Dünya Tiyatro Günü münasebetiyle bir grup tiyatrosever
Süreyya Operası önünde buluştu ve orada bir bildiri okundu. O bildiride TÜİK
verilerine göre özel tiyatroların 2016-17 sezonunda İstanbul’da bir milyon
sekiz bin seyirciye ulaştığı belirtildi. Bu rakam coşkuyla ve alkışlarla
karşılandı.
Ben de araştırmaya başladım.
Her şeyden önce bir milyon sekiz yüz bin, ‘seyirci’ sayısı diye veriliyor
ama TÜİK’in gösteri sanatları için verdiği rakamlar satılan bilet sayısını gösteriyor. Yâni kişilerin ortalama gösteri sayısı meselâ on oyun ise seyirci sayısını tahmin etmek için bilet sayısını ona bölmek
lâzım. Bu örneğe göre özel tiyatrolar İstanbul’da bir milyon sekiz yüz bin(1.800.000)
bilet satmışsa özel tiyatroyu takip eden seyirci sayısı yüz seksen bin(180 bin)
olur. Bilet sayısının seyirci sayısına göre çok yüksek olduğu açıktır. TÜİK
verilerine göre 2016-2017 sezonu için Türkiye'de toplam seyirci(bilet) sayısı yedi milyon
altı bin dört yüz ondur(7.006.410). Gene ortalama olarak bir seyirci on oyun
seyretmişse Türkiye’deki seyirci sayısı
yedi yüz bin(700 bin) civarındadır.
Öte yandan TÜİK verilerinde özel tiyatroların sattığı bilet
sayısı istatistiğine ben rastlamadım. Yukarıda bahsettiğim bir milyon sekiz yüz
bin(1.800.000) sayısı matematiksel olarak bulunan bir rakam sanırım. TÜİK 2016-17 sezonunda İstanbul’da satılan bilet
sayısını iki milyon beş yüz seksen bin altmış dokuz(2.580.069) olarak vermiş.
İstanbul Devlet Tiyatrosu’nun yaklaşık üç yüz bin(300 bin), İstanbul Büyükşehir
Belediye Tiyatroları’nın dört yüz elli bin(450 bin) bilet sattığından yola
çıkarak geri kalan rakam özel tiyatroların bilet sayısı olarak tahmin edilmiş.
Heyecan yaratan 1.800.000 rakamı öyle bulunmuş yâni. 16 ile 20 milyon arasında
insanın yaşadığı tahmin edilen bir mega kent’te iki yüz elli bin(250 bin)
seyirci komiktir. Heyecan yaratmaması gerekir. Seksen milyonluk bir ülkede yedi yüz bin
seyircinin çok komik olduğu gibi. Ülke genelinde tiyatronun durumu trajiktir.
İstanbul’dakiler kendi âlemlerinde ‘başarıları’ (!) ile sarhoştur.
Ancak TÜİK istatistiklerini karıştırırken daha trajik şeyler
gördüm. 2017’de Ardahan’da 610, Ağrı’da
1297, Batman’da 120,Hakkari’de 1990, Mardin’de 780, Tunceli’de 1970 bilet
satılmış. Rakamlara inanamadığım için
aynı dönemdeki İstanbul sayısını da koyarak tablo yaptım. O rakamların
doğruluğunu İstanbul’a bakarak kontrol ettim. Zira beni kuşkuya düşüren 2016 rakamları oldu.
Ardahan’da 2016’da satılan bilet sayısı 0(sıfır), Batman’da 64.300. (Bu tablonun siyaseti ilgilendiren bir yönü olduğu da açık.) Verdiğim tablodaki İstanbul dışındaki
illeri DT’nun 2017 yılı faaliyet
raporunda görmedim. Raporda turne ile yaşadığını bildiğim Gaziantep var da yukarıda
saydığım iller yok. Bu şehirlere DT turneye de mi çıkmıyor?
Yâni Batman’daki 120(YÜZ YİRMİ) biletten utanması gereken DT
utanıyor mu bilmiyorum. DT ülkenin her noktasına tiyatro götürmek ile yükümlü,
görevli sorumlu değil mi? Bu şehirlerin durumundan ders çıkarmıyor mu DT? Batman’da dört
yüz bin kişi yaşıyor. Batman’da üniversite var. Tiyatrosu canlı olmayan
üniversite şehri mi olur? Şehrin yöneticileri, ‘ileri gelenleri’ bu durumu nasıl içlerine
sindiriyor?
Ben bir tiyatro yapıcı olarak Ardahan, Ağrı, Batman, Hakkari, Mardin, Tunceli’nin
tiyatro bilet sayılarını bilsem utanç duyardım. Yerin dibine batarım. İşkembe-i kübradan atmadan
önce merak eder bakarım, araştırırım. İstanbul’da tiyatroya bakıp şakşak
yapmam. Davet, turne programı falan
beklemem toplarım çocukları giderim o illere. ‘Ben geldim, gelin’ derim.
İstanbul’da 1.800.000 bilet sayısını seyirci
sayısı sanıp alkışlayan şakşakçı tiyatro cemaati nerede? Kimler gitti Batman’a?
DT’nu
lağvetme şampiyonu Haluk Bilginer Batman’a gitmiş midir? Bu zevat 120 sayısı
karşısında ne yapar acaba?
Kim gitsin Batman’a? Mustafa Kurt mu Haluk Bilginer(ler) mi?
Melih Anık
Not:
Gallerde tiyatroyu Gal köylüsüne götürmeyi amaç edinmiş Memet Ali Alabora geldi aklıma. Acı acı güldüm.
Anlamayana not: Bu yazıda 'Batman' aynı zamanda bir 'metafor'dur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder