18 Ocak 2016 Pazartesi

Abdurrahman Şen ile Yapılan Röportaj

İBB Sosyal ve Kültür İşleri  Daire Başkanı Abdurrahman Şen  Seray Şahinler Demir  ile yaptığı ve Yeni Şafak'ta yayımlanan röportajda şunları söylemiş: 'Neden Necip Fazıl oynanmıyor diyenlerin hiç biri de Para oyununu seyretmedi. Bizim özel gayret ve yönlendirmelerimizle gişede yüzde 65'i zor yakaladık. Oyun Fatih'te ve Üsküdar'da yarı boş salona oynandı. Oyunu izleyin bize öyle bir baskı yapın ki yazarın diğer oyunlarını da bekliyoruz deyin. İki yıl oldu Reis Bey oyununu sahneye koyamadık.Hiçbir yönetmen yönetmeye yanaşmadı. Son olarak bir sanatçımız ben niyetleniyorum dedi. Bu yıl biri cesaretlenirse Reis Bey oynanacak.' Ben söylediklerini samimi ve ilginç buldum. Düşüncelerimi paylaşmak istedim.




Necip Fazıl ismi ve fikirleri ülkemizde büyükçe bir kesim için bayrak gibidir. Tiyatro dünyamızda da Necip Fazıl oyunlarının sahnelenmesi bu bayrağın burca çekilmesi anlamına gelir. Ödenekli tiyatrolarımız yâni bütçesi iktidarların elinde olan tiyatrolarımız için bu bir göstergedir. Necip Fazıl oyunu oynamak, iktidarın o tiyatrodaki gücünün ve/veya tiyatro yönetiminin de iktidar ile uzlaşma niyetinin  göstergesi hâline gelmiştir.  Hangisi daha önce gelmiştir bence çok önemli değil Nâzım Hikmet ismi de başka bir kesim için bayraktır. Onun oyunlarının sahnelenmesi için de Necip Fazıl oyunları için söylediklerim geçerlidir. Ödenekli tiyatro yönetimleri sonunda bir denge bulmuşlar Necip Fazıl yanında Nâzım Hikmet, Nâzım Hikmet yanında Necip Fazıl oyunu sahnelemişlerdir.  Bence gerek Nâzım Hikmet gerekse Necip Fazıl iyi tiyatro yazarları değildir. Ama bu çekişme içinde bu gerçeğin hiç önemi yoktur zira bu hususta konu tiyatro değildir.

Abdurrahman Şen çok samimi itiraflarda bulunmuş. Necip Fazıl oyunu isteyenler örneğin en son sahnelenen Para isimli oyununu seyretmemiş.(Ben seyrettim ve yazdım. Ama ben İBBŞT'nın tercih ettiği bir yazar değilim.) Bu oyunda 'doluluk oranı',  'özel gayret ve yönlendirmelerle' yüzde 65 olmuş. Ben bu 'özel gayret ve yönlendirmelerin' ne olduğunu merak ettim. (Keşke Seray Şahinler Demir sormuş olsaydı.) Benim aklıma toplu satış, otobüsle seyirci taşıma, oyunu aylık programa aldırma gibi hususlar geldi. O dönemin GSY(Erhan Yazıcıoğlu) biliyordur herhalde. Ama anlaşıldı ki ödenekli tiyatroda repertuvar ve program yapımında ve de doluluk oranında  'özel gayret ve yönlendirme' oluyormuş.

Şen 'bize öyle baskı yapın ki yazarın diğer oyunlarını da bekliyoruz  mesajını alalım' demiş. Demek ki seyirci bastırırsa ödenekli tiyatro buna uyacak. Şen'in bu ifadesinden bir kesim gazetede çıkan yorum ve haberleri  bu anlamda bir baskı oluşturmaya yönelik diye 'okuma'ya başladım. Ama her baskının aynı değerde olmadığını da anladım. Örneğin AKM konusunda seyircinin ve bir kesim basının yıllardır sürmekte olan  açılsın baskıları Necip Fazıl oyunu oynansın baskıları kadar kuvvetli sayılmıyor.

 Şen'in ilgimi çeken itirafı Necip Fazıl'ın Reis Bey oyununu yönetecek yönetmen bulamadıkları hususundaki beyanı  oldu. Bildiğim kadarıyla Erhan Yazıcıoğlu yöneteceğini söylemişti. Demek ki kendini feda etmiş(!) Erhan Bey! 'Üç konu'da bir şeyler kazanacağını düşünerek mi yaptı acaba? (Erhan Bey üstünde hiç bir baskı olmadığını söylüyordu değil mi?) Şimdi o gidince yeni bir cesur(!)adam aranıyor demek ki.  İyi de İBBŞT, kurum dışından yönetmen getirmiyor mu? Bu konuda  'gayret ve yönlendirmeler' işe yaramıyor mu? Necip Fazıl oyunları için dışarıdan da mı yönetmen bulunamıyor?

Ben de size bir itirafta bulunmak istiyorum. Ben bu Nâzım Hikmet,  Necip Fazıl dengesinden sıkıldım. Türk Tiyatrosu'nun işi gücü yokmuş gibi bu iki yazar üzerinden denge tutturma oyunu canımı sıkıyor. Hem de başarılı olmayan tiyatro oyunları konu edilerek.  Ben meselâ Necip Fazıl'ın fikir hayatından derlenerek yapılacak bir sahne eserini, oyunlarına tercih ederim,  Nâzım Hikmet'in şiirlerinden yapılan sahnelemeleri tercih ettiğim gibi. Yok mu yapacak birileri? Aslında önce  'tiyatro' konuşalım. 'Estetiği önceleyen sanat kaygısı güden bir anlayışın olması lâzım'. Abdurrahman Şen de aynı şeyleri söylüyor zaten.


Melih Anık   

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder