10 Ekim 2015 Cumartesi

Akademisyen Frekansı

Twitter'da beni takip eden(şimdi takip etmiyor)  bir akademisyen(!) ile aramızda şöyle bir konuşma geçti:

Ben: "İBBŞT'nın Cyrano de Bergerac'ı böyle bir dönemde neden seçtiğini hâlâ anlamış değilim. Bence emek ziyanı."

Akademisyen(!): 'Sizce ne oynanmaliydi? Siz olsaydiniz nasil bir repertuvar olustururdunuz?'
Soruyu ciddiye aldım görüşümü uzun uzun yazdım.
Akademisyen(!): 'ben sizin goruslerinizi merak ettigim icin sordum ki anlayabileyim. Ama hepsini bir anda yapmak imkansiz, takdir edersiniz ki.
'soylediklerinize katiliyorum ama herkes bir seyler yapmak zor olmali. Ben secimleri degil de, sahnedekileri elestirmeden yanayim.'
Ben: 'Bu kadar twitimden sonra kendimi anlatamamış olduğumu anladım. Siz bana repertuvarımı sordunuz sanmıştım.'
Akademisyen(!): 'akademik bir gecmisiniz olmadigini dusundugum icin de sizinle ayni frekanstan devam edemiyorum. Siz simdi icin istiyorsunuz  ben simdi ve gelecek icin arastirma yapiyorum.'
 Ben: 'ah keşke akademik geçmişimi sorsaydınız da size görüşümü anlatmak için gayret etmeseydim.'


Avatarında yazan şu: 'Ekmeğini Babil Kulesi'nden kazaniyor. Amaan tezi yazariz nasilsa, dedigi her gune kufrediyor. Mi minor.'  Yâni henüz tezi bitmemiş ama kendini 'akademik' sayıyor.

Meslek(inşaat mühendisliği)  hayatımda, uzmanı olduğum dallarda (proje yönetimi, gayrimenkul yatırımları) akademisyenlerle çalışmayı tercih ettim hep.  Akademik çalışmanın önemine inandım. Teşvik etmek için elimde olan imkânları kullanmaya çalıştım. Birlikte çalıştığım uluslar arası şirketlerde akademisyenler vardı.  Ama her zaman şu farkı gördüm. Bizim akademisyenler uygulamadan kopuk ve teorikti, yabancı firmalardakiler ise uygulamadan besleniyor uygulamayı besliyordu. Bizimkileri anlamak için çaba göstermek zaman zaman 'dürtmek' gerekiyordu, onlarınkiler ise olay(case) takibindeydi, uygulamayı anlıyordu.  Bizimkilerin dili farklıydı onlarda ise uygulama ve akademinin dili ortaktı.
Bu konu yâni uygulama ile teorinin ortak çalışması ülkemizde hâlâ çözülmüş değil. Herkes önemini biliyor ama bir türlü dünyadaki örnekleri ile karşılaştırdığınızda bizdeki kısır bir çerçeve genişletilemiyor.

Son yıllarda tiyatro âlemine yazılarımla girdiğimden  beri akademik çalışmalar eski alışkanlıkla en çok başvurduğum kaynaklardan oldu.  Kitapların yanında yerli yabancı tezler, makaleler okuma fırsatı buldum.  Kaynaklarımı yazılarımın eki yapmaktan çekinmedim. İstedim ki ileride bir gün başkaları benim bulduklarımdan yararlansın. İstedim ki yazılarımın akademik tanıkları olsun. Ama tiyatro konusunda da bizim akademik hayatımızın daha çok 'derlemeci' olduğunu gördüm.  'Tez' adı verilen çalışmaların pek çoğu bir anlamda 'literatür araştırması, derlemesi' şeklindeydi. Konularda tekrarlar çoktu. Yurt dışı kaynaklardan alıntılara dayanıyordu. Türk tiyatro araştırmacıların dünyada 'citation' listelerinde adları var mıdır bilmiyorum olan var da beni haberdar ederse çok memnun olurum.  Ben yabancı kitaplardan 'kes-yapıştırla' alınmış çok cümle, paragraf okudum. 30 yılda önsözü değişmemiş hem de akademisyenler tarafından tercüme edilmiş çok kitap tercümesi var ülkemde. Akademik aşamalardan geçmediği halde üniversitede ders verdiği için akademik sayılan tiyatrocu sayısı da artmaya başladı. Katıldığım panel, konferanslarda bizdeki  'akademisyen dili' kendi içlerinde anlaşılmaya açık 'şifrelenmiş'  bir dildi sanki. Ama gene de kendi aralarında anlaşmaları zordu. Dinleyenler de şaşkınlık içinde kalıyordu. Sanki anlaşılmamak üzerine çalışıyorlardı.

Tiyatrocularımızın uygulamada  akademisyenlerle çalıştığına çok tanık olmadım. Akademisyenlerin de tiyatronun güncel konuları ile ilgili olarak yazdıkları bir makaleye rastlamadım. Meselâ 'doluluk oranı' üzerine yazılmış akademik bir yazı var mı? Tiyatroya devlet  yardımı üzerine özgün bir çalışma yapıldı mı? Ödenekli tiyatroların işlevi konusunda kaç yayın var?  Tiyatro seyircileri ile ilgili yapılan sosyal araştırma kaç adet? Tiyatro gruplarının envanteri çıkarılıp üzerine bilimsel görüş içeren bir makale var mı? Türkiye'de seyirci sayıları bile yaklaşık. Zira bilgi toplama yok, arşiv yok. Bizdeki akademik kafa tatilde. Akademik birimler kendi küçük sultanlıkları içinde yaşıyor.

Şimdi ülkenin hâl-i pür melâli ortadayken tezini bitirmemiş bir kızımızın kendini 'akademik' saymasını ve karşısındakine üstten bakmasını tuhaf karşılamamak lâzım. Bir de 'şimdi ve gelecek için araştırma yapıyormuş'  Vay vay! Dünü' bitirmiş yâni. Ben de onun 'frekansı' içinde olmayacağım doğal olarak. Bu ortamda birbirimizden  'elektrik alamamamız' çok normal. Ama be Allahın kulu benim twitimin içine girdin benim düşüncemi merak ettin ben de seni adam sandım da cevapladım. Soru sormadan önce karşındakinden özgeçmiş istesene! Hem şunu bil ben  'tezimi' yazdım bitirdim yıllar önce. Dünyada adam gibi yaşamışsan tecrübe de 'akademik' bir anlam içeriyor. Onun için bazılarına 'fahri doktora' falan veriyorlar.  Benim hayat akademisinden aldığım belge fena değildir hani. Akademik olandan bahsedeceksek ben senden daha 'akademik'im. Sen bana öz geçmişini gönder de bir görelim hep beraber.


Melih Anık             

3 yorum:

  1. Melih Bey,yazışmayı merak edip yazışmanın yapıldığı sosyal medyadan da okudum.
    Esasında yazışma başlarda gayet güzel güzel de birdenbire "akademik geçmiş" ile ilgili tweet'e neden attığını anlayamadım.
    Yukarıda ki yazınıza
    "Şimdiyi kuramazsanız geleceği inşa edemezsiniz.Bu akademik bilgidir aklınızda bulunsun."
    tweetinizi de ekleyin bence.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yorumunuzla sayenizde yazıma eklenmiş oldu. Katkınız için teşekkür ederim.

      Sil
  2. Yazmayınca Mahmut, ne yapsın Bulunmaz?

    Melih Anık, benimsenmesi ve önemsenmesi gereken bir tiyatro yazarı... Türkiye tiyatrosu yerlerde süründürülen "boş zamanlardaki gevezeliği süsleyen bir kılçık" gibi algılandığından, Anık'ın nitelikli yazıları "es" geçilmeye çalışılıyor ve ben buna üzülüyorum...

    Melih Anık'ın her yazısının altındaki "yorum" bölümündeki yalnızlığım beni yetimlik duygusuna sürüklediği için, bu yazıya "yorum" yazma gereksinimi duymamıştım ama Mahmut "yorum" yapınca, ben de, "yorum" yapma gereksinimi duydum...

    Teşekkürler Mahmut...

    Hilmi Bulunmaz

    YanıtlaSil