22 Mayıs 2015 Cuma

Darülbedayi, İBBŞT, GSY ve Can Doğan

Bazı konulara istemeden giriyorum. Bu da onlardan biri.

İBBŞT, Çanakkale Belgeseli yapmış(!). Yönetmeni Can Doğan, metin yazarı, eşi Funda Köseoğlu Doğan. Belgeselde Erhan Bey(İBBŞT) başta olmak  üzere İBBŞT oyuncuları rol almış. Facebook'da belgesel ile ilgili gördüğüm yazışmalar, konunun göründüğünden daha derin olduğu kuşkusu uyandırdı bende. Peşine düştüm.


Türkiye'de devletin arşivinden daha büyük Çanakkale koleksiyonu bulunan Seyit Ahmet Sılay   ile telefonda görüştüm. (Devletin arşivinde yaklaşık yedi yüz, Seyit Ahmet Sılay'ın elinde beş binin üzerinde belge/nesne  varmış. Seyit Ahmet Bey en son bir askerin anı defterini satın almış, kitap hâline getirip binlerce kopya yaptırıp bedelsiz dağıtmış. Yâni onun için para değil amaç. Ama kendi belgelerinin izinsiz kullanılmasına içerlemiş.) Seyit Ahmet Bey, bana belgeseldeki hatalardan bahsetti. ('Belgeselde kullanılan fotoğraflar dan bir çoğu Batı Cephesinden ( İngiliz askerlerinin çelik miğferleri Çanakkale Muharebelerinde hiç kullanılmadı) ve 2. Dünya Savaşından. Canlandırmada kullanılan Kınalı asker kostümü ve  şapkası (Enveriye=Kabalak) tamamıyla hatalı. Subay kıyafetide dönemine ait değil.')Ayrıca belgeselde kendisinden izin alınmadan kendi hazırladığı siteden alınan fotoğraflardan ve metinde kullanılan bilgilerden bahsetti. Belgeseli seyrettim. Seyit Ahmet Sılay'ın  ismi geçmiyor. Her şey Doğan'lara AİT sanki. Bir başka söylentiye göre Can Doğan Çanakkale'ye de gitmemiş, bir fotomontaj fotoğrafta  kendini Çanakkale anıtının önüne yerleştirmiş. 

Seyit Ahmet Sılay , konu ile ilgili şikayetini dile getirmek için Erhan Bey(İBBŞT)'i telefonla aradığını, Erhan Bey(İBBŞT)'in kendisiyle konuşmadığını, asistanının kendisini Can Doğan'a yönlendirdiğini söyledi. Can Doğan, belgeselden fotoğrafları kaldıracağını söylemiş.  Anlaşılıyor ki bu açıkça bir intihal olayı. İBBŞT'nın kendi adını verdiği ve bir de gala düzenlediği belgesel ile ilgili olarak kurumun başındaki GSY'nin topu Can Doğan'a atması şaşılacak bir durum. O GSY ki kendisine prova verilmedi diye sahnelenecek duruma gelmiş  oyunun sahnelenmesine izin vermemekle övünüyor,  'Burası benden sorulur' diyor. Ama nedense belgesel ile ilgili olarak merak etmemiş (herhalde), çıkmış bir de oynamış. Kurumun adını taşıyan bir gelgeselin sorumluluğu GSY'ne aittir.  Gerekeni de onun  yapması gerekmez mi? Muhsin Ertuğrul'un ismini ikide bir kullanan bu yönetimin Usta'yı hiç de anlamamış olduğunu görüyorum.

Bu arada ikinci bir olayı da öğrendim. Can Doğan, 'İlk Çeyrek' ismiyle bir Darülbedayi belgeseli çekmişti. Belgesel ilk olarak 9 Aralık'ta Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi'nde gösterilmişti.  İkinci gösterisinin de Müjdat Gezen Tiyatrosu'nda yapılacağı duyuruldu.  Ben 'İBBŞT senin başka bir sahnen yok mu ki belgesel Müjdat Gezen Sahnesi'nde yapılıyor?' diye bir twit yazmıştım. Can Doğan geceyarısı 'facebook'  sohbetinde arkamdan atıp tutmuş. Sonra da 'adım geçtiği için paylaşmayı zorunlu buldum' diye beni haberdar etmişti. O paylaşmasa haberim olmayacaktı yâni. "'Darülbedayi - İlk Çeyrek' belgeselinin Anadolu Yakası gösteriminin Müjdat Gezen Tiyatrosu'nda yapılmasına çok kızmışsınız... 'Kendi salonun yok mu İBBŞT' diye de gürlemişsiniz... 'İlk Çeyrek' belgeselinin İBBŞT ile uzaktan yakından bir âlâkası yoktur... Tamamen kendi arşivimde bulunan malzeme ve kendi olanaklarımla her hangi bir destek alınmadan gerçekleştirdiğim bir çalışmadır..." Can Doğan   "tamamen kişisel girişimim ve her vatandaş gibi dilekçeyle başvurarak elde ettiğim bir 'tahsis'tir... Siz de kurumun ilgisini çekecek bir çalışma yaparsanız bu tahsis sizin için de yapılabilir." diye yazmıştı bana. Şimdi öğreniyorum ki kurumun arşivleri 'bazı'larına açılıyor 'bazı'larına açılmıyormuş. Kurumun arşivini kullandığı söylenen Can Doğan 'destek' almamış(!) 'Ben o kuruma(İBBŞT) ait değilim...  O kurumda çalışıyorum..." diyen Can Doğan kurumun arşivlerini kendine 'ait'miş gibi kullanmaktan çekinmemiş.(Her türlü arşivi 'babasınından miras' sanıyor olmalı.)  Bundan 'tahsis'in de 'kişiye özel' olduğunu, olacağını anlamak zor değil. (Örneğin bana İBBŞT Kütüphanesi'nden oyun metni verilmiyor.)  Ama öğrendiğim bir başka şey de Can Doğan'ın o belgeselde de intihal yaptığı. Yâni başkalarının mülkiyetini o mülkiyetin sahibi olan kişilerden izinsiz 'kullandığı' ve belgeselin yanlışlarla dolu olduğu.  Ben belgeseli seyretmedim. İBBŞT'nın adı geçiyor mu bilmiyorum.

Hazırlamakta olduğu Darülbedayi Belgeseli için İBBŞT'dan kısıtlı yardım almasına neden olan ve hakkında yaydığı dedikodularla Filiz Terzi'yi 'lânet olsun' diyecek noktaya getiren ve Terzi'nin yoluna 'takoz' koyan da bu Can Doğan'mış.

Funda Köseoğlu Doğan, bir grup sayfasında Aylin Zıhlı Kalan tarafından yaratılan tüm oyun arşivini silip kendi adını kullanarak her görseli kendisininmiş gibi paylaşmış. 'Çalıyor ama çalışıyorlar' tam da konuya uygun.

Bir kurumun bir karı kocaya bu kadar 'teslim olması' da anlaşılır gibi değil.

Başkasının 'kifayetini' ve 'hırsını' ölçeceğine kendine bak Erhan Bey(İBBŞT).

'Darülbedayi'nin anlamı 'Osmanlı güzellikler evi'..

 'Höst' diyeceğim ama bana yakışmaz.

Melih Anık

İlgi:

http://canakkalemuzesi.com/

Geçmiş iki yazı:

http://melihanikdokunus.blogspot.com.tr/2014/12/isimsiz-bir-yonetmene.html
http://melihanikdokunus.blogspot.com.tr/2014/12/isimsiz-bir-yonetmene-2.html

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder