İzlediği oyun sayısını ve
tiyatro önlerinde bilet kuyruklarındaki fotoğraflarını paylaşan biri var. Ben
çok oyuna gidiyorum biletimi de alıyorum diyor. Arada bir de kredi kartına
gelen tiyatro harcamalarınden söz ediyor. Davetiye ile oyun seyredenlere de
'beleşçi, avantacı' diyor. Ben de onun 'obez' gibi oyun izlemesini seçmeden
oyun izlemesini anlamsız buluyorum. Dikkat edin lütfen 'izlemek' diyorum. Zira
'seyretmek' farklıdır. 'İzlemek' peşine takılmaktır. 'Seyretmek' seyir hâlinde
geminin yâni 'oyunun' içinde olmaktır. Bu arkadaş 'izliyor' bence. Her
izlediğini de beğeniyor. Allah selâmet versin.
Çok yakın zamanda yaşadığım
bir atışmada bir tiyatro yapıcı ki ‘obez tiyatro izleyicisi’nin de arkadaşıdır
ondan esinlenerek bana ‘beleşçi’ damgasını vurmaya kalkıştı. Ben sadece davet
edildiğim oyunları seyredermişim falan. Aklınca hakaret ediyor. Ben onun
oyunlarını bana ‘beleş’ olduğu halde(davet ediyor çünkü) seyretmiyordum.
Geçenlerde bir arkadaşımız
eşime mesaj yazmış. Melih’in davetiye konusundaki hassasiyetini biliyorum ama
oyunuma davet etmek istiyorum diye. Bakın böyle düşünenler de var. Onun mesajı bana bu yazıyı yazdırdı. Konuyu
açayım.
Her şeyden önce izlenen oyun sayısını açıklayıp ben
biletle oyun izliyorum demek, kredi kartına gelen harcamalardan söz etmek de
görgüsüzlüktür. Benim param var
harcıyorum, paramla sizi satın alıyoruma
kadar gider bu laf. Aklınca tiyatroya yardım etmenin yolu olarak açıklıyor
bunları ama ayıptır. Öte yandan tiyatroya yardım etme düşüncesinden de
vazgeçmek gerekir. Bunun başka örneğini oyunların reklâmını yapan eleştirmenler
verdi. Türk Tiyatrosu reklâm yazıları ile bir kaç kişinin bilet alışı ile kurtulmaz. Öyle boşa giden paralar var ki.
Ödenekli tiyatrolarda dekor ve kostüm harcamaları hakkında bilginiz var mı? Olsa olsa bazı topluluklara yardım etmiş
olursunuz ama onlar için de devede kulaktır. Topluluklar devlet yardımına
devede kulak diyor. Ben yaklaşık 55
yıldır oyun seyrediyorum. Senede ortalama 50 oyundan hesap edin kaç oyun
seyretmişim. Davetiye ile seyrettiklerim devede kulaktır. Tiyatroya epey katkı
yapmışımdır değil mi! Ama tiyatro kurtulmadı.Seyirci için
yazdığım yazıların ödülü olarak kabul ediyorum davetleri. Çabalarıma
değer veriliyor diye düşünüyorum. Ama ben
davetlere seçerek icabet ederim. Her daveti kabul etmem. Bazı davetler davet edenden bağımsız bence bazı kusurlarla defolu. Mekân önemli meselâ. Pera Emek'e gitmiyorum meselâ. Davet edenin de bence bir
kıymeti olması gerekiyor. Ayrıca benim ne istediğimi herkes biliyor. Yazdım da:
‘Bana oyunun tekstini gönder. Tekst
davetiye yerine geçer.’ Oyunu seyretmeye değer bulmuşsam derim ki: ‘lütfen
yerimi ayır kapıda bilet parasını ödeyip seyretmek isterim’
Türk Tiyatrosu’nda galalara davet edilmeyen pek çok
çınar tiyatro yapıcı var. Kimi davet edecek olanın cehaletinden dolayı kimi de
‘bizden değil’ denilerek çağrılmıyor. Benden korkuluyor diye duydum. Ama galalarda koltuk işgal eden yâni orada
olmaması gereken bir yığın insan görüyorsunuz. İBBŞT Gala’ları öyle anlamsız
galalardır meselâ. Oyun öncesi ikram ‘tıkınma’dır. Oyun sonrası oyuncular
kulisten çıkmaz. Kendi aralarında eğlenirler. DT galaları diğerine oranla daha
gala gibi gala. Her ikisinde de alkollü içki verilmez. O kadar ‘beleşçi’ye(!)
yetecek içki nereden bulunur? Zaten
kapıdan geçen giriyor. İBBŞT kutulanmış, şişelenmiş meyva suyu verir, İDT ise
filtre kahve. İkram önemli değil ama insanların galaya saygısı olmalı. Oyun sonu
iki laf etmeli tiyatro yapıcılarla. Kılık kıyafet de sıradan olmamalı. Ama
bizim tiyatro yapıcılar ödül almaya da öyle gidiyor. Kot, bot, mont resm-i
geçidi. DT gala yapmaktan vazgeçmiş diye duydum. İyi etmişler. Şimdi galalar da
özelleştirilmiş. Özel tiyatroların gala yapması da bütçe ister. Aslına
bakarsanız ‘gala’ fikri bizim tiyatromuzda yerine oturmamıştır. Kılık kıyafet
ortam atmosfer seçilen davetliler öyle düşük bir seviye gösterir ki şaşarsınız.
Öte yandan şöyle düşünün. Bir arkadaşınız sizi
düğününe davet ediyor. Kendinizi ona çok yakın hissediyorsanız ve
hissettirilmişseniz gitmez misiniz?
Oyunlar da tiyatro yapıcıların düğünüdür. O kişi sizi düğününde görmek istiyorsa
kıramazsınız, gidersiniz. Benim de öyle seyrettiğim oyunlar var. Ne mutlu ki
beni düğününde görmek isteyen dostlarım arkadaşlarım kardeşlerim var. Ben de onların varlığı nedeniyle çamurlu ağızları
dikkate almıyorum. Ama şunu da söylemek isterim. Benim davet şeklini beğenmediğim için düğünlerine gitmediğim çok yakın akraba düğünleri var. Anlayın yâni.
Melih Anık
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder