen’e: ‘Yahu sen beş yıl
olsun diyorsun da senden önceki GSY beş yıllık süresini doldurmamıştı. Neden
gidip onun koltuğuna oturdun?’ Çünkü bizde tepkiler prensiplerle verilmez.
Gelelim TEB’in GSY’de aradığı özelliklere. GSY vizyoner,
dünya tiyatrosunu takip eden, sanat ve sanat kurumu yönetiminde deneyim sahibi
olmalıymış. Hani bazı ihalelerde istenen mal için marka verilmez ama öyle bir
tarif verilir ki zaten başka marka yoktur. TEB’in GSY
tarifi de öyle. Ama yanılıyor zira bu tarife uyan onlarca aday var. TEB Mehmet Ergen’in sahip olduğunu düşündüğü, onda
bulabildiği özellikleri vurguluyor. Ama Ergen’in bu özelliklere sahip olduğu
doğru mu? Ayrıca İBBŞT GSY için yeterli mi? Mehmet Ergen’in bu özelliklere
sahip olduğunu gösteren eylemlerinden örnek ver desen veremezler. Mesela
vizyonerlik. Ben yaptıklarına bakarım. Ne yapmış Mehmet Ergen? Bir mekânı
tiyatro hâline getirmiş ki şu anda o mekân yok. Sahnelediği oyunları
listeleyin. Hangi oyunlar onun dünya tiyatrosunu takip ettiğini ve ‘vizyon’ gösteriyor. Sanat ve sanat kurumu
yönetimindeki deneyimi de Londra’daki tiyatro ile İstanbul’daki tiyatro. Bu
arada İngiliz Konsolosluğu bünyesindeki oyun yazarlık kursları ile bir banka bünyesindeki tiyatro yöneticiliğini
sayalım da haksızlık olmasın. Bir de oyun tercümeleri var diyeceğim ama meğerse başkalarının tercümelerini kendisininmiş gibi pazarlamış.Bunları yapan bir oturuşta onlarca isim sayarım.
Bunlar 100 yıllık Muhsin Ertuğrul’un koltuğuna oturma hakkı verir mi birine!
Ödenekli tiyatro sanat kurumudur ama Mehmet Ergen’in geçtiği yollara ne kadar
yakındır? Ödenekli sanat kurumunun görevleri, vizyonu çok farklıdır. Tiyatro
amaç değil araçtır orada çünkü. Salon doluluğu bir şey ifade etmez. Seyirci
sayısının anlamı yoktur. Önemli olan seyirci çeşitlendirilmesidir. YENİ
seyirciler kazanmaktır. Seyircinin ayağına gitmektir. ‘16 milyonun tiyatrosu’ olmaktır. Tiyatroyu ‘birleştirici’
olarak kullanmaktır. Türk Tiyatrosu'na yepyeni bir çıkış yolu getirmektir. Ekrem İmamoğlu da tiyatrodan nasıl yararlanabileceğini
bilmiyor. Atadığı isim de farkında değil. İBBŞTyazarlık atölyesine 1000 kişi
müracaat etmiş hepsini kabul etmişler. Amaç seçmeni memnun etmek. Herkese
kapılarımızı açtık demek. Ama onlardan gelecek farklı fikirler karşısında
tahammülün var mı, onları yönlendirmede maharetin var mı? Yazarlık ince iş. Öte yandan bu kadar kişiye
yazarlık nasıl öğretilecek belli değil. Kurumda yazarlık öğretecek kaç kişi? Ne
olacak? Kursiyerler elene elene azalacak. İBBŞT da yazarlara kapı açmış olacak! Ya kadın repertuvarı? Repertuvar yaparken
kadınları öne çıkarmanın anlamı yoktur. Hangi oyunları sahneleyeceğinin önemi
vardır. Türk Tiyatrosu’nun köklerine su vermektir önemli olan. Kendi yandaşlarını yanına toplayıp onların
alkışını almak değildir. Tüm bu bakış açısı ‘vizyon’u ve idrak ettiğin
‘misyon’u belirler. Mehmet Ergen’in
özgeçmişi bu vizyon ve misyona çok uzak bir insanı çizmektedir.
Bu noktada TEB’e sormak istiyorum. Daha önceki
İBBŞT GSY’lerinde bu özellikler var mıydı? O zaman neden sustunuz? O
zaman ‘liyakat’in önemi yok muydu?
Mehmet Ergen’in başka yazarların eserlerine sahip çıktığı
mahkeme kararları ile sabit. Bir seyirci
bile olsa perde açılır anlayışına sahip Muhsin Ertuğrul’un koltuğuna kendi
tiyatrosunda bir manga(10) seyirci olmazsa perdemi açmam diyen bir GSY’ni içinize
sindirebilir misiniz? Eleştiriye saygısı olmayan, keyfi kararlar veren bir GSY istemiyorum ben.
Mehmet Ergen’in Bakırköy Belediyesi Tiyatrosu’nda
yönettiği oyunun yirminci dakikasında devam eden oyunu kesip sahneye çıktığını
ve o zamanlar GSY olan Kadriye Kenter ve rahmetli eşi Müşfik Kenter’e olmadık
hakaretler ettiğini bilirdiniz. Bir telefonla halledilebilecek bir konuyu
böylesine çirkin bir davranışla büyüten bir kişinin 100 yıllık kuruma GSY
olmasını ben içime sindiremiyorum. TEB bunları bilmiyor mu? Mehmet Ergen’i
‘kollarken’ Türk Tiyatrosu’nun temel taşı olan bir aile ismine yapılan
terbiyesizliği savunmuş olmuyor mu?
TEB bildirisinde başka bir konuyu da ‘kaşıyor’ : ‘Muhalif
duruşlarından dolayı kurumlarından ihraç edilen sanatçıların kuruma
dönmelerine’ vurgu yapmış. Ben o sanatçılar kurumdan uzaklaştırılırken tavrımı
koymuştum. Ama bence muhalefetleri değil tiyatro yapıcı kişilikleriydi önemli olan. TEB ne yaptı o zamanlar? Ben o sanatçıların geri dönmelerini arzu
ederim, dönerlerse sevinirim. Ama TEB bugün ‘muhalif’likleri vurgulayarak Ekrem
İmamoğlu’na yardım etmiyor. Bu parmağı
göze sokmak ve İBBŞT’nın konumunu belirlemektir. ’16 milyonu kucaklamak’tan bahseden Ekrem
İmamoğlu anlayışına ne kadar yakın bu görüş?
TEB ‘kurum içi ve dışından sanatçıların değerlendirilmesi
ve kadın sanatçıların yaratıcı ekipler oluşturması’nı alkışlıyor. ‘Kurum dışı’
olanlar Ragıp Yavuz ile Levent Üzümcü mü? Yoksa başka isimler de var mı? Ben
TEB olsam Mehmet Ergen’in yerine kurum içinden bir kadın tiyatro yapıcının GSY
olmasını arzulardım. İsimler de verdim.
Oysa TEB ve kurumun kadınları sanki zil çalıp oynayacaklar
kadınlara oyun sahneleme hakkı
verildi diyerek. Bu ulufe anlayışından
farklı değil bence. Ayrıca sanatta böyle
zorlamalara gerek yok ihtiyaç da yok. Kadın erkek ne farkeder? İYİ tiyatro olması gerekiyor. Ama bu kadın
vurgusu da İBB Meclis çoğunluğuna yapılan bir gizli gönderme yandaşlara gizli
selam..
Bugün bir Muhsin Ertuğrul çıkmayacağına göre ve zaman da
onu zorunlu kıldığı için İBBŞT ‘ortak akıl’ ile yönetilmesi gereken bir kurum. Tek adamın vizyonu yetmez.
O adam arama konferansı yapar kurum çalışanlarının ve tiyatro çevrelerinin
görüşünü alır ve bir yol haritası çizer. Ama kendi tepeden inme gelen biri
yapamaz. Yerini hak eden GSY seyirci profilini araştırır bulur. Doluluk
oranlarına bakmaz seyirci profilindeki değişmeleri takip eder. Zira amacı
seyirci profilini değiştirmektir. Ortada dağ gibi bir mesele de durmaktadır:
Özerklik. GSY o konunun arkasında
duracak kadar kararlı ve sağlam olmalı. Çünkü İBBŞT bir ağanın çiftliği değildir. Ama işler baştan sakat. İBBŞT GSY bir tür yarışma ile seçilmeliydi. Adayları çağır, onlardan kurum ile ilgili sunumlar iste. Dünya böyle yapıyor. Şeffaf ol kulis yapma. İşte o zaman liyakattan bahsetmek mümkün olurdu.
Mehmet Ergen Muhsin Ertuğrul’un koltuğuna lâyık değildir.
Hem özgeçmişi hem de kurum dışından olması nedenleriyle bence görevi
bırakmalıdır. Kuruma kurum içinden kurum kültürünü bilen (kurumdan emekli de olabilir) bir GSY
atanmalıdır. Ben sunum yapan adaylar arasından seçilsin isterim ama o yapılana kadar geçici çözüme de razıyım. Ayrıca benzer yetkilerle bir de idari müdür atanmalıdır. Sanat ve
idari yönetimler birbirine bağlı ama birbirlerinden farklı alanlardır.
Ama bu bildiri iyi oldu. Bildiriye bak TEB’in tiyatro eleştirilerini
anla. (İstisnaları dışarıda tutuyorum.)
Melih Anık
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder