7 Şubat 2012 Salı

Dennis Kelly’nin Öksüzler’i Üzerine Bir Deneme

Dennis Kelly’nin Öksüzler isimli oyununu Selin Girit’in tercümesinden  okudum, düşündüm. Piyes seyircisine göre farklı anlaşılır mı? Yönetmenin rolü nedir?

Olay İngiltere’de geçer. Müslüman bir adam ölesiye dövülür, işkence edilir. İşkence edenlerin kendilerince haklı nedenleri vardır.

Bu piyesi seyreden İngiltereli ne düşünür?
Müslümanlar hak ediyor, onlar yüzünden paranoyak bir toplumda yaşıyoruz. Yakaladın mı cezalandıracaksın. Bize bir şey yapmış olması da önemli değil, onlardan biri mutlaka yapmıştır. Savaşmak gerek.
Müslüman da olsa şiddete karşı şiddet kötüdür.
“Öteki”leştiriyor muyuz? Kendi toplumuzda da “öteki”ler var. “Öteki” bizde kim?
Paranoya bizleri esir aldı, içimizde tuhaf korkuları olan insanlar var. Bu hastalıklı bir toplum yarattı.
Her şey bir oyun olmasın? Anlatılanları duyuyorum, görmüş değilim. Ya oyuncu(lar) yalan söylüyorsa? Oyuncuya inanayım mı?

Bu piyesi seyreden Türkiyeli  ne düşünür?
Hıristiyanlar, Müslümana düşmandır. Bunlar fırsat kaçırmaz. Yakaladın mı cezalandıracaksın. Bize bir şey yapmış olması da önemli değil, onlardan biri mutlaka yapmıştır. Savaşmak gerek.
Şiddet kötüdür.
“Öteki”leştiriyor muyuz? Kendi toplumuzda da “öteki”ler var. “Öteki” bizde kim?
Paranoya bizleri esir aldı, içimizde tuhaf korkuları olan insanlar var. Bu hastalıklı bir toplum yarattı.
Her şey bir oyun olmasın? Anlatılanları duyuyorum, görmüş değilim. Ya oyuncu(lar) yalan söylüyorsa? Oyuncuya inanayım mı?

Ben iki yönden baktığımda piyesin pek çok konuda ortak düşünceler üretilmesine neden olduğunu gördüm. Dennis Kelly’nin başarısını da buna bağlamak gerek diye düşünüyorum.  
Yönetmen “uç”larda da dolaşabilir iki toplumdaki ortak vicdanı da öne çıkarabilir. Bunu yaparken seyirciyi düşünecektir elbette. Ama bu seyircinin hoşuna gitmek değil kendi düşüncesini seyirciye ulaştırabilmek amacına yönelik olmalıdır. Yani önce kendi vicdanını duymalıdır. Seyirciye ulaşabilmek için “öteki”yi somutlaştırması gerekir mi? Şu kesin ki yönetmen oyunu karşıt uçlara göre yorumlayabilir. İşte o zaman oyun seyircisine göre tasarlanmış olur ama bu  kışkırtma alanını genişletir. Elbette yönetmenin yorumu ne olursa olsun piyesi kendine göre anlayacaklar olacaktır. Tiyatro bu anlamda tartışma alanıdır. Yönetmen yorumuyla tartışma alanının bir tarafıdır ve seyirciyi tartışmanın içine soktuğu oranda başarılı sayılır. “Ya oyuncu yalan söylüyorsa?” piyesin üstünde kılıç gibi sallanıyorsa (galiba yazar bunu istiyor) sanırım o piyes, seyirciyi canlı ve katılımcı tutacaktır.

Dennis Kelly’nin  Sondan Sonra oyununda da benzer paranoyanın(hem kişisel hem de tiyatral) gölgesi  vardı. 

Melih Anık

Sondan Sonra'yı Duru Tiyatro, Öksüzler'i DOT sahneledi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder