Bazı konulara istemeden giriyorum. Bu da onlardan biri.
İBBŞT, Çanakkale Belgeseli yapmış(!). Yönetmeni Can Doğan, metin
yazarı, eşi Funda Köseoğlu Doğan. Belgeselde Erhan Bey(İBBŞT) başta olmak üzere İBBŞT oyuncuları rol almış. Facebook'da
belgesel ile ilgili gördüğüm yazışmalar, konunun göründüğünden daha derin
olduğu kuşkusu uyandırdı bende. Peşine düştüm.
Türkiye'de devletin arşivinden daha büyük Çanakkale
koleksiyonu bulunan Seyit Ahmet Sılay
ile telefonda görüştüm. (Devletin arşivinde yaklaşık yedi yüz, Seyit
Ahmet Sılay'ın elinde beş binin üzerinde belge/nesne varmış. Seyit Ahmet Bey en son bir askerin anı
defterini satın almış, kitap hâline getirip binlerce kopya yaptırıp bedelsiz
dağıtmış. Yâni onun için para değil amaç. Ama kendi belgelerinin izinsiz
kullanılmasına içerlemiş.) Seyit Ahmet Bey, bana belgeseldeki hatalardan
bahsetti. ('Belgeselde
kullanılan fotoğraflar dan bir çoğu Batı Cephesinden ( İngiliz askerlerinin
çelik miğferleri Çanakkale Muharebelerinde hiç kullanılmadı) ve 2. Dünya
Savaşından. Canlandırmada kullanılan Kınalı asker kostümü ve şapkası
(Enveriye=Kabalak) tamamıyla hatalı. Subay kıyafetide dönemine ait değil.')Ayrıca belgeselde kendisinden izin alınmadan
kendi hazırladığı siteden alınan fotoğraflardan ve metinde kullanılan
bilgilerden bahsetti. Belgeseli seyrettim. Seyit Ahmet Sılay'ın ismi geçmiyor. Her şey Doğan'lara AİT sanki. Bir
başka söylentiye göre Can Doğan Çanakkale'ye de gitmemiş, bir fotomontaj
fotoğrafta kendini Çanakkale anıtının
önüne yerleştirmiş.
Seyit Ahmet Sılay , konu ile ilgili şikayetini dile getirmek
için Erhan Bey(İBBŞT)'i telefonla aradığını, Erhan Bey(İBBŞT)'in kendisiyle
konuşmadığını, asistanının kendisini Can Doğan'a yönlendirdiğini söyledi. Can
Doğan, belgeselden fotoğrafları kaldıracağını söylemiş. Anlaşılıyor ki bu açıkça bir intihal olayı.
İBBŞT'nın kendi adını verdiği ve bir de gala düzenlediği belgesel ile ilgili
olarak kurumun başındaki GSY'nin topu Can Doğan'a atması şaşılacak bir durum. O
GSY ki kendisine prova verilmedi diye sahnelenecek duruma gelmiş oyunun sahnelenmesine izin vermemekle övünüyor,
'Burası benden sorulur' diyor. Ama
nedense belgesel ile ilgili olarak merak etmemiş (herhalde), çıkmış bir de
oynamış. Kurumun adını taşıyan bir gelgeselin sorumluluğu GSY'ne aittir. Gerekeni de onun yapması gerekmez mi? Muhsin Ertuğrul'un
ismini ikide bir kullanan bu yönetimin Usta'yı hiç de anlamamış olduğunu
görüyorum.
Bu arada ikinci bir olayı da öğrendim. Can Doğan, 'İlk
Çeyrek' ismiyle bir Darülbedayi belgeseli çekmişti. Belgesel ilk olarak 9
Aralık'ta Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi'nde gösterilmişti. İkinci gösterisinin de Müjdat Gezen
Tiyatrosu'nda yapılacağı duyuruldu. Ben 'İBBŞT senin başka bir sahnen yok mu ki
belgesel Müjdat Gezen Sahnesi'nde yapılıyor?' diye bir twit yazmıştım. Can
Doğan geceyarısı 'facebook' sohbetinde arkamdan
atıp tutmuş. Sonra da 'adım geçtiği için paylaşmayı zorunlu buldum' diye beni
haberdar etmişti. O paylaşmasa haberim olmayacaktı yâni. "'Darülbedayi - İlk Çeyrek' belgeselinin
Anadolu Yakası gösteriminin Müjdat Gezen Tiyatrosu'nda yapılmasına çok
kızmışsınız... 'Kendi salonun yok mu İBBŞT' diye de gürlemişsiniz... 'İlk
Çeyrek' belgeselinin İBBŞT ile uzaktan yakından bir âlâkası yoktur... Tamamen
kendi arşivimde bulunan malzeme ve kendi olanaklarımla her hangi bir destek
alınmadan gerçekleştirdiğim bir çalışmadır..." Can Doğan "tamamen kişisel girişimim ve her vatandaş
gibi dilekçeyle başvurarak elde ettiğim bir 'tahsis'tir... Siz de kurumun
ilgisini çekecek bir çalışma yaparsanız bu tahsis sizin için de yapılabilir."
diye yazmıştı bana. Şimdi öğreniyorum ki kurumun arşivleri 'bazı'larına açılıyor
'bazı'larına açılmıyormuş. Kurumun arşivini kullandığı söylenen Can Doğan
'destek' almamış(!) 'Ben o kuruma(İBBŞT) ait
değilim... O kurumda çalışıyorum..."
diyen Can Doğan kurumun arşivlerini kendine 'ait'miş gibi kullanmaktan
çekinmemiş.(Her türlü arşivi 'babasınından miras' sanıyor olmalı.) Bundan 'tahsis'in de 'kişiye özel' olduğunu, olacağını
anlamak zor değil. (Örneğin bana İBBŞT Kütüphanesi'nden oyun metni verilmiyor.) Ama öğrendiğim bir başka şey de Can Doğan'ın
o belgeselde de intihal yaptığı. Yâni başkalarının mülkiyetini o mülkiyetin
sahibi olan kişilerden izinsiz 'kullandığı' ve belgeselin yanlışlarla dolu
olduğu. Ben belgeseli seyretmedim.
İBBŞT'nın adı geçiyor mu bilmiyorum.
Hazırlamakta olduğu Darülbedayi Belgeseli için İBBŞT'dan kısıtlı
yardım almasına neden olan ve hakkında yaydığı dedikodularla Filiz Terzi'yi
'lânet olsun' diyecek noktaya getiren ve Terzi'nin yoluna 'takoz' koyan da bu
Can Doğan'mış.
Funda Köseoğlu Doğan, bir grup sayfasında Aylin Zıhlı Kalan
tarafından yaratılan tüm oyun arşivini silip kendi adını kullanarak her görseli
kendisininmiş gibi paylaşmış. 'Çalıyor ama çalışıyorlar' tam da konuya uygun.
Bir kurumun bir karı kocaya bu kadar 'teslim olması' da anlaşılır
gibi değil.
Başkasının 'kifayetini' ve 'hırsını' ölçeceğine kendine bak
Erhan Bey(İBBŞT).
'Darülbedayi'nin anlamı 'Osmanlı güzellikler evi'..
'Höst' diyeceğim ama
bana yakışmaz.
Melih Anık
İlgi:
http://canakkalemuzesi.com/
Geçmiş iki yazı:
http://melihanikdokunus.blogspot.com.tr/2014/12/isimsiz-bir-yonetmene.html
http://melihanikdokunus.blogspot.com.tr/2014/12/isimsiz-bir-yonetmene-2.html
Geçmiş iki yazı:
http://melihanikdokunus.blogspot.com.tr/2014/12/isimsiz-bir-yonetmene.html
http://melihanikdokunus.blogspot.com.tr/2014/12/isimsiz-bir-yonetmene-2.html
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder